Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/2319 E. 2023/2491 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2319
KARAR NO : 2023/2491
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/605 Esas, 2022/1068 Karar
HÜKÜM : Kabul
BİRLEŞEN DAVA : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/110 Esas

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen şirketin ihyası davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili esas ve birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı … Paz. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin %25 pay, diğer ortak Erkan Bilsev’in de %75 pay ile ortak olduğunu, müvekkili tarafından 23.07.2015 tarihinde şirketin feshi için dava açıldığını ve diğer ortağın fesih isteğini kabul etmesi üzerine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından “şirketin fesih ve tasfiyesine” ilişkin 10.12.2015 tarih, 2015/803 E. ve 2015/1090 K. sayılı kararın verildiğini, sonrasında şirket yöneticisi Erkan Bilsev hakkında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/644 E. sayılı dosyada, sorumluluk davasının açıldığını, bu dava sırasında şirketin, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından terkin edildiğini, bu nedenle de davayı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açtıklarını, ortada gerçek anlamda bir tasfiyenin bulunmadığını, açtıkları davada hükmolunacak tazminat 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 555 inci maddesi gereğince şirkete verileceğinden ve sorumluluk davasında şirketin temsili gerektiğini ileri sürerek … Paz. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/644 E. sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için yeniden tesciline, şirketin davada temsili için ve şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirkete tasfiye memuru atanmasına, önceki tasfiye memuru … ile müvekkili arasında husumet bulunduğundan ve bu kişi hakkında hukuki ve cezai yollara başvurulacağından bu kişinin tasfiye memuru olarak seçilmemesine, tasfiye memurunun ücretinin şirketteki payları oranında şirket ortaklarına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde; 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesine göre ihya davasının açılması bir zorunluluk hali olmakla birlikte, bunun sınırının bulunduğunu, hukuki yararın varlığının dava dilekçesinde belirtilmediğini, tasfiye işlemlerinden tasfiye kurulu sorumlu olup, bu tür davalarda Ticaret Sicil Müdürlüğünün sadece yasal hasım konumunda olduğunu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu nedenle müvekkili aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi durumunda da sadece ilgili şirketin ihyasına karar verilebileceğini, idari işlem niteliğindeki yeniden sicile yazı yazılmasına karar verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Birleşen davada davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.12.2015 tarih, 2015/803 E. ve 2015/1090 K. sayılı kararı ile tasfiye kararı verilen … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne tasfiye memuru olarak görevlendirildiğini, tasfiyeyi yasa ve mevzuata uygun olarak yürüttüğünü ve sonuçlandırdığını, ortada ihya sebebinin bulunmadığını, davada hukuki yararın olmadığını, davanın 6102 sayılı Kanun’un 560 ıncı maddesine göre zamanaşımına uğradığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ek tasfiye gerektiren bir durum ve ihya kararı verilmesinde de bir aciliyetin olmadığını, sorumluluk davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, ihya kararı verilir ve sorumluluk davası reddedilirse, mahkemenin gereksiz ihya kararı vermiş olacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2019 tarih, 2018/1310 E. ve 2019/1493 K. sayılı kararıyla; korunmaya değer bir hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davaların usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2020 tarih, 2020/1103 E. ve 2020/751 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.03.2022 tarih, 2020/7387 E. ve 2022/2230 K. sayılı kararıyla pay sahiplerine ve şirketin organlarına karşı sorumluluk davası açılmış olmasının 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesinde düzenlenen ek tasfiye nedenlerinden olduğu, bu durumda davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu şirket sicilden terkin edildikten sonra davacı tarafından şirket yöneticisi olan diğer ortak aleyhine 6102 sayılı Kanun’un 555 inci maddesine dayalı sorumluluk davası açıldığı, pay sahipleri tarafından şirketin organlarına karşı sorumluluk davası açılmış olmasının 6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesinde düzenlenen ek tasfiye nedenlerinden olduğu, bu durumda davacının eldeki bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, ayrıca davanın niteliği gereği davalı …’nün “yasal hasım” konumunda olması nedeniyle İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmeyeceği, yine sorumluluk davasının açılma tarihinin 03.06.2017 olması karşısında tasfiye işlemleri sırasında açılmış bir sorumluluk davasının bulunmaması ve tasfiye memurunun ileride böyle bir davanın açılmasını öngöremeyeceği, dolayısıyla terkin işleminde kusurunun bulunmadığı, bu nedenle davalı tasfiye memuru aleyhine de vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile dava dışı … Pazarlama ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/644 E. sayılı dava dosyası ile ve sonrasında ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için şirkete tasfiye memuru olarak davalı …’in atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, şirketin ihya edildiği ve tasfiye memuru atandığı hususunun Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine, davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tasfiye memuru ile müvekkili arasında şirketin iş ve işlemlerinden kaynaklanan husumet bulunduğunu ve görevini olması gerektiği şekilde yerine getirmediğinden hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, başka bir tasfiye memuru seçilmesi taleplerinin dikkate alınmadığını, davalı tasfiye memurunun kusuru nedeniyle şirketin gerçek anlamda tasfiyesinden zaten söz edilemeyeceğini, kusuru bulunan tasfiye memuru aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bu yönden bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un 547 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Asıl ve birleşen dava 6102 sayılı TTK’nın 547 nci maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Davacı taraf, gerek asıl gerekse de birleşen dava dilekçesinde, yeni tasfiye memuru atanmasını önceki tasfiye memuru davalı … ile aralarında husumet bulunduğunu, yeniden tasfiye memuru olarak atanmasına muvafakatlarının olmadığını belirtmiştir.

Limited şirketlerde, sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı 6102 sayılı TTK m:636/5’de hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanunu’nun anonim şirketlerin “sona erme ve tasfiye” başlıklı Onuncu Bölümünde; m: 537/2’de ise pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkemenin de tasfiyeye memur kişileri görevden alabileceği ve yerlerine yenilerini atayabileceği düzenlenmiştir.

Mahkemece davacı tarafın, davalı … ‘in tasfiye memuru atanmasına ilişkin talebine yönelik olarak yukarıda belirtilen hükümlerde nazara alınarak davacının sunduğu delillerde değerlendirilmeksizin ve gerekçeye yer verilmeksizin adı geçenin tasfiye memuru olarak atanmasına yönelik kararının bu nedenle bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmamaktayım.