Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/30080 E. 2013/15769 K. 10.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/30080
KARAR NO : 2013/15769
KARAR TARİHİ : 10.06.2013

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm : Beraat

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre; eşi olan katılanın sadakatinden kuşkulanan sanığın, ortak konutu terk ettiği sırada, katılana ait günlüğü gizlice ele geçirip, eşinin ilişkisi olduğunu düşündüğü “…” isimli kadınla ilgili açıklamaların ve eşinin ekonomik durumuna ilişkin notların yer aldığı günlüğün ilgili sayfalarını kopartarak, katılan aleyhine açtığı boşanma davasında mahkemeye delil olarak sunarak özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Davaya konu defter sayfaları incelendiğinde, katılanın, kendisini merkeze alarak, ailevi sorunları ve çocuklarıyla olan ilişkilerini, işinde ve mali durumunda meydana gelen gelişmeleri, yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini, el yazısı ile ve tarih belirterek anlattığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, eşinin “…” isimli bir bayanla kendisini aldattığını belirten sanığın bu iddiasıyla ilgili olarak, “…Hürriyet’in yaşamımdan çıkması beni hayata daha dinginleştirdi. Kafamdan gereksiz şeyleri atmamı sağladı…İşime yoğunlaştım, sonuçlarını da aldım…Şimdi yanımızda … var. … iyi ve akıllı bir kız sayılır…Uzun zamandır benim hayatımda zaten…bilinen gelişmelerden sonra çocuklarımın hayatına da girdi. Bize bakıyor, çocuklarla ilgileniyor…şimdilik anlaşıyoruz…anlaşacağımızı da umuyorum…onu seviyoruz”; “…Bakıyorum; … ile ilişkilerimde daha mutluyum. Özel çaba harcamıyorum. Ama … karşılık veriyor. Karşılıklı olunca da güzel oluyor. Hürriyet karşılık vermiyordu…”; “…işletme olarak kasabanın hakim noktasındayız…Yanımda … var ve ben her hafta Mut’a gidip geliyorum. Burada yeni tanıdığım ve söz etmeye değer bir çok insanla tanıştım. Hepsi değerli insanlar. Bunların içinde bana şiir yazdıran ve üzerinde kafa yorduğum ise …. … insan olarak benim dünyama burada girdi. Farklı bir insan…Benim dünyama giren biri. … buna biraz alındı. Alındı ama, şu ana kadar onun alındığı anlamda bir ilişki yaşamadım…”; “…Kongrede olup bitenlere kızdım ve o zamandan beri partiye 1 kez akşam uğradım. Bu arada haftada bir gün akşamları …’nin yanında kalmaya çalışıyorum. Bütün bütün yalnız kalmasın diye…” şeklinde ifadeler yer almaktadır.
Katılanın iç dünyası ve kişiliğini ortaya koyan, doğası gereği, eşi ve üçüncü kişilerle paylaşmak istemediği günlükteki yazıların, özel yaşam alanında yer aldığında tereddüt yoktur. Kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkı, evlilikle tamamen ortadan kalkmaz. Tarafların evli olmaları ve aynı konutu paylaşmalarından dolayı birbirlerinin kişisel eşyalarına ve özel yaşam alanına giren hususlara kolayca ulaşabilme imkanına sahip bulunmaları, eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği şeklinde yorumlanamaz. Bu anlamda, mahkemenin “…aynı mekanda yaşayan ve her ikisi içinde gizli olduğu kabul edilemeyen aynı evde günlüğün sanık tarafından ele geçirilebilme ihtimalinin katılan tarafından da bilindiği, zaten katılanın beyanı ile de günlüğün eşi tarafından daha önceden de bilindiğinin sabit olduğu, bu durumda katılana ait günlüğün eşine yönelik olarak özel hayat kapsamında kalamayacağı, bu durumda sanığın günlükteki bazı sayfaları boşanma davasında kullanma biçiminde gerçekleşen eyleminin özel hayatın ihlalini oluşturmayacağı…” şeklindeki gerekçesinde isabet yoktur.
Ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemez.
İncelenen dosyada, bizzat katılan tarafından sunulan delillere göre, eşinin kendisini “…” isimli bir bayanla aldattığından dolayı sürekli kavga ettikleri ve kendisini darp ettiğinden bahisle 17.07.2003 tarihinde Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunan sanığın, son çare olarak, iddiasını delillendirebileceğini düşündüğü katılana ait günlüklerden sadece konuya ilişkin sayfaları alıp, katılan aleyhine açtığı boşanma davasında mahkemeye delil olarak sunduğu, söz konusu bilgileri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin bir iddia bulunmadığı, katılanın, sanıkla fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, konutuna gizlice giren sanığın, günlüklerini aldığına dair iddiası hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği ve iddiayı destekler delil bulunmadığı gibi, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmeyen sanığın, suç işleme kastının bulunmaması karşısında, günlükleri ele geçirme şeklinin, suçun oluşumuna etkisi bulunmayacağı anlaşıldığından, tebliğnamedeki “İddianame ve görevsizlik kararları içeriğinde açıklandığı üzere, katılan eşinin tuttuğu günlük sayfalarını izinsiz yırtıp boşanma davasında delil olarak (aleni görülen duruşmada) mahkemeye sunma eyleminde; sanığın ek savunması alınarak 5237 S. TCK nun 136. maddesinden sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçeyle beraat hükmü kurulması,” nedeniyle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiş; gerekçesi isabetsiz olan yerel mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanığa atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.