Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2011/4750 E. 2012/145 K. 17.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/4750
KARAR NO : 2012/145
KARAR TARİHİ : 17.01.2012

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : Her iki sanık hakkında: TCK’nın 85/2, 22/3, 62/1, 53/1-2, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet.

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hükmedilen cezanın süresi itibarıyla yasal koşulları oluşmadığından sanık … … müdafinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK’nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,
Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
1- İşyeri açma, çalışma ruhsatı ve gıda üretim izin belgelerinde işyeri sahibi olarak sanık … …un adının yazılı olduğu, şirket ana sözleşmesi gereğince de ortaklar kurulu tarafından yirmi yıllığına adı geçen bu sanığın şirketin idaresi için müdür olarak seçildiği ve tüm dosya kapsamından işyerinin fiilen bu sanık tarafından işletildiği, olaya neden olan kazanın da sanık … tarafından getirilerek işyerine monte edilerek çalıştırılmakta olduğu, Limited şirket statüsündeki işyerinin kağıt üzerinde yarı hisse sahibi olmak dışında işletilmesi ve idaresi ile başkaca bir ilgisi olmayan sanık …’un meydana gelen olayda sorumlu ve kusurlu tutulamayacağı, bu sebeple de dosya içindeki 27.09.2006 tarihli iş güvenliği uzmanları heyeti tarafından düzenlenen raporun oluşa daha uygun bulunduğu, sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Yasal mevzuat gereğince alınması gereken önlemlerin alınmaması, işyerinin kurallara uygun düzenlenerek işletilmemesi ile meydana gelen olayda bilinçli taksirin şartlarının oluşmadığı, suç vasfının ve sanıkların hukuki durumlarının buna göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Bir kişinin öldüğü, iki kişininde yaralandığı, suçtan zarar görenlerin zararları giderildiğinden şikayetçi olmadıkları olayda iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu da nazara alınmak suretiyle adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek fazla cezaya hükmedilmesi,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 17.01.2012 tarihinde 1 nolu bozma nedeninde oybirliğiyle 2 nolu bozma nedeninde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Sanığın sahibi olduğu işyerinde bulunan buhar kazanı olay tarihinde patlamış ve işyeri duvarlarını yıkarak 40 metre ileride bulunan çocukların yaralanmasına, 30 metre mesafede bulunan parke işçisinin ölümüne neden olmuştur. İşyeriyle ilgisi olmayan ve işyerine bu mesafede çalışan kişilerin ölümle netilenecek şekilde zarar görmeleri, buhar kazanlarının ne ölçüde potansiyel tehlike taşıdığının da göstergesidir.
Bu büyüklükte risk taşıyan bir kazanı işletmesinde bulunduran sanığın bu olayın meydana gelmesindeki kusur silsilesi olayın bilinçli taksir veya taksir düzeyinde olup olmadığı hususunda bize kanaat verecektir.
Sanık makina mühendisi olmamasına rağmen tamamen el yordamı ile suça konu kazanı bir başka işletmeden hibe yoluyla alıp işyerine monte etmiştir. Kazanı elden çıkaran işyerinin kazanın yetersiz kalması nedeniyle elden çıkardığını söyleyen sanık, her kazanın her işyerinde kullanılamayacağını öngörmektedir. İhmal zincirinin birinci halkası budur.Çünkü İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğünün 202. maddesinde “her çeşit buhar ve sıcak su kazanları ile bunların malzeme ve teçhizatı, fennin ve tekniğin ve kullanılacağı işin gereklerine uygun bir şekilde yapılmış olacaktır…” denilmektedir.
Sanık bir başka işyeri şartlarına göre imal edilip montajı yapılmış bir kazanı gerekli teknik araştırmayı yapmadan işyerine getirmiştir.
Sanık, teknik eleman olmadığı halde, ancak bir teknik elemanın kontrollerini yapabileceği,
a- Buhar kazanının en yüksek çalışma basıncının iki katını, gösterecek şekilde taksimatlı manometresinin olup olmadığı,
b- Kazanlarda su seviye göstergesi bulunup bulunmadığı,
c- En az iki adet emniyet sübabı olup olmadığı, hiçbir zaman tutukluluk yapmayacak paslanmaz malzemeden yapılıp yapılmadığı,
d- Emniyet subapların fazla basınçtan dolayı çıkan buharı atarken çalışanlara zarar vermeyecek şekilde teçhiz edilip edilmediği,
e- Sertliği alınmış su kullanılarak işletileceği, gibi hususları araştırmadan kazanın montajını yapmış ve işletmeye başlamıştır.
Kullanılacak suyun sertliğinin dahi önem arzettiği bir kazanda kireçli su kallanılmış olması halinde fazla buhar basıncını atacak olan subapların kireçlenmesi büyük bir olasılıktır. Nitekim sanık da patlamanın sebebiyle ilgili olarak “buhar sirkülasyonunun olduğu kısımda tıkanma meydana gelmiş ve bu şekilde sıkışan buhar ile kazan patlamıştır” şeklinde beyanda bulunmaktadır. Bu beyanda sanığın bu olasılığı bildiğini ortaya koymaktadır.
Tüzükte yer alan ve bu tip kazanların patlayacağı peşinen kabul edilip patlamaması için alınması gerekli tedbirler olarak ortaya konan tüm bu hususlara rağmen sanık kendi ifadesiyle “kendi imkanlarıyla, kendi bilgi ve yetenekleriyle” kazanı işyerine monte etmiştir. Sanığın monte ettiği bu kazanı da yine uzman bir ateşleyici gözetiminde kullanması gerekirken yine kendi bilgi ve becerisine güvenerek bizzat çalıştırmıştır.
Ayrıca yukarıda sayılan teknik şartların sağlanıp sağlanmadığı, sağlanmış ise devam edip etmediği yıllık periyotlarla saptanacağı öngörülmesine rağmen suça konu kazanı 1.5 yıldır işleten sanık bu kontrolleri de yaptırmamıştır.
Tüm bu verilerin ışığında sanığın eyleminin bilinçli taksir olduğu kanaatini taşımaktayız. Çünkü sanık aslında kendi bilgi ve becerisine dayanarak kurduğu kazanın patlayacağını öngörmektedir. Nitekim olayla ilgili ilk rapor açıklanmadan önce mahkeme huzurunda verdiği ifade de patlamanın sebebini ortaya koymuştur. Ayrıca sık sık gösterge kontrolü yapması da tehlikenin büyüklüğünün farkında olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak 06/06/2006 tarihli bilirkişi raporuna göre sağlamlığında bir sorun görülmeyen kazanın patlayarak böylesine bir netice vermesinde tek etken kazanın sanığın kendi bilgi ve becerisine dayalı olarak monte edilmesi ve işletilmesidir. Yapılan bu eylemin sonuçlarının farkında olan sanığın neticenin gerçekleşmemesi adına tek güvencesi kendi bilgi ve becerisidir. Tek bir kusurun ötesinde kusurlar zincirinin varlığı, olayda bilinçli taksirin kabulünü zorunlu kılmaktadır.