Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/2899 E. 2023/5764 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2899
KARAR NO : 2023/5764
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davalı … vekili tarafından Dairemizce verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirketler arasındaki ticari ilişki nedeniyle imzalanan 17.06.2008 tarihli protokol ile müvekkiline 2.933.491,00 TL borçlu olduklarını ikrar ve kabul ettiklerini, kabul edilen borcun 2.333.340,00 USD’sine karşılık senetler verildiğini, davalı …’nun da taşınmazlarında 2.500.000,00 TL limit kapsamında ipotek verdiğini, ipotekli taşınmazın malikinin de bizzat protokolü imzalamakla borcun varlığından ve miktarından haberdar olduğunu, alacağın tamamının tahsili amacıyla başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %40’ı oranındaki icra inkâr tazminatının davalılardan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili; müvekkilinin borçlu lehine ipotek veren 3 üncü kişi olduğunu, resmi ipotek senedinde alacağın ve takibin dayanağı olan 17.06.2008 tarihli protokole atıf yapılmadığını, alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı şirketler vekili; davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 04.05.2016 tarih, 2013/328 E. ve 2016/424 K. sayılı kararı ile taraflar arasında ticari ilişkinin ve cari hesabın devam ettiği, bu çerçevede davalıların bir kısım ödemelerinin olduğu, protokol kapsamında senetlerle ödenmesi kararlaştırılan alacağa karşılık ödeme olmadığı ve bu alacağın teminatı olan ipoteğe konu borcun ve protokole konu toplam 2.333.340,00 USD’sine karşılık verilen senetlerin ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08.03.2017 tarih, 2016/13625 E. ve 2017/1875 K. sayılı kararıyla davanın temelini oluşturan icra takibinde dayanak olarak, 21.01.2010 tarihli ihtarname ile birlikte protokolün gösterildiği, anılan protokol imzalandıktan sonra da taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin devam ettiği ve yapılan ödemelerin cari hesap çerçevesinde mahsup edildiğinin bilirkişi raporunda belirtildiği, somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle yapılan ödemelerin sözü edilen protokol çerçevesi içerisinde vadeleri belirtilmiş olan senede bağlanmış taksitlere yönelik mi yoksa cari hesaptan kaynaklanan protokol kapsamı dışındaki devam eden cari hesap ilişkisi ile oluşan borca mahsup edilmesi gerektiğinin belirlenmesi gerektiği, 17.06.2008 tarihli borç ödeme protokolünün 4.1 maddesinde; “ bu kez taraflar bu borcun 1.933.180,00 USD ve vade farkı ve KDV’si olarak 400.160, 00 USD olmak üzere 2.333.340,00 USD’nin ödenmesini bir protokol ve takvime bağlama konusunda anlaşmışlar ve aşağıdaki şartlar ile bir borç ödeme protokolü tanzim etmişlerdir. Bakiye borç taraflar arasındaki cari çalışmanın sonucu olarak ayrıca zaman içinde olan şekilde kapatılacaktır.” hükmüne yer verildiği, bu durumda Mahkemece yapılan ödemelerin hangi borçlara mahsuben yapıldığı hususunda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 102 nci maddesi ve sözleşme hükümleri üzerinde durulup gerektiğinde bu konuda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi ve dava konusu ipoteğin limit ipoteği olduğu halde Mahkemece ipotek limitini aşacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığına işaret edilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı taraf protokol gereğince ödemelerin borca mahsup edileceğini iddia etmekte ise de protokolde böyle bir hükme yer verilmediği, aksine icra takipleri sonucu kesinleşen 2.933.491,00 USD’lik alacağın 1.933.180,00 USD’lik kısmı protokole konu edilerek bu borcun senetlere bağlandığı, protokolün 4.1 maddesinde bakiye borcun cari hesap ilişkisi içinde olağan şekilde kapatılacağının, 6 ncı maddesinde ise alacaklı şirketlerin çalışmaları sonucu protokol sonrasında meydana gelecek borcun protokolün ve ipoteğin dışında kaldığı tüm taraf iradeleri ile kabul edildiği, buna göre senede bağlanan borcun cari hesap ilişkisinden ayrıldığı, yapılan ödemeler değerlendirildiğinde, senetlerin vade tarihleri ve senet miktarları ile uyumlu bir ödemenin mevcut olmadığı, senet asıllarının halen davacıda bulunduğu, ticari defter ve kayıtların incelenmesinde cari hesap ilişkisinin taraf şirketler arasında devam ederek mal alım-satım faturalarına yönelik ödemelerin olduğu, bozma ilamında vurgulanan ödemelerin vadelere bağlanan senetlere yönelik mi yoksa protokol kapsamı dışında kalan cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borca yönelik mi olduğu noktasında tüm ticari defter ve belgelerin incelenmesi sonucu senetlerle uyumlu, vade tarihlerinde veya senet miktarlarına göre yapılan bir ödemenin olmadığı, protokolün 4-1 inci maddesi ve 6 ncı maddesi dikkate alındığında protokol sonrası cari hesap ilişkisinin protokol ve ipotek dışında tutulduğu, tüm bunlara göre senet bedelleri ödenmediğinden protokolün 5 inci maddesi gereğince sorumluluk limiti de gözönüne alınarak teminat olarak verilen ipoteğin paraya çevrilmesinin davacı tarafından talep edilebileceği, dava konusu alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazlarının kısmen iptali ile takibin 2.500.000,00 TL (limit ipoteği ile belirlenen miktar) alacak üzerinden ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %30 faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Yargıtay Kararı
Dairemizin 08.12.2022 tarih, 2021/3523 E. ve 2022/8815 K. sayılı kararıyla, takibin 2.500.000,00 TL (limit ipoteği ile belirlenen miktar) alacak üzerinden devamına karar verilmesinden sonra limit ipoteği miktarını aşacak şekilde ayrıca bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %30 faiz yürütülmek suretiyle devamına karar verilmesinin doğru olmadığı, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairemizin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı … vekili, hükme esas alınan raporun uyuşmazlığı aydınlatmaya yeterli olmadığını, bilirkişi raporuna ve bilirkişi heyetindeki Kaan Azak’ın görüşlerine itirazlarının değerlendirilmediğini, yapılan ödemelerin “protokolde yazılı senetlerin vade ve miktarı ile eşleşmediğini” ileri süren bilirkişi kurulunun, bu ödemelerin devam eden cari hesap kapsamındaki hiç bir fatura miktarı ile de denkleşmediğini gözden kaçırdığını, 6098 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin nazara alınması gerektiğini, müvekilinin borçlu ya da müteselsil kefil olmayıp borçlu lehine ipotek veren 3 üncü kişi olması nedeniyle müvekkiline böyle bir dava açılamayacağını, resmi senette protokole atıf yapılmadığını, davacının defterler ve kayıtlarının tahsil edilen meblağın cari alacağa mahsuben alındığına ilişkin özel şerh içermediğini, tapuda tesis edilen ipoteğin mesnedinin ileri sürülen senetler olmadığını, davacı tarafın ipoteğin mesnedini Mahkemeye ödenmeyen senetler olarak takdim etmeye çalıştığını, oysa verilen senetlerin ve tesis edilen ipoteğin mesnedinin taraflar arasında devam eden alış veriş, yani cari hesap hareketi olduğunu, davacı tarafın ödemelerin protokol tarihinden sonraki alış verişe dayalı cari hesaba ilişkin olduğu iddiasını belgeleyemediğini, senetlerin davacı alacaklının elinde olmasının sonucu değiştirmeyeceğini, alacak likit olmayıp inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu ödemelerin 17.06.2010 tarihli protokol çerçevesinde vadeleri belirtilmiş olan senede bağlanmış taksitlere yönelik mi yoksa cari hesaptan kaynaklanan protokol kapsamı dışındaki devam eden cari hesap ilişkisi ile oluşan borca mı mahsup edilmesi gerektiğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun’un 102 nci maddesi.

3. Değerlendirme
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı … vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin karar düzeltme isteminin 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,

Aşağıda yazılı bakiye 187,55 TL karar düzeltme ret harcının ve 3506 sayılı Kanun ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 1.581,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.