Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/21425 E. 2013/17262 K. 24.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/21425
KARAR NO : 2013/17262
KARAR TARİHİ : 24.06.2013

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 133/3, 62. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın erteleme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin 5237 sayılı TCK’nın 133/1. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlandığı, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesinin, 5237 sayılı TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmadığı, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin 5237 sayılı TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 80. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği anlaşılmakla;
Oluşa ve incelenen dosya kapsamına göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yaptığı sırada, hakkında başka bir suçtan adli soruşturma başlatılan sanığın, teknik takibe takılan görüşmeleri ve görüntülerini, bilgisi dışında, basına sızdıranın kim olduğunu tespit edebilmek amacıyla, aynı dönem beraber çalıştığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde Şube Müdür Yardımcısı olarak görevli katılanla bir kafede buluşup, dostça yenilen yemek esnasında, katılana konuya ilişkin sorular sorup, katılanın verdiği cevapları ve aralarında geçen konuşmaları, ses kayıt cihazı aracığıyla gizlice kaydettikten sonra, kendisiyle ilgili soruşturma dosyası kapsamındaki belgeleri basına veren kişi hakkında şikayette bulunduğu esnada, katılanın konuşmalarında bu kişinin isminin geçtiğini belirterek, ses kaydından oluşturduğu CD’yi iddiasına ispat olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim ettiği olayda, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 133/3. maddesindeki “Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi…cezalandırılır.” hükmü, anılan maddenin gerekçesinde yer alan, “Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi suretiyle elde edildiği bilinen veya böylece elde edildiği kabul edilebilecek olan bilgilerden yarar sağlanması veya bunları başkalarına verilmesi veya bunlardan diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin etmek, suç olarak tanımlanmıştır…” açıklamalarıyla birlikte göz önüne alındığında, sanığın konuşmanın tarafı olması nedeniyle, şikayet konusu ses kaydı, 5237 sayılı TCK’nın 133/1. maddesindeki suç işlenerek elde edilen bilgi niteliğinde kabul edilemeyeceğinden, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de:
1- 5237 sayılı TCK’nın 61/8. maddesi uyarınca; adli para cezası hesaplanırken, temel para cezasının gün olarak belirlenmesi, arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sanığa hükmolunan kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken; ayrıca, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın belirlenmesi ve tayin olunan cezaların taksitlendirilmesi sırasında, uygulanan Kanun ve maddelerinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
3- 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenlemenin uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, aynı maddenin 6. fıkrasındaki koşullar irdelenip, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlarla birlikte isabetle değerlendirilerek, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılmasının gerektiği gözetilmeden, katılanın maddi bir zararının belirlenmediği olayda, suçunu ikrarı lehine takdiri indirim nedeni olarak görülen ve sabıkasız olması sebebiyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilen sanık hakkında, “Yasal şartları oluşmadığından” şeklindeki soyut gerekçelerle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 80. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişikliğe göre hapis cezasının üst sınırı itibariyle 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 11. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 24.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.