Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/17011 E. 2013/2667 K. 11.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/17011
KARAR NO : 2013/2667
KARAR TARİHİ : 11.02.2013

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK’nın 62, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet.

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve üst Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanığın temyiz isteminin değerlendirilmesinde;
Hüküm sanığın yokluğunda verilmiş olup, gerekçeli kararın 13/12/2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, sanığın 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra 23/12/2011 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
2- Üst Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Sanık tarafından, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile belirlenen 1. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan taşınmazın garaj kısmının doğal gaz çalışması nedeniyle dökülen sıvalarının tamir edildiği, kapalı garaj girişinin önüne yaklaşık 3.50 metre genişlikte ve 1 metre uzunlukta rampa nitelikli beton döküldüğü, keşif tarihinde binanın tüm iç ve dış sıvasının yapılmış olduğunun gözlemlendiği, inşaat bilirkişi raporu ile sıva imalatının izin alınmasına gerek bulunmayan basit onarım işlerinden olduğu, ancak rampa imalatının doğal yapının bütünselliğini bozduğu hususlarının belirlendiği, sanat tarihçi bilirkişi raporunda ise zemine şap dökülerek düzleştirme ve duvarlarda sıva işlemlerinin dokuda ve görünümde değişiklik meydana getirdiğinin, işlemin fiziki ve inşai müdahale niteliğinde olduğunun, mutlaka izin alınarak yapılması gerektiğinin, ancak yapının tescilsiz ve kaçak olması nedeniyle izin verilemeyeceğinin tespit edildiği, sanığın tevil yollu ikrara yönelik savunması da nazara alındığında eylemin bir bütün halinde inşai ve fiziki müdahale oluşturduğu anlaşılmış olup, bilirkişiler tarafından yapılan saptamalar karşısında tebliğnamede sanığın gerçekleştirdiği sıva tadilatının çevre bütünlüğünü bozucu mahiyette olmadığı, bu itibarla beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, üst Cumhuriyet savcısının, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bozmadan önce yapılan yargılamada suç tarihinde yürürlükte bulunan 2863 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanun ile değişmeden önceki 65/b maddesinde, “iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyar liradan on milyar liraya kadar adli para cezası” öngörüldüğü gözetilmeksizin suç ve karar tarihinde yürürlükte olmayan 2863 sayılı Kanunun 14/07/2004 kabul tarihli 5226 sayılı Kanunun 14.maddesi ile değişik 65/b maddesinin uygulandığı, sonuç olarak sanığın 6000 TL ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bozmadan sonra yapılan yargılamada ise sanık lehine olan 2863 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanun ile değişik 65/b maddesinin tatbiki ile birlikte ilk hükme karşı aleyhe temyizin bulunmaması nedeniyle sanığın 6.000 TL ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin sadece 6.000 TL adli para cezasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının dört numaralı paragrafında yer alan “sanığın sonuç olarak 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” cümlesinin “sanığın sonuç olarak 6.000 TL ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” şeklinde düzeltilmesi ile hükümdeki usul ve kanuna uygun bulunan sair hususların aynen bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11/02/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.