YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/19208
KARAR NO : 2012/28409
KARAR TARİHİ : 25.12.2012
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 67/1, 5237 sayılı TCK’nın 53, 58 maddeleri uyarınca mahkumiyet, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ile müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müşteki Kültür ve Turizm Bakanlığına duruşma günü bildirilmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören müşteki kurumun temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan müşteki Kültür ve Turizm Bakanlığının 5271 sayılı CMK’nın 237/2 maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
2863 sayılı Kanunun 4.maddesinde “haber verme zorunluluğu” başlığı altında taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanların, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenlerin veya yeni haberdar olan malik ve zilyetlerin, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecbur oldukları belirtilmiş, buna aykırı hareket edenlerin cezası aynı Kanunun 67/1 maddesinde düzenlenmiş olup, somut olayda, suç tarihinde mahkeme kararına istinaden yapılan yol kontrolü sırasında, araç içerisinde sanığa ait olduğu belirlenen eserlerin ele geçirildiği, sanığın dava konusu eserleri, suç tarihinden bir gün önce yol kenarında bulduğuna dair savunmasının aksine delil mevcut olmadığı, 2863 sayılı Kanunun 4. maddesinde belirtilen üç günlük bildirim süresi içerisinde eserlerin ele geçirilmesi nedeniyle bildirim yükümlülüğüne aykırılık suçunun kanuni unsurlarının oluşmadığı, bu itibarla sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53/3 maddesi uyarınca sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 25/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.