Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/33731 E. 2014/58 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/33731
KARAR NO : 2014/58
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : Beraat

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tebliğnamede, “Müştekinin psikolojik tedavi gördüğü, uyutucu ilaçlar verildiği, 19/06/2009 tarihli savcılık ifadesi ve CD çözüm tutanağı dikkate alındığında, katılanın olay ile ilgisi olmadığı halde, beyanlarının ne şekilde kayda alındığı, GATA da görevli Onat isimli üsteğmenin kim olduğu, Ergenakon davası ile ne şekilde ilişkilendirildiği, bu kişinin dinlenerek delillerin sağlıklı bir şekilde toplanması ve ayırma kararı verilen dosyanın da bu dosya içine konularak, delillerin değerlendirilmesi…” gerektiği düşüncesiyle kararın bozulması gerektiği ifade edilmiş ise de, sanıklar hakkında düzenlenen iddianamedeki olayın anlatılışı ve sanıklara isnat olunan eylemler, katılanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında CMK’nın 250. maddesiyle görevli Cumhuriyet savcısına verdiği “yayımlanan ses kaydındaki konuşmaların kendisine ait olduğu”na dair 19.06.2009 tarihli ifadesiyle birlikte değerlendirildiğinde, görünür gerçeğe uygun olduğu anlaşılan haberlerdeki ses kaydının kimin tarafından ne şekilde oluşturulduğu, içeriğinin doğru olup olmadığı hususlarına yönelik araştırma yapılmasının, davanın esasına etkisi olmayacağı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma nedenine iştirak edilmemiştir.
Dosya kapsamına göre; daha önce kamuoyu tarafından bilinmeyen katılanın, askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada, psikolojik rahatsızlığı nedeniyle sevk edildiği askeri hastanede görevli, göğsündeki isim etiket kısmında “Onat” yazılı doktor üsteğmen tarafından kendisine yöneltilen sorulara vermiş olduğu yanıtları içeren ses kaydının, farklı bir internet sitesinde, adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve memleketi (nüfusa kayıtlı olduğu il) açıklanarak paylaşılmasından sonra, 16.06.2009 tarihinde, sanık …’ın sorumlu müdürü olduğu www.haber7.com isimli internet sitesinde, “Ergenekon Tetikçisinden Tüyler Ürperten İtiraflar!” başlığı altında; aynı gün, adı ve soyadına yer verilerek, sanık …’in sorumlu haber müdürü olduğu Kanal 7 Televizyonunun ana haber bülteninde, “Kan Donduran İtiraflar-‘Ergenekon’un Tetikçisiyim’ Diyor” biçimindeki alt yazı eşliğinde, katılanın bilgisi
ve rızası dışında yayımlanmak suretiyle sanıkların verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işledikleri iddiasına konu olayda,
İddiaya konu ses kaydının çözümüne ilişkin 30.09.2009 tarihli bilirkişi raporu ve tarafların beyanlarına göre haber içeriklerinin görünür gerçeğe uygun olması, “Ergenekon” olarak nitelendirilen ve güncel olan soruşturma hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi amacını taşıyan haberlerin yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilginin bulunması, haberlerde kullanılan ifadelerin, haberlere konu olaylarla fikri bağlantısının bulunması, haberlerin verilişinde tahkir edici bir dil kullanılmayıp, ölçülülük ilkesinin ihlal edilmemiş olması, katılanın kimlik bilgilerini de içeren ses kaydının, farklı bir internet sitesinden temin edilmiş ve orijinal haline müdahalede bulunulmamış olması karşısında, yayımlanan haberlerin, basının haber verme hakkı sınırları içerisinde kaldığı ve konunun izleyiciye aktarılması sırasında hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılama sonunda, sanıklara yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükümlerin isteme aykırı olarak ONANMASINA, 13.01.2014 tarihinde sanık … yönünden oybirliğiyle sanık … yönünden oyçokluğuyla karar verildi.

(M) (M)

KARŞI OY

Sanık … hakkında yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK’nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkinin kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez, aksinin kabulü; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç
oluşturması gibi olumsuz sonuçlar doğurur, bu nedenle, bir kişisel bilginin, açıklanan anlamda “kişisel veri” kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; katılanın adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve memleketi (nüfusa kayıtlı olduğu il) bilgilerini de içeren ses kaydının, 16.06.2009 tarihinde, sanık …’ın sorumlu müdürü olduğu www.haber7.com isimli internet sitesinde, “Ergenekon Tetikçisinden Tüyler Ürperten İtiraflar!” başlığı altında, katılanın bilgisi ve rızası dışında yayımlanmak suretiyle sanığın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği iddiasına konu olayda,
Haberin içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, habere konu soruşturmanın niteliğine göre, haberin yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilginin bulunduğu kabul edilebilir ise de, katılanın herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, nüfusa kayıtlı olduğu il gibi nüfus bilgilerine, onun kimliğini ortaya çıkaracak ve başkaları tarafından tanınması sonucunu doğuracak biçimde açıkça yer verilmesinde, kamu yararı bulunmadığı ve basının haber verme hakkı sınırlarının aşıldığı gözetilip, katılana ait kişisel verileri, hukuk aykırı olarak, izleyicilerin görgüsüne sunan sanık hakkında, atılı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan TCK’nın 136/1. maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, “…dava konusu olan konuşmanın sanıkların sorumlu oldukları internet sitesi ve televizyon kanalında yayınlanmadan önce başka internet haber ve televizyon kanallarında yayınlandığı, bu şekilde aleniyet kesbettikten sonra toplumsal ilgi ve haber niteliğini kazandığı, bu hususun kamuoyuna haber verme ve bilgilendirme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı,
Ayrıca;
Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün sanık … yönünden bozulması gerekirken onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne muhalifiz.