Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/554 E. 2023/1333 K. 06.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/554
KARAR NO : 2023/1333
KARAR TARİHİ : 06.03.2023

MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI :2021/777 Esas, 2021/779 Karar
DAVA TARİHİ :28.04.2014
HÜKÜM :Davanın Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ :Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile)
SAYISI : 2014/207 E., 2017/569 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı banka ile dava dışı …Gübre Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil olarak imzalandığını, kullanılan kredi borcu ödenmediği için davalı banka tarafından 21.05.2009 tarihinde hesabın kat edilerek 12.772,48 TL alacağın yıllık %27,30 temerrüt faiziyle ödenmesinin ihtar edildiğini, bahsedilen borcun ödenmesi için davalı banka ile asıl borçlu ve davacı tarafından 2009-2013 tarihleri arasında yapılandırma taksit ödemeleri bulunduğunu ve bu ödemeler nedeniyle davacı banka alacağının fazlası ile karşılanmış olmasına rağmen banka tarafından davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, talep edilen faiz ve miktarların afaki olup haksız olduğunu ileri sürerek davacının icra dosyası ve genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya şimdilik 5.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, 20.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile davacının davalıya 90.520,34 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı banka tarafından dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi borcu ödenmediği için asıl borçlu ile ipotek veren hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapıldığını, davacı kefil hakkında da tahsilde tekerrür olmamak üzere davaya konu icra takibinin başlatıldığını, davacının borca ve faize bir itirazı olmadığını ve icra taahhüdü verdiğini, taahhüdü ihlal etmesi nedeniyle İcra Ceza Mahkemesince mahkumiyet hükmü verildiğini, gereken taksidin ödenmesi üzerine cezanın düşürüldüğünü, yapılan ödemelerin tamamının hesap ekstresinde görüldüğünü, talep edilen faizin yasal olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2017 tarih, 2014/207 E. ve 2017/569 K. sayılı kararı ile davalı bankanın dava dışı asıl borçlu ile imzalanan genel kredi sözleşmesinden doğan borcun tahsili için aslı borçlu ile ipotek borçlusu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yaptığı ve tahsilde tekerrür olmamak üzere müteselsil kefil olan davacı hakkında da bu davaya konu icra takibini başlattığı, takip tarihi itibariyle davalı bankanın toplam 91.255,87 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılan icra takibinde taşınmazın paraya çevrilmesi üzerine yapılan tahsilat ile bu davaya konu icra dosyasında borcun yapılandırılması ile yapılan tahsilatlar sonrasında dava tarihi itibariyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığı, bilakis 16.944,34 TL fazla tahsilat yapıldığının anlaşıldığı, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile 91.255,87 TL takip miktarı üzerinden 90.520,34 TL borçlu bulunulmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya 90.520,34 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.02.2019 tarih, 2018/514 E. ve 2019/261 K. sayılı kararı ile kesinleşmiş bir takipte alacağın varlığı ve miktarı çekişmeli olmadığına göre icra takibinden sonra yapılan ödemelere dayanan davacının talebinin 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72 inci maddesinin birinci fıkrasında yazılı menfi tespit davası olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının takibe konu borca itiraz etmediği, borcun ipotekli taşınmaz satışı dahil ödendiğini bu yüzden borçlu olmadığını iddia ettiği, bu bağlamda davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı ve hukuki yararın dava şartı olduğu, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 27.05.2019 tarihli ek karar ile süresi içinde verilmiş bir temyiz dilekçesi olmadığı için kararın kesinleştiği, süresinden sonra kesinleşmiş karara karşı temyiz başvurusunda bulunulamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiş, ek karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

2. Dairemizin 03.03.2021 tarih, 2020/2975 E. ve 2021/1956 K. sayılı kararıyla; “… Bu itibarla davacı ile davalı banka arasında icra takibine konu edilen alacak miktarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşıldığından davacının dava tarihi itibariyle bu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğu gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle ek kararın bozularak kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takip konusu borcun ödenmesi için davacı, davalı banka ile asıl borçlu tarafından 2009-2013 tarihleri arasında yeniden yapılandırma taksit ödemelerinin yapıldığı, bu ödemeler nedeniyle banka alacağının fazlası ile karşılanmış olduğu iddiasının davacı tarafından inandırıcı ve yasal deliller ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davalı bankaya borcunun kalmadığını, yapılan ödemeler ve dava dışı gerçek kişinin taşınmazı üzerine konan ipoteğin paraya çevrilmesi sonucunda takip konusu borcun fazlasıyla ödendiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı bankaya dava tarihi itibariyle borcu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi

3. Değerlendirme
Dava, dava dışı şirkete kullandırılan kredi nedeniyle bu krediye kefil olan davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.

Mahkemece yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıya borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ne var ki uyulan bozma ilamında, menfi tespit davalarında alacağın dava tarihindeki alacak-borç duruma göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olup, Mahkemece dosyaya kazandırılan en son tarihli bilirkişi ek raporunda da dava tarihi itibariyle davacının alacak-borç durumu tespit edilmiştir.

Bu nedenle, Mahkemece davacının icra takip dosyasına dava tarihi itibariyle borcunun bulunup bulunmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.