YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/33507
KARAR NO : 2014/2483
KARAR TARİHİ : 04.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2011/346302
Mahkemesi : Bozcaada (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/06/2011
Numarası : 2011/9-2011/33
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suç tarihinde, belediye görevlileri tarafından yapılan tespitte, sanık tarafından, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 26/09/2003 tarih ve 2434 sayılı kararı ile belirlenen 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde ve aynı zamanda Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 11/12/1993 tarih ve 3564 sayılı kararı ile onaylı 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planı kapsamında yer alan, Bozcaada İlçesi, A.Mahallesi,. . sayılı taşınmazda, izinsiz ve ruhsatsız olarak taş duvarlarla teraslama ve merdiven basamaklarının yapıldığı, bu duvarların üzerinin beton harç ile sıvalı olduğu, teraslama sonrası oluşan kademelerin içerisinin toprakla doldurulduğu ve bu alanlara gül vs. gibi çiçeklerinin dikildiği, taşınmaz içerisinde kazı, hafriyat ve tesviye çalışmalarının yapıldığı hususlarının belirlendiği, sanığın aşamalarda alınan savunmasında dava konusu uygulamaların kendisi tarafından yapıldığını kabul ile birlikte anılan imalatların yapımının suç teşkil ettiğini bilmediğini beyan ettiği, 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, suça konu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde bulunduğuna dair şerhin mevcut olduğu, ayrıca B.. B.. tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör ile 1993 yılında ilanının yapıldığı, sanığın ilanın yapıldığı bölgede yaşadığının gerek beyanı, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği, buna rağmen dava konusu taşınmazda izinsiz olarak inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu anlaşılmakla,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4 ve değişiklik öncesi 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği, söz konusu taşınmazın bulunduğu alanın Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 11/12/1993 tarih ve 3564 sayılı kararı ile onaylı koruma amaçlı imar planı hükümleri kapsamında Çanakkale İl Özel İdaresi Bünyesinde kurulan koruma uygulama ve denetim bürosunun izin ve denetimine tabi olduğu, bu itibarla sanık tarafından suça konu taşınmazda izinsiz olarak gerçekleştirilen basit ve esaslı nitelikteki inşai ve fiziki müdahalelerin sözü edilen Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında aynı Kanunun 65/b maddesi gereğince hüküm tesis edilmesi,
Kabule göre de;
1-5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, sanığın kişiliği, suçun işleniş biçimi, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanığın amaç ve saiki dikkate alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçelerle adli para cezasının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın, bu haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.