Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/10142 E. 2014/7554 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10142
KARAR NO : 2014/7554
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/73977
Mahkemesi : İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 30/12/2011
Numarası : 2010/132 – 2011/866
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kültür ve Turizm Bakanlığı adına düzenlenen dilekçeye istinaden katılma kararı verildiği halde, gerekçeli karar başlığında, İ.. M..’nün katılan olarak belirtilmesi ve 27/06/2007 olan suç tarihinin 26/03/2009 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, sanığın, İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 17/12/2002 gün, 10168 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisinde bulunan, İzmir İli, Balçova İlçesi, İnciraltı Mahallesi, … ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerine betonarme vasıfta yapılar inşa ettiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın savunmalarında, bahse konu taşınmazı 2006 yılında arazinin hissedarlarından olan Ş.. K..’ndan kiraladığını, kiraladığı tarihte suça konu olan yapıların arazi üzerinde bulunduğunu, bu yeri oto yıkama ve cafe olarak işlettiğini, daha sonra da 2007 yılında K..C.. isimli şahsa devrettiğini beyan ettiği, mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşifte görevlendirilen mimar bilirkişi tarafından düzenlenen 27/12/2011 tarihli rapor incelendiğinde, uydu fotoğraflarının kıyaslanması sonucunda, arazi üzerinde bulunan 7,5×21 metre ebatlarındaki sac kaplı sundurma ile 7×7 ebatlarındaki tek katlı yapının, sanığın bahse konu araziyi kiralayıp daha sonra K..C..’e devrettiği, 2006-2007 yılları arasında inşa edildiğinin anlaşıldığı, bu şekilde sanığın, suça konu arazi üzerine 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında 2 adet yapı inşa ettiği tüm dosya kapsamı ile sabit olmakla birlikte, suça konu yapıların bulunduğu arazinin 3. derece doğal sit sınırları dahilinde kaldığı hususunun, sanık tarafından bilinip bilinmediği konusunda herhangi bir bilgi bulunmaması karşısında, öncelikle, bölgenin tesciline yönelik 17/12/2002 tarihli Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise, sanığın ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bahse konu bölgede yaşayıp yaşamadığı, arazinin belirtilen niteliğinin o bölgede yaşayan kişiler tarafından yaygın olarak bilinip bilinmediği, nihayetinde, inşai müdahale gerçekleştirilen yerin 3. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığının sanık tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.