YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/20606
KARAR NO : 2013/16477
KARAR TARİHİ : 17.06.2013
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kişisel verilerin kaydedilmesi
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 135/1, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçundan, sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanığın, resim çekme sistemi çalışır vaziyetteki taşınabilir telefonunu, kimlikleri tespit edilemeyen mağdurelerin erojen bölgelerine odaklayarak, onların bilgi ve rızaları dışında, fotoğraflarını çektiği sırada yakalanması üzerine başlatılan adli soruşturma sırasında, üzerinde bulunması nedeniyle el konulan cep telefonunun dahili hafızası ile bu telefonda takılı bulunan SD kart içerisinde toplam 307 adet cinsel içerikli ve etek altı fotoğraf, 20 adet porno içerikli video görüntüsü tespit edilmesi üzerine sanığın müstehcenlik ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davalarının yapılan yargılaması sonucunda;
Tespit edilen pornografik video görüntülerinden birinde çocuk kullanıldığı, diğerlerinde doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara yer verildiği, müstehcen görüntülerin miktarına, niteliğine ve kayıt biçimine göre uzun süre içerisinde ve kasten yapıldığı anlaşılan “çocuk pornografisi ve doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin video kaydını dijital ortamda depolama ve bulundurma” fiilinin kişisel amaçlı dahi olsa 5237 sayılı TCK’nın 226/3. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın bu suçtan beraatine karar verilmesi isabetsiz ise de, temyizin kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna hasren yapılmış olması nedeniyle temyize konu edilen eylemle sınırlı olarak yapılan incelemede:
5237 sayılı TCK’nın 135. maddesinde düzenlenen “Kişisel verilerin kaydedilmesi” suçunun oluşabilmesi için, belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, hukuka aykırı olarak kaydedilmesi gerekmekte olup, suçun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiği; bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK’nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması 5237 sayılı TCK’nın 134/2. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü, fotoğrafı ya da sesinin, yasal anlamda, 5237 sayılı TCK’nın 135. maddesi kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla;
Sanığın mağdurelerin etek altı ve erojen bölgelerinin fotoğraflarını çekmesi eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı, anılan suçun aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurelerin tespit edilememiş ve sanık hakkında usulüne uygun şikayette bulunulmamış olması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 139/1, 73/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK’nın 139/1, 73/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle DÜŞMESİNE, adli emanetin 2009/949 sırasında kayıtlı bir adet Dual MTv marka cep telefonunun sanığa İADESİNE, aynı emanete kayıtlı 2 adet simkart ve CD’nin DOSYADA DELİL OLARAK SAKLANMASINA, 17.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.