Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/32392 E. 2013/3268 K. 14.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/32392
KARAR NO : 2013/3268
KARAR TARİHİ : 14.02.2013

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanuna göre tazminat talebi
Hüküm : Davanın reddine

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 Esas ve 2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının aranması gerektiği şeklindedir. Ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama yoktur. Borçlar Kanununun 60. maddesinde tazminat davasının, zarar verici fiil veya olayın vukuundan itibaren her halde 10 yıl sonra zamanaşımına uğrayacağı kabul edilmiştir. Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimseler bakımından, devletin yaptığı yakalama veya tutuklama haksız fiili ceza davasının kesinleşmesi ile netleştiğinden bu tarih olayın vuku tarihi olup, bu tarihten itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği gibi; yerel mahkeme tarafından da aynı yönde yapılan değerlendirme sonucu tazminat istemine ilişkin davanın, beraat kararının kesinleştiği tarihten itibaren çok uzun bir süre sonra açıldığı, davacının bu uzun süre içinde hakkındaki hükmün kesinleştiğini bilmediğinden söz edilmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı ve davanın 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde öngörülen süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmayacağı gerekçeleri gösterilerek davanın süre yönünden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davalı lehine maktu vekalet ücreti yerine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasındaki davalı lehine vekalet ücreti tayinine ilişkin kısmın çıkartılarak yerine” hüküm tarihi itibariyle geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 2200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.