Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2011/14062 E. 2011/10486 K. 30.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/14062
KARAR NO : 2011/10486
KARAR TARİHİ : 30.12.2011

Mahkemesi :Asliye CezaMahkemesi
Suç : Karşılıksız çek keşide etme
Hüküm : Mahkûmiyet

Karşılıksız çek keşide etme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Keşideci tarafından, Türk Ticaret Kanunu’nun 711. maddesi uyarınca çek hesabının bulunduğu muhatap banka şubesine çekin rızası dışında elinden çıktığı belirtilerek, ödemeden men talimatı verilmesinin, tek başına atılı suçtan ceza sorumluluğunu ve çek hamilinin alacak hakkını ortadan kaldırmadığı, imzasını taşıyan çekin rızası dışında elinden çıktığını belirterek, ödemeden men talimatı veren keşidecinin, ancak söz konusu çekin bankaya ibrazı tarihinde çek bedelini karşılayacak meblağı hesabında bulundurduğunun ve açılmış bir menfi tespit ve iptal davasının bulunduğunun ve bu davanın keşideci lehine sonuçlanmış olduğunun tespit edilmesi durumunda, 3167 sayılı Kanunu’nun 16/1. maddesinde öngörülen karşılıksız çek keşide etmek suçundan sorumlu tutulamayacağı dikkate alınarak; çekin bankaya ibraz edildiği tarihte çek hesabında çek bedelini karşılayacak meblağın olup olmadığının araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Dosya içerisinde mevcut 19.06.2001 tarihli ve 12643 yevmiye numaralı imza sirkülerine göre, sanığın 12.03.2001 tarihinden itibaren 5 yıl süreyle şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili olduğunun ve suça konu çekin bu süreden sonra 31.12.2007 tarihinde keşide edildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın sözü edilen tarihte çek keşide etme yetkisinin bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra, sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile hüküm verilmesi kanuna aykırı,
3- 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.