Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/32489 E. 2014/17680 K. 12.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/32489
KARAR NO : 2014/17680
KARAR TARİHİ : 12.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2011/290867
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 07/03/2011
Numarası : 2009/318 – 2011/186
Suç : 2863 sayılı Kanuna Aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında İ.. M..nün katılan olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiştir.
15/12/2008 tarihinde, sanık tarafından, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile aynı kurulun 05/06/1996 tarih ve 8284 sayılı kararı ekinde yer alan 1/2500 ölçekli sit derecelendirme paftasına göre 1. derece doğal sit alanı içerisinde bulunan, ..İlçesi, ..Beldesi, .. Mahallesi, ..Caddesi Çelenk Çıkmazı Sokak No:1 adresinde yer alan ve maliye hazinesi adına kayıtlı olan taşınmazda, mevcut tek katlı yapının üzerine kolon atılarak etrafının tuğla ile örüldüğü ve 2. kat inşaa edildiği hususlarının tespiti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 19/02/2009 tarih ve 2009/581 esas sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldıktan ve bu şekilde hukuki kesinti oluştuktan sonra, 29/04/2009 tarihli tutanak ile ilave kat inşaatının halen devam ettiğinin belirlenmesi üzerine, bu kez Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 10/06/2009 tarih ve 2009/2059 esas sayılı iddianamesi ile 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açıldığı ve her iki davanın birleştirilmesine karar verildiği, sanığın savunmasında, suça konu yerin 2/B arazisi olduğunu, suç tarihinde ikinci kat çıktığını beyan ettiği, mahkemece fen, sanat tarihçi ve inşaat mühendisi bilirkişiler eşliğinde icra edilen keşifler ve düzenlenen bilirkişi raporları ile ilave kat inşaatının tamamlanarak bitirilmiş olduğu ve yapının üzerinin çatı ile kapatıldığı, dış cephesinde iskele kurmak suretiyle strafor kaplaması (mantolama), boya, badana işlemlerinin yapılmış olduğu, pencerelere PVC esaslı doğrama takıldığı, söz konusu işlemlerin tutanaktaki tarihle örtüştüğü, izinsiz olarak yapılan uygulamaların sit alanına inşai-fiziki müdahale oluşturduğu, doğal dokunun bütünlüğünün bozulduğu ve bu durumun devam ettiği, doğal yapının eski hale gelmesinin mümkün olmadığı hususlarının belirlendiği,
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının,
7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı, belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında suça konu taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki en geç 15/12/2008 tarihli tutanak ile suça konu yerin sit alanı sınırları içerisinde yer aldığını öğrenen sanığın, eylemine devam ederek ilave kat yapımını tamamladığı, bu itibarla sanığın iyi niyetle hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sanık hakkında beraat veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğine, suça konu yerin sanık tarafından değil oğulları tarafından yapıldığına ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında tayin edilen temel adli para cezasının, zarar miktarı dikkate alınmak suretiyle asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte, asgari had üzerinden tayin edilen hapis cezası ile orantısızlık oluşturacak şekilde teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek sanığa fazla adli para cezası tayini kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.