YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/332
KARAR NO : 2023/906
KARAR TARİHİ : 16.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, … Dış Tic. A.Ş’ne ait olan işyerinde 24.09.1991 tarihinden 20.10.1994 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, yatırılmayan primlerin ve çalışmanın tespiti ile kurum kayıtlarının düzeltilmesi ve müvekkilinin emekliliğe hak kazanabilmesi için ihyası talep edilen … Dış Tic. A.Ş aleyhine 24.11.2021 tarihinde hizmet tespit davası açıldığını, davalı şirketin 04.11.2015 tarihinde davalı tarafından resen terkin edildiğinin görülmesi üzerine mahkeme tarafından ihya davası açmak için kendilerine süre verildiğini bildirmiş, terkin edilen … Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; … Dış Ticaret Anonim Şirketinin, 30.06.2015 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, ihtarın sicil gazetesinde yayımlandığını, yasal süre içinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle şirketin sicil kaydının 04.11.2015 tarihinde resen silindiğini, davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesi uyarınca beş yıllık yasal süre içinde açılmaması nedeniyle süre yönünden reddinin gerektiğini, müdürlüğün yasal hasım olması ve dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihyası talep edilen şirketin, 04.11.2015 tarihinde terkin edildiği, ihya davasının 6102 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinde düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 29.04.2022 tarihinde açıldığı, bu davanın dayanağı olan hizmet tespiti davasının dahi beş yıllık süre sonrasında 24.11.2021 tarihinde açılmış olduğu, hak düşürücü süre uygulamasına engel olur şekilde ihyası talep edilen şirket hakkında terkin tarihinde görülmekte olan bir davanın bulunmadığı, buna göre davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinde ihya davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği kabul edilmekte ise de açmış oldukları davanın hizmet tespit talebine ilişkin olduğunu, kamu davası niteliğinde olduğunu, davalı şirketin sicilden terkin edildiği hususunun müvekkili tarafından bilinmesinin beklenemeyeceğini, açmış oldukları kamu davası niteliğindeki davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin hakkaniyete uygun bir karar olmadığını, hizmet tespit davası kamu düzenine ilişkin bir dava olup hak düşürücü bir süreye tabii olmadığını, zamanaşımı da uygulanmadığını, hal böyle olunca hizmet tespit davalarında müvekkilinin çalıştığı şirketin sicilden silinip silinmediğini bilmesinin beklenemeyeceğini, belirterek verilmiş olan kararın kaldırılarak davanın kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği, re’sen terkin kararının geçerli olabilmesi için 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerine uygun şekilde Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce işlem yapılmış olması gerektiği, çıkartılan tebligat evraklarının gönderilmesi istenildiği, sadece şirket tüzel kişiliğine tebligat çıkartıldığı, ancak şirket yetkilisine tebligat çıkartılmadığının görüldüğü, yapılan terkin işleminin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendindeki hususlar yerine getirilmediğinden geçersiz olduğu, bu nedenle yapılan terkin işlemi usulüne uygun olmadığından 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının da mümkün olmadığı, şirketin ihyası gerektiği, davalının 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi çerçevesinde yaptığı terkin işlemi hatalı olduğundan, davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu, re’sen siciliden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından, 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesi hükmünden farklı olarak bu durumda tasfiye memuru atanması gerekmediği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; 04.11.2015 tarihinde şirketin sicilden silindiğini, beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, resen terkin işleminin usulüne uygun yapıldığını, davalının yasal hasım olduğunu ve müdürlüğün kusurunun bulunmadığını, bu nedenle davalı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini, belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık şirketin ihyasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7 nci maddesi
3. Değerlendirme
1.Dava, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
2.6102 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin onbeşinci fıkrası son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler. Düzenlenen beş yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup terkin işlemlerinin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından kanunda aranan nitelikte yapılmaması, eksik ya da hatalı işlemler sonucunda terkinin yapılması halinde bu durum hak düşürücü süreye etkili değildir. Somut olayda ihyası talep edilen şirket, son beş yıldır genel kurul yapmaması nedeniyle 04.11.2015 tarihinde terkin edilmiş olup ihya davasının ise 6102 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin onbeşinci fıkrasında düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 29.04.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davanın, hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle, yasada düzenlenen ihya sebeplerinden hiçbirisinin dinlenme imkanı bulunmamakta olup davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
(Karşı Oy)
K A R Ş I O Y
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın geçici 7 inci maddesi kapsamında açılan ihya davasıdır.
Bir ticaret şirketinin ticaret sicilinden resen terkini için TTK’nın geçici 7 inci maddesinde öngörülen uyarının tebliği ve ilan şartları usulüne uygun olarak yerine getirilmeden ihyası istenen şirket sicilden terkin edilmiştir.
Anılan hükümde öngörülen uyarının tebliği ve ilan terkin işleminin esaslı noktadaki kurucu unsurlarıdır. O nedenle eksikliklerin giderilmesi için gereken uyarının tebliği ve ilan şartları yerine getirilmeden yapılan söz konusu şirketin sicilden terkini işlemi yok hükmündedir.
Bu nedenle usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, kararın bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.