YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10172
KARAR NO : 2014/2666
KARAR TARİHİ : 05.02.2014
Tebliğname No : 12 – 2012/77827
Mahkemesi :Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi :28.12.2011
Numarası :2011/316 – 2011/675
Suç :Taksirle Öldürme
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii, katılanlar vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının, sürücü belgesinin geri alınmasına; katılanlar vekilinin, sanık hakkında takdiri indirim hükmünün uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğuna, sürücü belgesinin geri alınması gerektiğine, sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da ceza tayini gerektiğine; sanık müdafiinin kaza anında aracı ölenin kullandığına, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine, ceza uygulamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, bilinçli taksirin yasal şartlarının gerçekleşmediğine, katılma kararının usule aykırı olduğuna, eksik incelemeye, sair nedenlere ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Olay günü gündüz saat 17:50 sularında bulutlu havada, meskun mahal dışında, orta refüjle bölünmüş, tek yönlü, 7 metre genişliğindeki yüzeyi kuru, asfalt kaplama, eğimsiz düz yolda idaresindeki kamyonetle seyir halinde bulunan 177 promil alkollü sanığın, aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek aracı yol kenarındaki bankete düşürmesi ve akabinde takla attırması şeklinde gelişen ve bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda; tam kusurlu sanık hakkında, iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu da nazara alınarak, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesine aykırı olarak alt sınırdan temel ceza tayini,
2- Olayda bilinçli taksir bulunması nedeniyle, uzun süreli hapis cezasının TCK’nın 50/4. maddesi gereği adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3- Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında hükmolunan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasının TCK’nın 49/2. maddesi uyarınca kısa süreli olmaması nedeniyle, hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, hürriyeti bağlayıcı cezayı adli para cezasına çevirmenin yasal dayanağını oluşturan TCK’nın 50/4. maddesinin gösterilmemesi ve sanık hakkında hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının belirtilmemesi,
2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın belirlenmesi sırasında uygulanan Kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
3- TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK’nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii, katılanlar vekili ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.