Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/30647 E. 2013/17376 K. 25.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/30647
KARAR NO : 2013/17376
KARAR TARİHİ : 25.06.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK’nın 62, 52/2-4, 53, 51. maddeleri uyarınca mahkumiyet ve hapis cezasının ertelenmesi

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 17/04/1993 tarih, 3129 sayılı ve Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 26/09/2003 tarih, 2434 sayılı kararları ile belirlenen kentsel ve 3.derece arkeolojik sit alanında kalan, ayrıca 1/10000 ölçekli koruma amaçlı imar planı kapsamında yer alan Çanakkale İli, Bozcaada İlçesi Alaybey Mahallesi 504 ada, 20 parsel sayılı olup, mülkiyeti hazineye ait bulunan taşınmazı Kültür ve Turizm Bakanlığının 19/07/2007 tarih ve 126045 sayılı “her türlü uygulama öncesi Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan izin alınması ve bu durumun kira kontratına eklenmesi koşulu ile” verilen olura istinaden, 21/11/2008 tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiraladığı, sözleşmesinin 23. maddesinde söz konusu koşulun özel şart olarak mevcut olduğu, 08/09/2010 tarihli tutanak ile suça konu yerde kepçe ile tesviye çalışması yapılmakta olduğunun, 01/10/2010 tarihli tutanak ile izinsiz olarak tesviye çalışmalarının yanı sıra bahçe duvarı inşa edildiğinin, 14/10/2010 tarihli yapı tatil tutanağında ise, diğer tutanaklarda belirtilen çalışmalara ilaveten, zeminin doğal küçük parke taşı ile kaplandığının belirlendiği, en son Kurul görevlileri tarafından düzenlenen 12/01/2011 tarihli raporda, parsel etrafına ve parsel içinde çeşitli yüksekliklerde duvar ve basamakların inşa edildiği, toprak zeminde düzeltmeler ile yer yer beton ve taş kaplama yapıldığı, belirtilen uygulamaların söz konusu parselin kiralandığı tarihten sonra gerçekleştirildiği, yapılan uygulamalara ilişkin bir başvuru ya da verilen bir izne rastlanılamadığı hususlarının tespit edildiği, tarafsız arkeolog ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; Kurul görevlilerince parsel yüzeyinde yoğun miktarda seramik bulunduğunun tespit edilmesine karşın keşif günü itibariyle böyle bir imalata rastlanmadığı, parsel içinde ve etrafında çeşitli yüksekliklerde duvar ve basamakların yapıldığı ve toprak zeminde düzeltmeler yapıldığı, yine parselin yükseltilmiş olan kısmında ise doğal kayrak taşı kaplama imalatı yapıldığı, bu imalatın harçlı olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle her iki uygulamanın 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında kalıcı ve inşai fiziki müdahale
niteliğinde olduğu, yapılan işlemin Koruma Kurulu iznine tabi olduğu, parselin yükseltilmeyen bölümünde gerçekleştirilen doğal küçük parke taşı imalatının harçsız yapılması
nedeniyle basit ve kaldırılabilir nitelikte olduğu, Koruma Kurulunun iznine tabi olmadığı hususlarının belirlendiği, sanığın savunmasında üzerine atılı suçu işlediğini tevil yollu ikrar ettiği anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, basit tadilat yaptığına, suç kastının bulunmadığına ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
2863 sayılı Kanunun 57/9. maddesine göre, koruma amaçlı imar planı onaylanmış sit alanlarında, taşınmaz kültür varlığının bulunduğu parseller dışındaki inşai ve fiziki müdahalelerin, koruma amaçlı imar planı hükümleri doğrultusunda, bünyesinde Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları kurulmuş idarelerin izin ve denetimi ile yapılacağı, eğer idarenin bünyesinde Koruma, Uygulama ve Denetim Bürosu kurulmamış ise, sözü edilen iznin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan alınması gerektiği, sit alanı olarak tescil edilmiş bir bölgenin, koruma amaçlı imar planı da onaylanmış olursa, bu bölgedeki yapılaşma ya da onarım faaliyetlerinin belirtilen plan çerçevesinde gerçekleştirilebileceği, başka bir deyişle, koruma amaçlı imar planı onaylanmış sit alanlarının imara açık bölgeler olduğu, ancak, bu bölgelerde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabilmek için izin sürecinin işletilmesi gerektiği, izin alınmaksızın ya da izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapılması ile inşai ve fiziki müdahale gerçekleştirilmesi halinde, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi ile yaptırım altına alınan suçun oluşacağı, somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, sanık tarafından koruma amaçlı imar planı kapsamında yer alan suça konu taşınmazda, esaslı inşai faaliyet niteliğinde bulunan uygulamaların idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmaması nedeniyle Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan gereken izin alınmaksızın gerçekleştirilmesi karşısında, sübuta eren eyleminin 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesine temas ettiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm tesisi ile sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-Hükümde 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun yoğunluğu nazara alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçelerle adli para cezasının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
2- İddianamenin kabulünden önce düzenlenen, aynı yere ve yapıya ilişkin farklı inşai müdahaleleri tespit eden 08/09/2010, 01/10/2010, 14/10/2010 ve 12/01/2011 tarihli dört ayrı tutanağın mevcudiyeti karşısında, sanığın, tek suç işleme kararının icrası kapsamında birden çok kez inşai faaliyette bulunmak suretiyle 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu zincirleme şekilde işlediği, bu itibarla, sanık hakkında belirlenen cezada zincirleme suç hükmünü düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin nazara alınmaması,
3- 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın, bu haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.