Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/17174 E. 2013/8755 K. 04.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17174
KARAR NO : 2013/8755
KARAR TARİHİ : 04.04.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 89/1-2-b, 62, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5235 sayılı Kanunun 10 ve 11. maddeleri uyarınca, bir kişinin nitelikli yaralandığı olayda, davaya bakma görevi Sulh Ceza mahkemesine ait ise de, üst dereceli mahkemece yargılama yapılıp, sonlandırılması sanık yönünden güvenceli olması nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır.
Olay günü, Kaza tespit tutanağına ve ekindeki krokiye göre, katılanın, idaresindeki otomobille, sol şeritte 4 metre fren izinden sonra, yine sol şeritte, sola doğru kavisle 6 metre fren iziyle, soldaki bariyerlere çarptığı, sanığın ise yönetimindeki otomobille seyrederken, önünde aynı istikamete seyreden katılanın otomobiline ait 4 metre fren izi mesafesinden, ancak orta şeritten başlayarak sağa yönelen 60 metrelik fren iziyle, İSKİ girişindeki tretuvarlara çarptığının belirlendiği, katılanın, aşamalarda değişmeyen beyanında, sanığın otomobille arkadan kendisini sıkıştırdığını, bunun üzerine orta şeride geçmeye çalıştığı sırada, sanığın orta şeride geçmesi nedeniyle, geçemeyip, sola frenle bariyerlere çarptığını beyan ettiği, sanığın ise aşamalardaki savunmalarında, önünde aynı istikamete seyreden aracın sol şeritten sağ şeride geçmek istediğini fark ettiğinde, çarpmamak için sağa kırdığını, hakimiyeti kaybederek yolun sağında bulunan tretuvarlara çarptığını, beyan ettiği olay nedeniyle, kaza tespit tutanağında, kaza yerinde çarpma noktası tespit edilemediği, araçların birbirine temas etmediği belirlenerek, kusur belirlemesinde bulunulmadığı, keşiften sonra aldırılan bilirkişi raporunda, her bir sürücü – … için ayrı bir kaza gibi değerlendirilmesi uygun olacağı belirtilerek, katılanın Karayolları Trafik Kanunun 50, 52/b, 137 maddelerine aykırı davranışı nedeniyle ağır derecede, sanık sürücünün ise aynı Kanunun 50, 52/c, 56/c. maddelerine aykırı davranışı nedeniyle ağır derecede kusurlarının olduğunu belirttiği, 17.08.2009 tarihli Adli Tıp Kurumu kusur raporunda ise; mağdur sürücünün beyanları ile olay mahallinde tanzim edilen kaza tespit tutanağı, olay yeri krokisindeki araçların yol dışı kalmasının birbirleriyle uyum sağladığından, mağdur sürücünün beyanlarına itibar edilerek, sanık sürücünün idaresindeki otomobille önünde aynı istikamete seyreden katılan sürücüye tehlike tevlit edercesine yakın mesafeden takip ederek bu sürücünün güvenli seyir emniyetini bozduğundan dolayı, olayın meydana gelmesine sebebiyet vermiş olup, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle asli kusurlu olduğu belirlenmiş, sanık müdafiinin temyiz aşamasında ibraz ettiği Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/793 esas sayılı tazminat davası nedeniyle alınan
06.07.2010 tarihli bilirkişi raporunda ise, kaza tespit tutanağı ekindeki kroki izlerinden, katılanın idaresindeki aracın bariyerlere çarpmadan önce ani bir fren yaparak sağ şeride girdiği ve 6 metre sonra da tekrar ikinci şeride girerek 6 metre fren izinden bariyerlere doğru giderek, bariyerlere çarptığının anlaşılmakta olduğu, bu durumda katılan sürücünün sol şeritten giderken, önünde giden bir aracın yavaşlaması nedeniyle ani olarak fren yapıp, sağ şeride girdiği, fakat sağ şeritten arkadan gelen bir aracı gördüğünde de tekrar ani olarak sol şeride kaçması sırasında, direksiyon hakimiyetini kaybederek, aracını bariyerlere çarptığının anlaşıldığı, sanık sürücünün ise, aracı ile sağ şeritte seyrederken, sol şeritte önde seyreden katılan sürücünün ani olarak şeridine girdiğini gördüğünde, sağa doğru direksiyon çevirip, fren tedbiri alındığı ve yoldan çıktığı anlaşıldığından, sanığın anlatımının daha inandırıcı olması nedeniyle Asliye Ceza mahkemesi dosyası içindeki raporlara itibar edilemeyeceği, bu nedenlede sanık sürücünün olayda kusurunun bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu durumda sanığın kusurunun niteliğinin değişebileceğinin anlaşıldığı ve kusur konusunda kuşkuya düşüldüğü görülmekle, olay nedeniyle kusuru belirlemek amacıyla Teknik Üniversite Öğretim Görevlilerinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü Uzman Bilirkişilerinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespitinin gerekmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 04/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.