Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/32144 E. 2014/159 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/32144
KARAR NO : 2014/159
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal etme
Hüküm : Beraat

Özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK’nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi katılanın sadakatinden kuşkulanan ve kendisini aldattığını düşünen sanığın, ileride açacağı boşanma davasında delil olarak sunabilmek için, katılanın başka kadınlarla “msn” adlı sohbet programında yaptığı müstehcen içerikli konuşmaları ele geçirip ardından bu konuşmaların dökümünü katılanın bilgisi ve rızası dışında, onun aleyhine açtığı boşanma davasında mahkemeye verdiği olayda;
Sanığın eyleminin eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği, ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği gözetildiğinde, bahse konu konuşmaları içeren dökümleri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla,
Tebliğnamedeki, “Oluşa, sanık savunmasına ve dosya içeriğine göre,sanığın,katılanın kullandığı bilgisayarda,internetteki ona ait MSN adresine girerek,buradaki görüşme çıktılarını almak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığı halde,atılı suçu işlediğine dair cezalandırılması için yeterli delil bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmiş olması, kabule göre de, sanığın görüşme dökümlerini aldığı,internet ortamının herkesin girebileceği sohbet odalarında yapılan görüşmelerden olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırmadan yazılı şekilde beraat kararı verilmesi karşısında hükmün bozulması” gerektiği düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın belli bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.