YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/32014
KARAR NO : 2013/721
KARAR TARİHİ : 10.01.2013
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Kültür varlıkları bulmak amacıyla izinsiz olarak kazı ve sondaj yapmak suçundan şüpheliler … ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda suç yokluğu nedeniyle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/04/2012 tarihli ve 2012/870 soruşturma, 2012/613 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı müteakip, kilise çanının müzede kalmasına ilişkin Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10/05/2012 tarihli ve 2012/870 sayılı fiili el koyma kararına yönelik eşya sahibi … müdafii tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07/06/2012 tarihli ve 2012/478 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre; Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 123. maddesi açık hükmüne aykırı olarak verdiği resen hakim onayına tabi olup itiraz kanun yoluna da tabi olmayan 10/05/2012 tarihli ve 2012/870 sayılı fiili el koyma mahiyetli kararının, anılan Kanun’un 127/3 maddesi kapsamında süresi içinde görevli hakim onayına sunulmamış olması nedeniyle kendiliğinden kalkmış olduğu, dolayısıyla ortada itiraz edilecek bir kararın da bulunmadığı gibi bu nevi kararlara itiraz halinde itirazı inceleme görevinin Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olmadığı gözetilerek itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 11/10/2012 gün ve 2012/15789/57851 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31/10/2012 gün ve 2012/270393 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler … ve … hakkında kültür varlığı ticaretine aykırılık suçundan soruşturma yürütüldüğü, soruşturmanın konusunu, şüpheli …’in evinde bulundurduğu bir adet kilise çanının oluşturduğu, Cumhuriyet Savcılığı’nın 02/03/2012 tarihli yazılı arama izni ile kolluk kuvvetlerince şüpheli …’in ikametine arama yapılmak üzere gidildiği, arama işlemine başlanmadan önce şüpheli …’in, evinin salon kısmında tekli koltuğun arkasında bulunan suça konu çanı göstererek kolluk kuvvetlerine kendi rızası ile teslim ettiği,
Cumhuriyet savcılığınca verilen 12/04/2012 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile, suça konu çanın etnoğrafik nitelikte olup tescile tabi bulunmadığını belirten müze raporu gerekçe gösterilerek, şüphelilerin atılı suçu işlemedikleri kanaatine varılıp soruşturmanın sonuçlandırıldığı, aynı kararda, kilise çanının da şüpheli …’e iadesine karar verildiği, anılan kararın verilmesinden sonra dosyaya giren 16/04/2012 tarihli müze raporunda, suça konu kilise çanının tescilli bir taşınmazın parçası olabileceğinden müzelerde korunması gerektiğinin belirtildiği, bahse konu rapor üzerine Cumhuriyet Savcılığınca şüpheli …’e hitaben yazılan 10/05/2012 tarihli yazı ile kilise çanının müzede kalacağının ve kendisine
iade edilmeyeceğinin şüpheliye bildirildiği, halbuki sözü edilen rapor soruşturmanın seyrini etkilediğinden, 12/04/2012 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar 5271 sayılı CMK’nın 172/2 maddesi uyarınca kaldırılarak şüpheli hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açılması gerektiği, dava açılmaksızın, suça konu kilise çanının iade edilmeyeceğini bildiren yazı üzerine şüpheli müdafinin Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak çan üzerindeki el koyma kararının kaldırılmasını istediği, Cumhuriyet Savcılığınca şüpheli müdafiinin dilekçesi kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz olarak kabul edilip, bu hususta karar verilmesi için dosyanın Muş Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği,
Cumhuriyet Savcısının yazılı emri ile şüpheli …’te bulunan kilise çanı üzerinde gerçekleştirilen el koymanın, 5271 sayılı CMK’nın 127/3 maddesi uyarınca yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulmaması nedeniyle kendiliğinden kalktığı, aynı Kanunun 127/4 maddesine göre de, zilyetliğinde bulunan eşya veya malvarlığı değerlerine el konulan kimsenin, hakimden her zaman bu konuda bir karar verilmesini isteyebileceği, sözü edilen kararın soruşturma aşamasında Sulh Ceza Mahkemesince, kovuşturma aşamasında ise yargılamayı sürdüren mahkemece verilebileceği, şüpheli müdafiinin Cumhuriyet Savcılığı’na ibraz ettiği 29/05/2012 havale tarihli dilekçe içeriğinden, şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara değil, şüphelide bulunan kilise çanına el konulması işlemine itiraz ettiğinin anlaşıldığı, itiraz konusunda karar verilmek üzere dosyanın gönderildiği Muş Ağır Ceza Mahkemesince, gerek şüpheli müdafiinin dilekçesinin kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz niteliğinde bulunmaması, gerekse el koyma işlemi ile ilgili itirazların soruşturma aşamasında Sulh Ceza Mahkemesince değerlendirileceği dikkate alınarak, ortada Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenebilecek bir kararın bulunmaması nedeniyle talep ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07/06/2012 tarihli ve 2012/478 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.