Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/5824 E. 2023/6256 K. 30.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/5824
KARAR NO : 2023/6256
KARAR TARİHİ : 30.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki iş akitlerinin feshi işleminin batıl olduğunun tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 30.05.2023 tarih, 2022/902 E. ve 2023/3381 K. sayılı kararıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davalılar vekili maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinde; temyiz istemi reddolunan davacı yararına sehven takdir olunan duruşma vekalet ücretine ilişkin hükmün müvekkiller lehine takdir olunması gerektiğini belirterek Daire kararının kaldırılmasını ve dilekçeden belirtilen sebeplerden kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili tarafından kararın maddi hataya dayandığı gerekçesi ile düzeltilmesi istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “Hükmün tashihi” kenar başlıklı 304 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir :
” (1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. … “

Dosya içeriğine göre davalılar vekilinin maddi hata dilekçesi olarak sunduğu dilekçede dayandığı olguların maddi hata olarak değerlendirilemeyeceği, zira davacı vekili temyizi incelemesi sonucu Bölge Adliye mahkemesi kararının; ilk derece mahkemesince verilen hukuki yarar yokluğundan verilen davanın reddine dair kararın doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekirken pasif husumet yokluğundan reddedilmesi nedeniyle gerekçesinde değişikliğine gidildiğinden ve temyiz eden de davacı olduğundan 6100 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesi uyarınca herhangi bir maddi hata bulunmadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin maddi hataya dayalı karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekir.

6100 sayılı Kanun’da, istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu öngörülmüştür. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen karar düzeltme müessesine ise yer verilmemiştir. Buna rağmen birçok dosyanın, “olmayan bu kanun yolu” üzerinden yeniden Yargıtay’a gönderildiği sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Hak arama hürriyeti veyahut mahkemeye erişim hakkı kapsamında Dairemize intikal ettirilen bu tür dosyalar, Dairemiz esasına kaydedilmekle, müteakiben gelen birçok dosyanın, temyiz inceleme sırasını ötelemenin yanı sıra, kararın kesinleşme sürecini de akamete uğratarak lehine karar verilen tarafı da mağdur etmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst Davranma” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrası “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” hükmünü amirdir. Dolayısıyla Bölge adliye mahkemelerinin fiilen devreye girmesinden sonra daha önceden istinaf ve temyiz denetiminden geçen bir kararın her ne ad altında olursa olsun yeniden Yargıtay gündemine taşınması kötü niyetli kanun yolu başvurusu addedilip, talebin reddinin yanısıra, para cezası tayinini de gerektirir. Müzakereler esnasında; “karar düzeltme ve buna bağlı kötü niyetli başvuruyla ilgili bir yaptırım düzenlenmediğinden ceza tayininin hukuka aykırı olacağı” tezi de dile getirilmiştir. Ne var ki olağan kanun yollarından olan temyiz ve istinaf taleplerinin kötüniyetli yapılması halinde bile ceza öngören kanun koyucunun, kanunda hiç yer almayan “karar düzeltme” yoluna özel yaptırım getirmemiş olmasının yegane sebebi böyle bir müessesenin kanun metninde yer almamasından kaynaklanmaktadır. Doğal olarak kanun metinleri, bünyesinde düzenleyip tarif ettiği hususlara ilişkin hükümler koyar. Bünyesinde barındırdığı denetim yollarının kötüye kullanılmasını düzenler. Aksi hal, kanun yapma tekniğine de aykırı düşecektir. Dolayısıyla kanunda hiç yer almayan ve dolayısıyla kötüniyetin en bariz şekilde tezahür ettiği bu halin yaptırımdan muaf tutmanın kanunun özü ve ruhuyla bağdaşmayacağı şeklinde tezahür eden çoğunluk görüşüyle, dilekçe reddinin yanısıra cezai müeyyideye bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, 6100 sayılı Kanun’un “Kötü niyetle istinaf yoluna başvurma” başlıklı 351 inci ve “Kötü niyetle temyiz” başlıklı 368 inci maddelerinin atıfta bulunduğu “Kötü niyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları” başlıklı 329 uncu madde metninin özünde, mahkemeye erişim hakkının kötüye kullanıldığı tüm halleri kapsadığı anlaşıldığından kötü niyetle maddi hataya dayalı karar düzeltme yoluna başvuran davalı asıllara para cezası verilmesi gerekmiştir.

KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalılar vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi talepli dilekçesinin REDDİNE,

Bölge adliye mahkemesi kararlarının temyizi üzerine Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmayıp karar düzeltme talebinin kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Kanun’un 368 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 329 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca maddi hataya dayalı karar düzeltme talep eden davalı asılların takdiren 3.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,

Para cezasının Bölge Adliye Mahkemesince yerine getirilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.