Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/1747 E. 2023/4697 K. 06.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1747
KARAR NO : 2023/4697
KARAR TARİHİ : 06.09.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/345 Esas, 2021/163 Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili, Davalılar …,. … vekili, … vekili, …, … vekili, … mirasçıları ….. ….. vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalıların dava dışı Uncular Besin Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye usulsüz kredi vermek suretiyle bankayı zarara uğrattıklarını, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda, firmanın mali durumu elverişli olmamasına rağmen yönetim kurulu kararlarıyla sürekli kredilendirildiğini, firmanın yurtdışından sağladığı kredilerin teminatı olarak verilen DNTM (Dövize Natık Teminat Mektubu) tutarının tamamının banka kaynağına dönüşmesine rağmen firma tarafından ödenmediğinden kredilendirme işlemlerinin soruşturulması yönünde tespitte bulunulduğunu, dava dışı firmaya kredi kullandırılmasında uygulanması gereken esasların yerine getirilmediğini, kredinin açılış ve kullandırım sürecinde bankacılık mevzuatına aykırı işlemlerle banka zararına yol açacak şekilde kredi kullandırıldığını, istihbarat raporunda belirtilen olumsuzluklara rağmen 1994 yılında firma lehine 3.700.000,00 USD nakit teminat mektubu kredisi kullandırılırken ekspertiz değerlerinin üzerinde ipotek tesis edilmesi suretiyle kredinin teminatının zayıflatıldığını, 01.03.1995 tarihli sözleşme ile kullandırılan kredinin teminatının sonradan sağlandığını, tahsis kararında belirtilen orandan daha az bir orana denk gelen oranda ipotek alındığını, firmanın nakit kredi riskinin 18.12.1995 tarihinde tahsil edilerek kapatıldığını, ancak bu defa 29.12.1995 tarihli yazı ile firmanın mevcut kredi limitine (10.000.000,00 USD) ilaveten 5.000.000,00 USD DNTM kredisi talebine istinaden firmaya 5.000.000,00 USD (325.000.000.000 Eski TL) DNTM kredisinin tahsis edildiğini, 05.09.1996 tarihli yazı ile firmanın kalan 10.000.000,00 USD kredi limitinin tamamının DNTM kredisine dönüştürüldüğünü, firma lehine düzenlenen toplam 15.000.000,00 USD tutarındaki dövize natık teminat mektuplarının tamamının nakde dönüştüğünü, tahsil edilemeyen komisyonları ile birlikte banka döviz satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek takip hesaplarına aktarıldığını, 24.06.1999 tarihi itibariyle takip riskinin 5.224.299.494.653 Eski TL’ye, birikmiş temerrüt faizinin ise 22.335.704.150.496 Eski TL’ye ulaştığını, teminatın ise kefaletin yanı sıra 2.022.000.000.000 Eski TL tutarında ipotek ve kambiyo senedi olduğunu, mevcut teminatla banka alacağının tahsil edilemeyeceğini ileri sürerek 5.246.459,00 TL’nin takip hesaplarına alındığı 03.06.1999 tarihinden itibaren, bankalarınca aynı tür kredilere uygulanan ve değişen temerrüt faiz oranları üzerinden faiz tahakkuk ettirilerek, kararlara iştirakleri oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Bir kısım davalılar ve vekilleri, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıların zimmet suçuyla yargılandığı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/243 E. sayılı dosyasına sunulan 17.12.2009 tarihli bilirkişi raporunda sanıkların kredilerin işleyişi ve yasal takip sürecindeki davranışlarında mevzuata ve bankacılık teamüllerine aykırılık bulunmadığı yönünde görüş belirtildiği, davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği ve kesinleştiği, davalılar yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile şube müdür ve çalışanları olduğundan davalıların sorumluluğunun tespitinde ikili bir ayrıma gidildiği, buna göre; dava konusu krediler ile ilgili olarak sadece kredi teklifini ileten ve firma ile ilgili mali verileri raporlayan yönetim kurulu üyeleri dışındaki personelin, kredi kullandırma yetkisine sahip olan yönetim kuruluna yanıltıcı bilgi/belge sunmak gibi eylem ve işlemlerinin bulunduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı, sadece sunulan teklif ve raporlarda uygun görüş belirtmiş olmalarından ötürü sorumlu olduklarının iddia edildiği, nihai karar verme yetkisi yönetim kurulunda olduğundan, gerek teklifi ileten şube ve genel müdürlük personelinin, gerekse yönetim kuruluna sunulmak üzere gerçeğe uygun istihbarat ve ekspertiz raporları düzenleyen personelin görüş belirtmiş olup olmamalarının sorumlulukları yönünden bir etkisinin/ sonucunun bulunmadığı, uygulamada özellikle kamu bankalarında somut olayda olduğu gibi yönetim kurulu yetkisindeki kredilerin sırasıyla şube ve genel müdürlük birimlerince uygun görüşle iletilmesinin usulden olduğu, yüksek montanlı otorize kredilerde kredilendirme süreci resmi olarak banka şubesine yapılan bir talep ile başlamakta ise de sürecin genellikle gayri resmi olarak banka üst yönetimleriyle yapılan görüşme ve varılan mutabakatlarla başladığı, şube ya da genel müdürlük birimlerinin kendi yetki sınırlarının üstünde olan ve yönetim kurulunca beklenmekte olan bir kredi talebini inisiyatifleriyle geri çevirmeleri bankaların kendi iç işleyişleri itibariyle “yetki aşımı” anlamına geleceğinden uygun görüşle takdim edildiği, kararın yönetim kurulunca verildiği, bu durumun banka teamüllerine uygun olduğu, yapılan işlemlerin bankacılık mevzuatı ve banka iç yönergeleri çerçevesinde, yanıltıcı herhangi bir içerik bulunmayan bankacılık teamülüne uygun işlemler olduğu, kullandırılan krediler için gerekli teminatların alındığı, Doğu Asya Krizinin banka makamları tarafından tespiti mümkün olmayan gelişmeler ortaya çıkardığı, bu davalıların kusurlu olmamaları sebebiyle, dava konusu kredi işleminden kaynaklanması muhtemel (henüz icra takipleri tamamen sonuçlanmadığından) banka zararından sorumlu tutulamayacakları, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının ise ilk kredilendirmenin yapıldığı 27.10.1994 tarihli ve 21 sayılı yönetim kurulu kararından, firma riskinin yapılan tahsilatla sıfırlandığı 18.12.1995 tarihine kadar olan dönem ve firmanın mevcut 10.000.000,00 USD kredi limitine ilaveten 5.000.000,00 USD (325.000.000.000,00 Eski TL) DNTM kredisinin tahsis edilerek yeniden risk oluşturulan yönetim kurulunun 11.01.1996 tarihli ve 2 sayılı kararı ile başlayan dönem olmak üzere iki aşamada irdelenmesi sonucunda; 3.700,00 USD krediye ilaveten 6.700,00 USD olmak üzere toplam 10.000.000,00 USD (420.000.000.000,00 Eski TL) olarak tahsis edilen kredilere teminat olarak ipotek alınan taşınmazların ekspertiz değerinin bu rakamın üzerinde (836.963.000.000,00 Eski TL) olduğu, faal firmanın kredi yasaklısı durumunda bulunmadığı, kullandırılan kredilerin 18.12.1995 tarihinde tahsil edilerek riskin sıfırlandığı, dolayısıyla 18.12.1995 tarihine kadar olan dönemde görev yapan ve kredi kararlarında imzası bulunan yönetim kurulu üyesi davalılara her hangi bir kusur isnat edilemeyeceği, dava dışı firmanın davacı banka nezdinde yeniden riskinin oluştuğu 11.01.1996 tarihli ve 2 sayılı yönetim kurulu kararı ile firmanın mevcut 10.000.000,00 USD kredisine ilaveten 5.000.000,00 USD DNTM kredisi tahsis edilerek kredi limitinin toplam 15.000.000,00 USD’ye yükseldiği, ancak bu kararla da …Holding A.Ş.’nin kefaletinin yanı sıra mevcut maddi teminatın (ekspertiz değeri 836.963.000.000.00 Eski TL olan taşınmazlar) aşılmadığı, söz konusu tahsis kapsamında dava dışı firma lehine ayrıca, 5.000.000,00’er USD olmak üzere toplam 15.000.000,00 USD tutarında Dövize Natık Teminat Mektuplarının verildiği, kurdaki yükselişe paralel olarak firmanın USD karşılığı TL kredi limitinin 1.700.000.000,00 Eski TL’ye yükseltildiği, firmanın yurtdışından temin ettiği kredileri ödeyememesi üzerine teminat mektuplarının nakde çevrilerek banka kaynağına dönüştüğü, 24.06.1999 tarihi itibariyle anapara takip riskinin 5.224.299.494.653 Eski TL olduğu, banka alacağının tahsili amacıyla başlatılan takipler sonunda, 2.292.814,24 TL anapara tahsilatının sağlandığı, kredinin maddi teminatını teşkil eden ipotekli taşınmazların tamamının paraya çevrildiği, kredinin şahsi teminatını teşkil eden … …Holding A.Ş. ve Uncular Besin San. ve Tic. A.Ş. hakkında yürütülen ilamsız takiplerin aciz vesikasına bağlandığı, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 1999/1197 E., ve 1999/1198 E. sayılı dosyasında başlatılan takiplerin ve İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2003/22107 E. sayılı ilamsız takip dosyasının derdest olduğu, dosya sonuçlanmadığından banka zararının kesin olarak tesbitinin mümkün olmadığı, davalı yönetim kurulu üyelerinin, bankacılık ilke ve teamüllerine uygun olarak şahsi teminatın yanı sıra açılan kredi limitini tamamen karşılayacak değerde taşınmaz ipoteği alınması, firmanın bir yasaklılık halinin bulunmaması, dolayısıyla dava konusu kredinin açılmasında Bankacılık Kanunu ilke ve teamüllerine aykırı kusurlu bir eylemlerinin bulunmaması, yönetim kurulunun karar verme sürecinde fayda-sakınca, fırsat-risk analizlerini yapması bu analizin çoğu zaman geleceğe ilişkin tahminde bulunulmasını gerektirmesi, tahmin kavramı içinde yanılgının da mevcut bulunması, birtakım riskleri üstlenmenin banka idaresinin bir parçası olması, kararların sırf isabetsiz olduğunun sonradan ortaya çıkmasına bakılarak üyeleri sorumlu tutmanın, onları ekonomik kuralların izin verdiği riskleri üstlenmekten alıkoyacağı, ayrıca davalıların borçluların borçtan kurtulmasına yönelik mevzuat dışı işlemlerde yönlendirici rol oynadığına dair dosyada delil bulunmadığı, olayda haksız fiil koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak dava konusu kredi işleminden kaynaklanması muhtemel banka zararından sorumlu tutulamayacakları, davacı bankanın, firmanın mali verileri düşükken ilave kredi verilmesinde banka çalışanlarını sorumlu olduğunu iddia ettiği, ancak firmaya ilave tesis edilen 15.000.000,00 USD’lik kredi ile ilgili olarak şahsi teminatın yanı sıra kredilerin maddi teminatını teşkil eden taşınmazların toplam değerinin aşılmamasına dikkat edildiği, ancak döviz kurundaki yüksek artış neticesinde TL cinsinden riskin maddi teminat değerlerinin üzerine çıktığı, ayrıca Doğu Asya Mali Krizinin Uncular şirketinin de yurt dışı kredilerini vadesinde ödeyemeyerek davacı bankaca düzenlenmiş olan teminat mektuplarının nakde çevrilmesinde etkili olduğu, kefiller hakkında istihbarat raporu alınmamış olmasının muhtemel banka zararına sebep olduğunun söylenemeyeceği, firmanın yurtdışından kullandığı kredilerin teminatı olarak düzenlenen teminat mektuplarının nakde dönüşmesinde Doğu Asya Mali Krizinin etkili olduğu, aynı dönemde yaşanan yüksek kur artışı nedeniyle başlangıçta yeterli miktardaki maddi teminatın kredi borç bakiyesinin TL karşılığını karşılayamaz duruma geldiği, bu durumun bilirkişiler ifadesi ile işletme riski olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Yargıtay Kararı
Dairenin 07.11.2022 tarihli ve 2021/6661 E., 2022/7860 K. sayılı kararıyla, davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalılar …, …, … vekili, … vekili, …, … vekili, … mirasçıları Meltem Nauer, Nevin Dirik, Emine Dilek Dirik, Devlet Dirik Mayorga Y Seoane, Melike Dirik vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
1.Davacı vekili; temyiz dilekçesinde yer verdikleri sebeplerle kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalılar …, …, … vekili, 20 yıl süren davada nispi vekalet ücretinin maktuya döndürülmesinin sarf edilen emeğin hiçe sayılması sonucunu doğurduğunu ileri sürerek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı … vekili, kararın temyiz incelemesine tabi olmadığını, davanın tazminat değil alacak davası niteliği taşıdığını, nispi vekalet ücreti taktirinin yerinde olduğunu ileri sürerek dosyanın geri çevrilmesine ya da kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

4.Davalılar …, … vekili, kararın temyize tabi olmadığını, davanın tazminat değil alacak davası niteliği taşıdığını, nispi vekalet ücreti taktirinin yerinde olduğunu ileri sürerek dosyanın geri çevrilmesine ya da kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

5. Davalı … mirasçıları …… vekili, davanın tazminat değil alacak davası niteliği taşıdığını, nispi vekalet ücreti taktirinin yerinde olduğunu ileri sürerek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı ve 442 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekili, davalılar …, …, … vekili, … vekili, …, … vekili, … mirasçıları ……vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili, davalılar …, …, … vekili, … vekili, …, … vekili, … mirasçıları …… vekilinin karar düzeltme istemlerinin 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,

Aşağıda yazılı bakiye 187,55’er TL karar düzeltme ret harcının ve 3506 sayılı Kanun ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 1.581,00’er TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 06.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.