Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/1745 E. 2023/4728 K. 07.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1745
KARAR NO : 2023/4728
KARAR TARİHİ : 07.09.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/55 Esas, 2020/215 Karar
HÜKÜM : Asıl davanın reddi, karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına

Taraflar arasındaki asıl haksız rekabetin tespiti, maddi ve manevi tazminat, karşı markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın reddine, karşı dava hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı-karşı davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; “ERGO ERGONMİK YATAKLARI” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin 1992 tarihinden itibaren yatak ve mobilya üretimi yaptığını, davalı şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalının “DRERGOBED ŞEKİL” markasının tescili için 2009 yılında yaptığı başvuruya müvekkilinin markaların benzer olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğini ve itiraz üzerine benzerliğin tespiti ve davalının tescil talebinin reddi ile davalı şirketin yatak şilteleri, yastıklar, tıbbi amaçlı olmayan havalı yataklar ve yastıklar, uyku tulumları ve deniz yataklarının reddedilen mal ve hizmetler olarak tespit edildiğini, müvekkili adına tescilli markanın davalı şirket tarafından üretilen ürünlerde, internet ortamında, ilân ve reklamlarda, tabela, faturalarda kullanıldığının tespit edildiğini, davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen kullanıma devam ettiğini, davalının eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, 10.000,00 TL maddi, 400.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 200.000,00 TL’ye yükseltmiş, karşı davanın reddini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin marka kullanımının tescile dayalı olduğundan haksız bir kullanım olmadığını, zira yapılan başvurunun kısmen reddedildiğini, müvekkilinin Almanya’da bulunan bir firma ile lisans sözleşmesi imzaladığını, lisans konusunun “ERGOCHECK” olduğunu, bu nedenle dava konusu markanın tercih edildiğini, müvekkilinin kişiye özel üretimde bulunduğunu, markalar arasında bir benzerlik bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında ise karşı davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak, davalı-karşı davacı adına tescilli 2009/18407 tescil numaralı “DRERGOMET” markasının davacı-karşı davalının markasının tescilli olduğu “yatak” emtiası için tescilli olmadığı, ancak davalı-karşı davacı tarafça bu dava açılmadan önce 16.08.2010 tarihinde başvurusu yapılan 2010/53181 tescil numaralı “DR EGOBED+Şekil” markasının “tıbbi amaçlı yastıklar, elektrikle ısınan yastıklar ve örtüler, su yatakları, tıbbi amaçlı yataklar ve havalı yastıklar” emtiası için 10. sınıfta ve “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri, tıbbi amaçlı olan olmayan her türlü yatak, yastık, uyku tulumu, satış hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende satış toptan mağazaları, elektronik ortamda katolog ve benzer diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri için 35. sınıfta tescilli olduğu, alınan bilirkişi raporu ve toplanan delillerle davalı-karşı davacının markayı bu emtia ve hizmetler için kullandığının tespit edildiği, her ne kadar daha sonra açılan 2013/108 E. sayılı dava ile bu mal ve hizmetler için davalı-karşı davacının markasının kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmişse de dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) uyarınca markadan kaynaklanan hakların korumasının marka başvuru tarihinden itibaren başlayacağı, davalı-karşı davacının marka kullanımının da bu markadan kaynaklanan yasal hakkının kapsamında kaldığı, davalı-karşı davacının dava dışı Alman şirketi ile yaptığı distribütörlük sözleşmesi uyarınca bu markayı kullandığı, kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği, bu nedenle marka hakkına dayanarak marka kullanımının davacı-karşı davalının marka haklarına tecavüz teşkil etmeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davayla ilgili karar onanarak kesinleşmiş olduğundan karşı dava hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Yargıtay Kararı
Dairenin 13.10.2022 tarih, 2021/5059 E., 2022/6975 K. sayılı kararıyla Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; tecavüz davası açıldığı sırada ya da dava açıldıktan sonra, henüz bir hükümsüzlük kararı alınamamış ancak bu yönde bir dava açılmamışsa, hükümsüzlük davasının tecavüz davasına etkisi bakımından bekletici mesele yapılması ve hükümsüzlük davasında verilen karar kesinleştikten sonra, bu kararın sonucuna göre tecavüz davasının da neticelendirilmesinin isabetli olacağını, kesinleşen kısmi hükümsüzlük davasının geçmişe etkili olması nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve tazminat talepli davalarının kabulü yerine reddi yönündeki kararın anlaşılabilir olmadığını, keza davalı-karşı davacının kötü niyetli hareket ettiğini, daha evvel ihtarname çekilmesine ve durumdan haberdar olmasına rağmen haksız fiilini devam ettirdiğini, hukuk şemsiyesi altında bu eyleminin korunmasının müvekkil şirketin mağduriyetini daha da arttırdığını, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olmasının sonucu olarak marka üzerinde tescille kazanılan hakların geçmişe etkili şekilde son bulacağını, diğer bir ifade ile hükümsüzlük kararının kesinleşmesi ile birlikte tescil işleminin tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağını, dolayısıyla davalı-karşı davacının kullandığı markasının 556 sayılı KHK uyarınca markadan kaynaklanan hakların korunmasının marka başvuru tarihinden itibaren başladığı yönündeki kabulün mevcut düzenlemeye açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkiline ait markanın, tüketici kitlesi arasında oldukça tercih edilen ve tanınırlık düzeyine ulaşmış bir marka olduğunu, 26.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda da müvekkiline ait markanın tanınmışlığı hususunda “marka ile ilgili yazılı ve görsel basında çok sayıda haber ve reklamların yayınlanmış olduğu 2012 yılına ait yıllık gelirin 10 milyon lira olduğu, yurt içinde çok sayıda otelin yatak ihtiyacının karşılandığı, bilirkişice re’sen internette yapılan aramalardan hareketle müvekkiline ait markanın tüketici kitlesine kolayca ulaşabilir olduğu ve sektörel bazda tanınmışlık sağladığına” kanaat getirildiğini, bilirkişi raporunda müvekkiline ait markanın tanınırlık kazandığının belirtildiğini belirterek yerel Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine, karşı dava, markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı ve 442 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı-karşı davalı vekilinin 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde sayılan hâllerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteminin 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesi gereğince REDDİNE,

Aşağıda yazılı bakiye 394,35 TL karar düzeltme ret harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen 1086 sayılı Kanun’un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdiren 1.581,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,

07.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.