Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/2412 E. 2023/2514 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2412
KARAR NO : 2023/2514
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1116 Esas, 2023/40 Karar
HÜKÜM : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/773 E., 2022/230 K.

Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının hizmet binalarında genel temizlik hizmeti veren dava dışı Özgün Sosyal Hizmetler San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan ve yargılaması Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/399 E. sayılı dosyası üzerinden devam eden rücuen alacak davasında söz konusu şirketin ticaret sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığını, Mahkemece davacıya ihya davası açması için süre verildiğini ileri sürerek Özgün Sosyal Hizmetler San. Ticaret Ltd. Şti. ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan terkin işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, şirketin davalarının, alacak ve borçlarının bilinmesinin mümkün olmadığından, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesindeki prosedüre ve hukuka uygun bir şekilde terkin edildiğini, davanın 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde tasfiye memuru atanması gerektiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda yasadan doğan zorunlu hasım durumunda bulunduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin on altıncı fıkrasında bu maddenin uygulanmasına ilişkin düzenlemenin Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yapılacağı düzenlendiği, Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ) kapsamında yapılan incelemede, gerek 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinde gerek Tebliğin 6 ncı maddesinde davalı tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı tarafından Özgün Sosyal Hizmetler San. Ticaret Ltd. Şti.nin yetkili temsilcilerine ihtar yapılmamış olması nedeniyle terkin işleminin yerinde görülmediği, terkinden önceki ihtarları usulüne uygun olmaması nedeniyle davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulası gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, şirketin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/399 E. sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; ihyası istenen şirketin re’sen terkin edildiği tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra davanın açıldığını, şirkete çıkarılan tebligatın “taşınmış” gerekçesiyle iade edildiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ihtarın ilanen tebliğ edildiğini, şirketin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi usulüne uygun olarak terkin edildiğini, şirketin sınırlı ihyasına karar verildiği halde şirkete tasfiye memuru atanmadığını, yasal hasım olan davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ticaret sicilindeki adreslerine bu konuda ihtarat yapıldığına ilişkin tebligat bulunmadığı, ihyası istenen şirketin adresine çıkarılan tebligat ise tebliğ edilemeyip taşınmış olması sebebiyle iade edildiği, 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (559 sayılı KHK) ile eklenen geçici 10 uncu madde gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde yerine getirmediğinden ve dolayısıyla şirketin münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilebileceği, davalının 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinde ve 559 sayılı KHK’da öngörülen usul ve şartlar gerçekleşmeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden re’sen terkin ettiği, dolayısıyla usulsüz terkin işlemi sebebiyle anılan maddenin 15 inci fıkrasında belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılma şartının artık somut olayda aranmayacağı gözetilerek davalı … Sicil Müdürlüğü hakkında açılan davanın ilk derece Mahkemesince kabulünde herhangi

bir isabetsizlik görülmediği, ne var ki 6102 sayılı Kanunu’nun 7 nci maddesinin on beşinci fıkrası uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü kaydı terkin edilen şirketin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/399 E. sayılı dava ve devamı işlemler yönünden ihyasına ve tasfiye işlemleri için de şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği, usulsüz terkin ile dava açılmasına sebebiyet veren davalı aleyhine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesindeki koşulların da oluşmadığı dikkate alınarak 6100 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesi gereği yargılama giderlerine hükmedilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, şirketin Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/399 E. sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru atanmasına, karar kesinleştiğinde tescil ve ilanına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu şirketin ihyasının şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi.

3. Değerlendirme
Dava, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin onbeşinci fıkrasında öngörülen sicilden terkin edilen şirketin ihyası (ek tasfiyesi) istemine ilişkindir. 6102 sayılı Kanun’da ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde ihyasının talep edilebileceği düzenlenmiş olup, ihyası talep edilen şirketin 23.01.2014 tarihinde sicilden terkin edildiği ve eldeki davanın 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 08.12.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlıkta, mahkemece 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi uyarınca terkin işleminin usule uygun yapılıp yapılmadığı, ihyası istenen şirket hakkında açılan bir davanın bulunup bulunmadığı hususları 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan davalarda incelenmesi gerekmekte olup, hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan davada esasa girilmeksizin karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.