Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/27223 E. 2013/15649 K. 10.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/27223
KARAR NO : 2013/15649
KARAR TARİHİ : 10.06.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 62, 50/4-1(a), 52/2-4, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet.

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Her aşamada olay nedeniyle üzüntüsünü ve pişmanlığını dile getiren,
Sabıkası bulunmayan, duruşmadaki tutum ve davranışları, kişiliği ve suçun işlenmesindeki özellikler olumlu değerlendirilerek cezasında takdiri indirim yapılan, suç işleme eğilimine ilişkin olumsuz bir yönü dosya kapsamına yansımayan sanık hakkında, ölenin oğlu olan müştekinin şikayeti ve tazminat talebi bulunmaması karşısında, CMK’nın 231/6. maddesindeki ölçütler irdelenip gerekçelendirilmeden, TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin gerekçe ile çelişkili “sanığın dosya içeriğinden anlaşılan kişilik özellikleri gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaat getirilmediği” şeklindeki dosya kapsamıyla uyuşmayan yetersiz gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.06.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Muhalefet Şerhi:

Suç tarihi 27/09/2007 olan ve 28/01/2008 tarihinde ilk duruşmada mahkumiyetle sonuçlanan dava, 9. Ceza Dairesince 13/04/2010 tarihinde, CMK’nın 231. maddesi gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdiri için mahkumiyet hükmü bozulmuştur.
Mahkeme, bozma sonrası “sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaat gelmediğinden sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına, yer olmadığına” karar vermiştir.
Mahkemenin CMK’nın 231. maddesinin uygulanmama gerekçesinin yerinde olduğunu düşünüyoruz.
9.Ceza Dairesi, sanığın CMK’nın 231. maddesi gereğince durumun değerlendirilmesi gerektiğinden mahkumiyet hükmünü bozmuştur.
Mahkemede değerlendirme yaparak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını uygulamayacak olduğunu belirtmiştir.
Mahalli mahkemede 3 ayda sonuçlanan davanın, suç tarihinden 8 yıl sonra mahkemenin değerlendirmesine müdahale edecek şekilde hükmün bozulmaması gerekirdi.
İlk bozmada sanığın durumu herşeyiyle dosyada açıkça görüldüğü halde hükmün açıklanmasının geri bırakılması gerekir şeklinde karar bozulmamıştır.
Bu haliyle sanık, ceza alması bir yana uzun yargılama nedeniyle devletten tazminat almaya hak kazanmıştır.
Anayasanın 141/4. maddesinin; ” davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” şeklindeki düzenlemesi ile usul ekonomisine aykırı olacak, yargılamanın gereksiz yere uzamasına ve yeni yargılama giderlerine yol açacak, aynı zamanda Anayasanın 90. maddesi uyarınca iç hukuk normu haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6. maddesinin, “herkes gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenilmesini istemek hakkını haizdir” şeklindeki hükümlere de muhalefet edilmiştir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.