YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1198
KARAR NO : 2023/1802
KARAR TARİHİ : 23.03.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1284 Esas, 2022/1564 Karar
HÜKÜM : Yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/89 E., 2022/244 K.
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yetkilisi olduğu Egecan Yapı Taahhüt ve Metal Sanayi Ticaret Limited Şirketinin mükellefiyetinin resen sonlandırıldığını, şirket adına kayıtlı … ve 06 JK 069 plakalı araçların halen şirket adına kayıtlı olduğunu, şirketin resen tasfiyesi ile birlikte araçların tasfiye dışı bırakıldığını, araçlara ilişkin satış işlemlerinin yapılabilmesi için şirketin ihyasının zorunlu hale geldiğini ileri sürerek resen terkin edilen şirketin tasfiye işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için şirketin ihyasına karar verilerek müvekkili …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesi kapsamında 23.01.2014 tarihinde resen terkin edildiğini şirketin terkin tarihinde şirketin derdest davalarının, alacak ve borçlarının taraflarınca bilinmesi mümkün olmadığından davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihya davasının, ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden resen silinme tarihi olan 28.01.2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 08.02.2022 tarihinde açıldığı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olmasına ilişkin özel dava şartının noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir,
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin faaliyetinin sonlandırılmasının tasfiye memurunun iradesi ile değil resen sonlandırıldığını, şirkette tasfiyesi gereken mallar varken, tüm borçlar ödenmemişken şirketin faaliyetinin sonlandırılmasının olanaksız olduğunu, beş yıllık sürenin işlemesinin olanaklı olmadığını, şirketin vergi borçları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçlarının devam ettiğini, bu kurumlar tarafından şirket aleyhine icrai işlemlerin devam ettiğini, mahkemece yeterli araştırma yapılmadan davanın reddedildiğini, bir şirket hakkında icrai işlemler ve/veya davalar devam ederken şirketin tasfiyesinin olanaklı olmadığını, şirketin ihyasının istenmesinde müvekkilinin menfaati bulunduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 06 JK 069 ve … plakalı araçların kaydında malik olarak ihyası talep olunan şirketin unvanının yer aldığı, dolayısıyla tasfiye işleminin tam ve eksiksiz bir şekilde gerçekleştirilmediği hususunun sabit olduğu, bu bağlamda 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi anlamında terkin olan şirketin ihya olunmasını talep etmekte davacının hukuki yararının olduğu, ihyası talep olunan şirketin münfesih sayılmasına rağmen 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 23.01.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, ihtarnamede infisah sebebi olarak 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’na göre odaca kaydı silinenler olarak yer aldığı, şirketin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, ancak ihyası istenen şirket yetkilisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı gibi dosyaya sunulan ihyası istenen şirkete çıkartılan tebligatın ise adresten taşınması nedeniyle bila tebliğ iade edildiği, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da şirketin yetkisine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı, davalı … Sicil Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin oda kaydından resen terkin edilmesi sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işleminin bu nedenle de usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan, 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin onbeşinci fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplerle dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde, şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilecekleri, eldeki dava ihyası istenen şirketin sicilden resen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılmış ise de, şirketin mal varlığı bulunduğundan yasa gereği 10 yıllık hak düşürücü süre dolmadan 08.02.2022 tarihinde açıldığı, kaldı ki davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca 10 yıllık dava açma süresi dolsa dahi, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi kapsamında kalmayan şirkete bu maddeyi işlettiği anlaşıldığından yasada öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, ihyası talep edilen şirketin ticaret sicilinden terkini usulsüz olduğundan tam ihyasının talep edilebileceği, davacı yanın talebi ise şirkete ait iki adet aracın tasfiyesiyle sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına yönelik olduğu, davacının son müdürü olduğu şirket malvarlığının tasfiyesi amacıyla sınırlı olarak ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, ihyası talep olunan şirketin ticaret sicilinden terkini usulsüz olduğundan tam ihyasına karar verilebilecek ise de, davalı yanın talebinin iki adet aracın tasfiyesiyle sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına yönelik olduğu gözetilerek iki adet aracın tasfiyesi ve ek işlemleri yönünden şirketin yeniden sicile tesciline, ek tasfiyesine karar verilen şirkete şirket son müdürü olan davacının tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, şirketin yetkili temsilcisine ihtar yapılmadığı nedeniyle yapılan terkinin usulsüz bulunmasının hatalı olduğunu, şirketin son adresine çıkarılan tebligatın iade olduğunu, ihtarın ayrıca Ticaret Sicil Gazatesinde ilan edildiğini, ihtarın hukuka uygun olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, taraflarına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek ve resen göz önüne alınacak nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, şirketin ihyası istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davalı … Sicil Müdürlüğü temsilcisince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.