Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/10256 E. 2014/16453 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10256
KARAR NO : 2014/16453
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/216538
Mahkemesi : Adalar Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 06/07/2010
Numarası : 2009/57 – 2010/110
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “30/04/2009” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; İstanbul ili, Adalar ilçesinde faaliyet gösteren Büyükada Su Sporları Derneği’nde sanık A.. D..’in dernek başkanı, sanık E.. Y..’in dernek idare müdürü olarak görev yaptıkları, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 31/03/1984 tarih ve 234 sayılı kararı ile tescilli Marmara Takım Adaları Sit Alanları Bütünü içerisinde yer alan dernek tesislerinin deniz dolgusu ile oluşturulmuş bölümü şiddetli rüzgar nedeniyle zarar gördüğünden, zarara uğrayan kısımların onarımı hususunda, müteahhitlik yapan sanık Ö.. Ç.. ile sözlü anlaşmaya varıldığı, 11/06/2009 tarihli iddianame ile sanıklar hakkında, yetkili makamlarca onaylanmış bir proje bulunmaksızın denize ilave dolgu yapılarak, derneğin kullanım alanının genişletildiği iddiasıyla dava açıldığı; mimar, inşaat mühendisi, harita mühendisi, jeoloji mühendisi ve emekli kadastro müdüründen oluşan beş kişilik bilirkişi heyeti refakate alınmak suretiyle olay yerinde 05/03/2010 tarihinde keşif yapıldığı, sözü edilen bilirkişi heyetince düzenlenen 13/04/2010 tarihli raporda, suça konu taşınmaz önündeki dolgu alanının deniz tarafında, mevcut kısımların onarıldığının ve ilave dolgu yapıldığının, dolgu yapma fiilinin esaslı müdahale niteliği taşıdığının belirtildiği, dosya içerisinde mevcut 08/12/2000 tarihli “ilan zabıt varakası” na göre, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 31/03/1984 tarih ve 234 sayılı kararının A.. B.. tarafından halka duyurulmuş olduğu ve tüm sanıkların Adalar ilçesinde ikamet ettikleri, diğer yandan, yine dosya içerisindeki fotoğraflar incelendiğinde, yapı tespit tutanaklarının düzenlenmesinden sonra da bölgedeki inşai faaliyete devam edilerek, suça konu taşınmazın keşif tarihindeki durumuna getirildiğinin görüldüğü, “denizden dolma mahal” vasfıyla tapuya kayıtlı taşınmazı da kapsayan Marmara Takım Adaları’nın, bir bütün halinde sit alanı olarak tescil edilmiş olması karşısında, sonradan insan eliyle oluşturulan ve bu nedenle tabiat varlığı olarak nitelendirilemeyeceği savunulan deniz dolgusu alanlarda dahi, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun değil, 2863 sayılı Kanunun uygulama alanı bulacağı, bu bakımdan sanıkların üzerlerine atılı suç sabit kabul edilerek teşdiden ceza tayininde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğüne, eksik inceleme yapıldığına, parseller üzerinde dolgu işlemi yapılmadığına, yapılan faaliyetin, rıhtımın hasar gören kısımlarının yenilenmesinden ve güçlendirilmesinden ibaret olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca sanıkların sadece kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmalarına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar görmediğinden, anılan suçtan açılan davaya katılma hakkını haiz olmayan A.. B.. adına kurum vekilinin katılma talebi kabul edilerek, yargılama sonunda lehine vekalet ücretine hükmedilmesi kanuna aykırı,
3- Suç tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’un 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler yönünden, sanıkların hukuki durumlarının yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.