Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2012/11236 E. 2013/5973 K. 12.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11236
KARAR NO : 2013/5973
KARAR TARİHİ : 12.03.2013

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suçlar : Taksirle yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 89/1, 89/2-b, 50, 52/4; 179/2, 50/1-a, 52/4. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.04.2011 tarih, 2010/7-262 esas, 2011/35 karar sayılı içtihatında belirtildiği üzere, kesin nitelikteki hükümler, kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içermek koşuluyla, suç vasfına yönelik temyiz üzerine, bu hususla sınırlı biçimde temyiz incelemesine konu olabileceğine göre, sanık müdafinin 30.09.2009 hakim havale tarihli temyiz dilekçesi içeriğinden, temyizinin her iki suça yönelik ve suç vasfını da kapsadığı anlaşılmakla; tebliğnamedeki ret görüşüne iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Oluşa ve kabule göre; otomobil sürücüsü sanığın, kırmızı ışıkta durmayıp, yaya geçidi üzerinden, yayalara yanan yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçmek olan mağdura çarparak, onun hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralamasına sebebiyet verdiği olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmayacağı, zira TCK’nın 179. maddesinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, bu maddenin 2. fıkrasında ”kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek…” şeklinde tanımlandığı, aynı Kanunun 180.maddesinde ise, trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunun düzenlendiği ve bu maddede karayolu ulaşım araçlarına yer verilmediği, dolayısıyla TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ancak kasten işlenebilen suçlardan olduğu ve bu suçun oluşabilmesi için aracın kasıt ya da olası kasıtla kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği, suçun taksirle işlenen biçimine TCK’da yer verilmediği gibi, koşulları bulunduğu takdirde eylemin 2918 Sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebileceği ve sanık hakkında unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
Aynı fiille trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluşması halinde, tehlike suçunun meydana gelen netice ile zarar suçuna dönüşmüş olması nedeniyle, TCK’nın 44. maddesi gereğince yalnızca taksirle yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilebileceği gözetilmeden, sanığın ayrıca trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
B) Taksirle yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Trafik kurallarını dikkate almayarak, kırmızı ışıkta geçmek suretiyle kazaya sebebiyet veren sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğu, tayin olunan cezasında bu nedenle TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, sonuç adli para cezası hesaplanırken, sanık hakkında belirlenen tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılması işlemi sırasında, uygulanan kanun maddesi olarak; TCK’nın 52/1-2. maddesi yerine, uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 50. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 1 numaralı hükmün 4. paragrafında yer alan “50.” maddesi hükümden çıkartılarak yerine, “52/1-2.” maddesinin yazılması ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.