Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/10283 E. 2014/11791 K. 14.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10283
KARAR NO : 2014/11791
KARAR TARİHİ : 14.05.2014

Tebliğname no : 7 – 2013/63328
Mahkemesi : Reyhanlı 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 21/07/2009
Numarası : 2008/239 – 2009/476
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve şikayetçi kurum vekili tarafından temyiz edilmekle,
5271 sayılı CMK’nın 237. maddesinin 1. fıkrasında, “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.”, 2. fıkrasında “Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükümlerine yer verilmiş olup, şikayetçi kuruma duruşma davetiyesi tebliğ edildiği halde, davaya katılma isteminde bulunulmadığı görülmekle, bu durum karşısında şikayetçi kurumun hükmü temyiz etme hakkı olmadığından; temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince REDDİNE, karar verilerek, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 21/03/1991 gün 805 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen ve aynı Kurulun 24/03/2008 gün 3654 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen bazı kısımların sit derecesinin 3. derece olarak değiştirilmesine karar verilen, Hatay İli, Reyhanlı İlçesi, Varışlı Köyü, 11 parsel sayılı taşınmaza, sanık tarafından suç tarihinde, yaklaşık 49 m2 ebatlarında briket duvarlı, sıvasız, yığma tarzda yapı inşa edildiğinin tespit edidiği, sanığın dosya kapsamında mevcut savunmasında, suça konu taşınmazın bulunduğu yerin sit alanı olarak tescil edildiğini bilmediğini beyan etmesine karşın, suça konu yerin sit alanı olarak tescil edilmesine ilişkin kararın, 1994 yılında, Varışlı Köyü’nde ilan edildiği gibi tespit tarihinde inşaat halinde olan yapının mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşifte inşasının bitirilip, kullanılıyor olması hususu dikkate alındığında, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen Kurul’dan izin almaksızın üzerinde yapı inşa etmek suretiyle müdahalede bulunduğu, anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde, İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin, koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkı saklı tutularak BOZULMASINA, 14/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.