Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/4460 E. 2023/5281 K. 25.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4460
KARAR NO : 2023/5281
KARAR TARİHİ : 25.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/204 Esas, 2023/661 Karar
HÜKÜM : Yeniden esas hakkında kurulan hükümle davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/464 E., 2022/806 K.

Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak sureti ile davanın kabulüne hükmolunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtayca kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Ankara 33. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/232 E. sayılı dosyasında ihyası istenilen Gruphan Temizlik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (Eski unvanı Em-Ka Temizlik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi) hakkında alacak davası açıldığını, ancak Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından re’sen şirketin sicil kaydının silindiğinin tespit edildiğini, mahkemece şirketin ihyası yönünde süre verildiğini, davaya devam edebilmek için şirketin ihyası gerektiğini ileri sürerek, adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı 180993 sicil numarasında kayıtlı Em-Ka Temizlik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 03.02.2015 tarihinde sicilden resen silindiğini, 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddinin gerektiğini, şirketin davalarının, alacak ve borçlarının müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmaması nedeni ile eldeki davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, bu itibarla davanın kabulü halinde aleyhlerine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmeyeceğini, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için son tasfiye memuru veya yeni bir kişinin tasfiye memuru olarak atanıp keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesini talep ederek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; rücu davasının 2022 yılında açıldığını, ihya davasının da sonradan açılması gerektiğini, şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığını, bu nedenle şirketin ihyası yerine yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının rücuen tazminat talep etme hakkının ihyası istenilen şirketin re’sen terkin edildiği 03.02.2015 tarihinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra doğduğu, rücuen tazminat davasını açmadan şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının bulunmayacağı, hukuki yararın doğduğu tarihte ise hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilemeyeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 2017/11-3184-2021/1107 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere uyuşmazlığın, taraflar arasında çıkan hukuki ihtilafının sonlandırılmasına yönelik şirketin ihyasına ilişkin olup, 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesi anlamında ek tasfiye niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, zira bu durumda şirketin sona erme nedeninin ortadan kalktığı anlamına gelmediği, sadece hukuki uyuşmazlığının sonlandırılmasının amaçlandığı, somut uyuşmazlıkta aynı Kanun’un 7 nci maddesi uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği, bu itibarla 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesi gereğince ek tasfiye kararı ile birlikte ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması nedeni ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılması sureti ile esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davanın kabulüne, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 180993 sicil sırasında kayıtlı iken terkin edilen dava konusu şirketin tasfiyeyle sınırlı olmak üzere ihyasına, ek tasfiyeyi sağlamak üzere şirketin son temsilcisi Aydın Şahin’in şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına, şirket yetkilisine ihtar edilmeden ihyası talep edilen şirketin usulsüz terkin edilmesi nedeni ile davanın açılmasına sebebiyet verenin davalı kurum olduğu, bu itibarla davalı aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; tescile dair verilen davalarda müvekkilinin yasal hasım durumunda olması nedeni ile taraflarına yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, sicil kayıtları silinen şirket borçlarının şirketlerin unvanlarının silinmesine engel olmayacağı dikkate alındığında davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, şirketin ihyası istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.