Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/31645 E. 2013/17389 K. 25.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/31645
KARAR NO : 2013/17389
KARAR TARİHİ : 25.06.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK’nın 62, 52, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça konu, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 06/02/1982 tarih ve A-3290 sayılı kararı ile belirlenen kentsel ve 3. derece arkeolojik sit alanında bulunan, İzmir II numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 26/01/1994 tarih ve 3790 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli olan, yine Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 23/01/2003 tarih ve 2132 sayılı kararı ile uygun bulunan “Dadya Mahallesi, Koruma Amaçlı İmar Planı” içerisinde yer alan Datça İlçesi, Datya Mahallesi, Haruplu Mevkii, 135 ada, 4 parselde bulunan taşınmazın …a ait olduğu, mülk sahibi tarafından taşınmaz üzerinde gerekli yapım ve onarım işlemlerinin yürütülmesi hususunda sanık …’nın vekil olarak yetkilendirildiği, sanığın 08/04/2009 tarihli dilekçesi ile Kuruldan çatının, taş duvar derzlerinin, ahşap kapı ve pencere doğramalarının, masif ahşap zeminin, bahçe duvarının tamir ve düzenlemesinin yapılmasına izin verilmesini talep ettiği, Kurul görevlileri tarafından yerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 20/07/2009 ve 12/11/2009 tarihli raporlar ile henüz restorasyon ve restitüsyon projeleri hazırlanarak Kurula sunulmadan, esaslı onarım niteliğinde bulunan müdahalelerin yapıldığının tespit edildiği, hükme esas alınan inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, çatı karkası ve çatı örtüsünün (kiremit) yenilendiğinin, çatının teras olan bölümünün zeminin kaplama malzemesi ile kaplandığının, taşıyıcı duvar olan dış cephe duvarlarının, kapı ve pencere doğramalarının, yine taban döşemelerinin ahşap kaplanarak yenilendiğinin, söz konusu imalatların esaslı inşai müdahale niteliğinde bulunduğunun belirtildiği, sanığın söz konusu uygulamaların esaslı onarım kapsamında bulunduğunu bilmediğine dair savunmasının, Kurul görevlileri tarafından düzenlenen ve gerçekleştirilen uygulamaların esaslı nitelikte olduğunu, restorasyon ve restitüsyon projesi hazırlanarak Kurula iletilmesi gerektiğini belirten 20/07/2009 tarihli raporun sanığa tebliğine rağmen, yine Kurul görevlilerince tanzim edilen 12/11/2009 tarihli rapor ile taşınmazda izinsiz olarak inşai müdahalelere devam edildiğinin tespiti karşısında itibar edilebilir mahiyette bulunmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanığın üzerine atılı suçu kasten işlemediğine, taşınmazın hasar görmesini engellemek gayesiyle suça konu uygulamaları gerçekleştirdiğine, erteleme kararı verilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dosya kapsamında, sanık tarafından korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli bulunan yapıda izinsiz olarak gerçekleştirilen uygulamaların, kültür varlığının bozulmasına, tahribine, zarara uğramasına, doğal ve özgün yapısının yok olmasına sebebiyet verip vermediği hususunda bir saptamanın bulunmaması karşısında, mahallinde sanat tarihi ve arkeolog bilirkişilerin katılımı ile keşif icra edilerek, söz konusu eylem neticesinde kültür varlığına zarar verilip verilmediği, mimari yapısının bozulup bozulmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanunun 65/a ve 65/b maddesinde düzenlenen suç tiplerinden hangisine temas ettiğinin belirlenmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
2-İddianamenin kabulünden önce düzenlenen, aynı yere ve yapıya ilişkin farklı inşai müdahaleleri tespit eden 20/07/2009 ve 12/11/2009 tarihli iki ayrı tutanağın mevcudiyeti karşısında, sanığın, tek suç işleme kararının icrası kapsamında birden çok kez inşai faaliyette bulunmak suretiyle 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu zincirleme şekilde işlediği, bu itibarla, sanık hakkında belirlenen cezada zincirleme suç hükmünü düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin eksik ceza tayini,
3-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca sanık hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.