YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/33494
KARAR NO : 2014/17677
KARAR TARİHİ : 12.09.2014
Tebliğname no : 12 – 2011/304305
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 07/03/2011
Numarası : 2010/52 – 2011/194
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, imar kirliliğine neden olmak
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören K.. B.. adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında İstanbul Muhakemat Müdürlüğünün katılan olarak gösterilmesi, yine 30/10/2009 tarihinin suç tarihi olduğu gözetilmeksizin gerekçeli karar başlığında “02/12/2009” şeklinde belirtilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
30/10/2009 tarihinde kolluk kuvvetleri tarafından ifa edilen önleyici hizmet devriyesi ifası sırasında, sanık tarafından, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile aynı kurulun 05/06/1996 tarih ve 8284 sayılı kararı ekinde yer alan 1/2500 ölçekli sit derecelendirme paftasına göre 1. derece doğal sit alanı içerisinde bulunan, .. İlçesi,..Köyü, .. Mevkii,.. Çıkmazı No:20 adresinde yer alan, 6831 sayılı Orman Kanunun 2/B maddesi kapsamında maliye hazinesi adına orman dışına çıkarılan taşınmazda beton üzerine, yaklaşık 70 m2 genişliğinde tek katlı, duvarları tuğla ile yeni örülmüş, sıvasız, çatısı yeni yapılmış bina inşa edildiğinin tespit edildiği, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 17/11/2009 tarih ve 2009/3939 esas sayılı iddianamesi ile sanığın 2863 sayılı Kanunun 65/b maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, bu davanın Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1322 numaralı esasına kaydedildiği, adı geçen mahkemenin 25/06/2010 tarih 2010/446 karar sayılı kararı ile söz konusu dosyanın incelemeye konu 2010/52 esas sayılı dosya ile birleştirildiği,
Belediye görevlileri tarafından düzenlenen 02/12/2009 tarihli tespit tutanağı suça konu taşınmazda, zemin kat seviyesinde, çatısı kapatılmış ve sıvası yapılmış bina bulunduğunun belirlendiği, B.. B..nın 23/012/2009 tarihli yazıları ile imar kirliliğine neden olmak suçundan sanık hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 20/01/2010 tarih ve 2010/214 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan 5237 sayılı TCK’nın 184/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, mahkemece icra edilen keşfe katılan fen ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar ile keşif tarihinde dava konusu binanın, çatı arası katıyla birlikte iki katlı, çatısı ondülin örtülü, dış cephesi sıvalı, PVC dış doğramalı ve inşaat halinde olduğu, mülkiyeti Maliye Hazinesi adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bina inşa edilmesi işinin, inşaat ruhsatına
tabi işlerden olduğu, ancak üzerinde bulunduğu arazinin mülkiyeti bakımından ruhsat alınamayacak yerlerden olduğu, söz konusu uygulamanın sit alanına “inşai ve fiziki müdahale” teşkil ettiği ve aynı zamanda doğal yapının bütünlüğünü bozucu nitelikte olduğu, binanın kaldırılması halinde, bozulan doğal yapının eski hale gelmesinin mümkün olmadığı hususlarının belirlendiği, sanığın savunmasında, suça konu binanın ruhsatının olmadığını, daha önce mevcut olan evin selde hasar görmesi nedeniyle yeniden inşaa ettiğini, bunun için izin alınması gerektiğini bilmediğini beyan ettiği,
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında suça konu taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki suça konu yerin sit alanı içerisinde bulunduğunu bilmediğini beyan eden sanığın, en geç ilk tutanak tarihinde suça konu taşınmazın sit alanı içerisinde yer aldığı hususunu öğrenmesine rağmen inşai faaliyete devam ettiği, bu nedenlerle mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
1- Her ne kadar sanık hakkında hem imar kirliliğine neden olmak hem de izinsiz olarak sit alanına inşai ve fiziki müdahalede bulunmak suçlarından ayrı ayrı ceza tesis edilmiş ise de, 2863 sayılı Kanunun, 5237 sayılı Kanuna göre özel yasa vasfında olduğu, bu itibarla somut durumda yalnızca 2863 sayılı Kanunun uygulanabileceği, genel norm niteliğinde bulunan imar kirliliğine neden olmak suçundan ayrıca ceza tesis edilemeyeceği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
2-Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 30/10/2009 tarihli tespit tutanağına dayanan 17/11/2009 tarihli, 2009/3939 esas sayılı iddianamesinin mahkemece kabulünden önce düzenlenen, aynı yere ve yapıya ilişkin farklı inşai müdahaleleri tespit eden 02/12/2009 tarihli tutanağın mevcudiyeti karşısında, sanığın, tek suç işleme kararının icrası kapsamında birden çok kez inşai faaliyette bulunmak suretiyle 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu zincirleme şekilde işlediği, bu itibarla, sanık hakkında belirlenen cezada zincirleme suç hükmünü düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin nazara alınmaması kanuna aykırı,
3-Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık ve mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.