Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/10317 E. 2014/11802 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10317
KARAR NO : 2014/11802
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/222294
Mahkemesi : Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 29/03/2011
Numarası : 2010/279 – 2011/181
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağının, yine 2863 sayılı Kanun’un 61. maddesinde ise Koruma Yüksek Kurulu’nun ilke kararlarının Resmî Gazetede yayınlanacağının belirtildiği, Anayasa Mahkemesi’nin 11/04/2012 tarih ve 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunun 408. maddesi ile değişik 65. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının Anayasa’ya aykırı olduğundan iptaline ilişkin kararın gerekçesinde, Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarının Resmi Gazete’de yayınlanmasının zorunlu olmakla birlikte koruma bölge kurulu kararları için böyle bir yayın zorunluluğunun öngörülmemiş olmasının, anılan kararların ilgili herkesin bilgisine sunulamaması nedeniyle ulaşılabilirlik ve öngörülebilirlik açısından sorunlar çıkaracağının belirtildiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, Selçuk İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri tarafından yürütülmekte olan önleyici kolluk faaliyetleri sırasında, sanık tarafından, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 25/09/1984 gün 397 sayılı kararı ile korunması gerekli kentsel sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, İzmir İli, Selçuk ilçesi, Şirince Köyü, İstihlas Mevki, 2496 parsel sayılı taşınmaza, 40×60 cm ebatlarında profil demirler ile 5 m. yüksekliğinde, 7 m. genişliğinde, toplam 45 m2 lik bir alana yapı inşa edilmekte olduğu tespit edildiği, suça konu yapının bulunduğu alanın Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından kentsel sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alması ile tespit tarihinde inşaat halinde olan yapının, mahkeme tarafından mahallinde keşifte, inşasının bitirilip kullanılıyor olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın, bahse konu taşınmazın kentsel sit alanında yer aldığını bildiğinin kabulü gerektiği, Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yapılan imalatın kapalı bir alan oluşturmadığından bina tanımına girmediği ve yapı ruhsatına tabi olmadığına ilişkin keşif sırasında görevlendirilen inşaat mühendisi ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen rapor hükme esas alınarak, sanığın beraatine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bu raporda eylemin 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında inşai veya fiziki müdahale ya da 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 21/3. maddesi kapsamında basit tadilat niteliğinde mi olduğu hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle, bu kapsamda, mahallinde tekrar, fen bilirkişi ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, sanık tarafından izinsiz olarak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit tadilat” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.