Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/18608 E. 2013/5241 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/18608
KARAR NO : 2013/5241
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 85/1, 62/1, 50/1-a, 52/2-4, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre; gece vakti, aydınlatması mevcut, yerleşim yerinde, iki yönlü, 7,75 metre genişliğinde, her iki tarafında 3,7 metrelik banket bulunan, asfalt kaplama-tozlu, düz ve hafif eğimli köy yolunda seyir halinde olan 236 promil alkollü ölen sürücü … yönetimindeki otomobilin, sağ şeridin ortasından başlayıp, sağa yönelerek devam eden 27,8 metre uzunluğunda fren izi bıraktıktan sonra, sanık sürücü … sevk ve idaresindeki kamyonun sol arka çamurluk kısmına, sağ şeridin bankete yakın kısmında çarpması şeklinde gelişen olayda; kaza yolun sağ tarafındaki, sanığın çalışmakta olduğu … Kardeşler adlı firmaya ait tesislerin bulunduğu mahalde meydana gelmiş; yerel mahkemece, sanığın, akan trafiği ve geriyi yeterince kontrol etmeden, hatalı şekilde doğrultu değiştirip, yolun sağından anayola giriş yaparak, ölen otomobil sürücüsünün seyir şeridini kapattığı kabul edilerek, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de; sanığın, “iş yerinden çıkış yaparak anayola giriş yapmadığı, kendi şeridinde seyir halindeyken, otomobil sürücüsünün sollamaya geçip, karşı istikametten gelen aracı fark ederek, geçemeyeceğini anladığında, şeridine geçmesi akabinde hızla gelip, kamyonun arka kısmına çarptığı ve olayın oluşumunda kendisinin kusurunun bulunmadığı” yönündeki savunmaları, savunmayı kısmen doğrulayan tanık …’in anlatımı, trafik kazası tespit tutanağına yansıyan tespitler ve tutanak tanığı …’ın “…Zaten iş yerinin önünde kaza olduğu için, aracın iş yerinden çıkıp çıkmadığına dair izleri de biz kontrol ettik; ancak, iş yerinden çıktığına dair iz göremedik…” şeklindeki Cumhuriyet Savcılığınca alınan 20.11.2006 tarihli beyanı, her ne kadar katılan vekili tarafından 12.01.2007 tarihli dilekçeyle tanık olarak mahkemeye ismi bildirilen …, aynı gün Cumhuriyet Savcılığınca alınan ifadesinde, “ölen sürücünün 70-80 km. hızla 30-40 metre önünde aynı yöne seyir ettiğini, otomobili geçmeye çalıştığını; ancak, karşıdan gelen … nedeniyle sollayamadığını, bu esnada anayola giriş yapmakta olan kamyonu gördüğünü, birden etrafın toz duman olduğunu, otomobilin kamyonun sol arka tekerleğinin arkasına girdiğini, kendisini kan tuttuğu için durmadan uzaklaştığını” iddia etmiş ise de, aynı tanığın, duruşmanın 23.01.2009 tarihli oturumunda, “70-80 km. hızla 30-40 metre önünde aynı yöne aynı hızla seyir eden ölen sürücü idaresindeki otomobili geçeceği esnada, sağ taraftan, anayola giriş yapmakta olan kamyonu görünce sollamaktan vazgeçtiği, tam bu sırada, sol ön ve arka tekerleri asfaltta, sağ arka tekerleği ile sağ ön tekerleği halen toprak zeminde, çapraz şekilde anayola giriş yapan kamyona otomobilin çarptığı”; Didim Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan 17.10.2008 tarihli keşif esnasında, “inşaat alanından kamyonun anayola giriş yaptığını gören otomobil sürücüsünün sol şeride doğru geçmeye çalıştığı esnada, karşıdan dolmuş geldiğini fark edince, frenli vaziyette kendi şeridine yöneldiğinde kamyonun sol arka kısmına çarptığı” şeklinde aşamalarda birbiriyle çelişkili ve maddi bulgularla desteklenmeyen beyanlarda bulunduğu göz önünde tutulduğunda; ayrıca, eşinin kendisinden öğrendiği kazayı, ölenin komşusu olan arkadaşına aktarması sonucu kendisiyle irtibata geçildiğini ifade ederek, olayın görgü şahidi olduğuna dair ciddi şüpheler uyandıran tanığın, çarpma anını görebilecek ölçüde yakın seyrettiği otomobilin farlarının uzun mu yakın mı yandığını fark etmeyip, karşıdan … gelmesine rağmen, önünde gerçekleşen kazaya karışmadan yoluna devam edebildiği, hatta, seyrine devam ederken de, kamyon şöförü sanığın, araçtan indiğini, çırpındığını gördüğünü beyan ettiği dikkate alındığında, müşterek hayat tecrübelerine aykırı, samimiyetten uzak, taraflı anlatımlarına üstünlük tanınamayacak olması; otomobilin sağ ön koltuğunda yolculuk yapan ve kaza sonucu ağır şekilde yaralanan mağdur …, Cumhuriyet Savcılığınca alınan 07.03.2007 tarihli ifadesinde, “Alkol almıştık. Ancak kendimizi biliyorduk…Birden yola kamyonun çıktığını gördüm. Ondan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum. Biz bir büyük rakıyı 6-7 kişi içmiştik. Sonra da birer tane bira içtik..” şeklinde beyan da bulunmuş ise de, Cumhuriyet Savcılığınca kazanın hemen ardından düzenlenen 05.11.2006 tarihli olay yeri keşif ve tespit tutanağında; otomobilin arka sağ tarafında boş bira şişesi, ön tarafında dolu bira şişesi ile boş bira şişeleri ve “rakı bardağı” diye tabir edilen bardaklar, otomobilin içerisinde iki adedi dolu, altı adedi boş teneke bira kutuları, bir adet yarısı içilmiş 35’lik rakı şişesi, bir adedi kırılmış iki adet rakı bardağı bulunduğunun belirtilmiş olmasına, otomobilin arka koltuğunda yolculuk yapan mağdur …’in, Cumhuriyet Savcılığınca alınan 06.11.2006 tarihli, “… ve … ile birlikte dün Akbük’e gittik. Akbük’te alkol aldılar. Her ikisi de bayağı sarhoştu…” beyanına göre, kaza öncesi ve kaza esnasında bulunduğu hal ve konumu itibariyle, mağdur …’ın, ayrıntı içermeyen soyut beyanına itibar edilemeyecek olması karşısında, otomobilin, kendi şeridinde nizami olarak seyreden kamyona arkadan çarptığı kabul edilerek, trafik kazası tespit tutanağı, soruşturma aşamasında yapılan keşif sonucu düzenlenen 13.11.2006 tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 11.06.2007 tarihli raporunda yer alan birinci ihtimal, aynı Dairenin 08.10.2009 tarihli raporunda yer alan ikinci ihtimal, mahkemece yapılan keşif sonucu hazırlanan 05.05.2009 tarihli bilirkişi raporunda yer alan birinci ihtimal ve Karayolları Genel Müdürlüğünden seçilen üç kişilik bilirkişi heyetinin 15.03.2010 tarihli raporu doğrultusunda, kazanın oluşumunda kusuru bulunmayan ve mevcut şartlarda olayı önlemek bakımından tedbir alması mümkün olmayan sanık hakkında beraat kararı vermek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek ve varsayımlara dayalı olarak, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 08.10.2009 tarihli raporunda yer alan birinci ihtimale itibarla, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.