Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2023/1027 E. 2023/1794 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1027
KARAR NO : 2023/1794
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2828 Esas, 2021/1024 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/665 E., 2018/608 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının davacıya 20 yıl boyunca mal sattığını, davacının davalıya 259.250,80 TL borç çıkardığını, ayrıca 97.951,55 TL kur farkı adı altında alacak talep ettiğini, davacının davalıya icra takibinden 10 yıl önce teminat amacıyla boş bonolar verdiğini, bu bonolarda tanzim tarihi ve vade tarihlerinin yazılı olmadığını yalnızca miktar, keşideci ve lehdarın yazılı olduğunu, bonoların kambiyo vasfını yitirdiğini, zamanaşımına uğradığını, davalının borç miktarını 250.250,80 TL olarak bildirdiğini, bonoların toplam tutarının da 259.000,00 TL olduğunu, davacı ile davalı arasında kur farkı, vade farkı ya da faiz uygulamasının yapılacağına dair anlaşma bulunmadığını, davacının davalıya böyle bir borcunun bulunmadığını, davalı bonolardaki alacak tutarını tahsil edebilmek için mesnedi olmayan alacağı haksız olarak tahsil etmeye çalıştığını, davacının davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek davacıların bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini ve diğer nedenle davacının davalıya borcu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hiçbir iddiasını kabul etmediklerini, davacının bonolara ilişkin açtığı davanın icra mahkemesince yazılı delil sunulmadığı gerekçesiyle reddedildiğini savunarak davanın reddini ve tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davada ispat yükü davacı borçlularda olduğu, dava ve icra takibine dayanak teşkil eden bonoların vade tarihleri 15.02.2014, 15.03.2014 ve 15.04.2014 tarihli olduğu, icra takiplerinin 23.01.2017 tarihinde başlatıldığı yasal üç yıllık süre içinde başlatılmış olduğu için davacıların zamanaşımı iddiaları yerinde olmadığı, takip dayanağı bonoların lehdar hanesine “… Ltd. Şti.” yazıldığı, daha sonra bu ifade çizilerek “…A.Ş” yazıldığı, dosya arasına getirtilen ticaret sicili kayıtlarında …Plastik Hammadde Mob. ve İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti unvanının, 17.06.2013 tarihinde …Plastik Hammadde Mob. ve İnş. San. Tic. A.Ş olarak değiştirildiği, takip alacaklısı şirkette senetlerin lehdarı olan şirketin aynı şirket olduğunun anlaşıldığı, davacı borçlu taraf da söz konusu bonoları …Ltd. Şti’ne verdiğini kabul ettiği, bonoların lehdar hanesindeki değişikliğin keşideci tarafından paraflanmaması bono vasfını etkilemeyeceği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 680 ve 778 inci maddeleri uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkün olduğu, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının senet ile ispatı gerektiği, davacı taraf bu iddiasını ispata yarar yazılı bir delil sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebinin bonolardan dolayı davacının davalıya borcunun olmadığının tespiti ile davacının davalıya diğer nedenlerle de borcunun olmadığının tespitine dair olduğunu, Kayseri 8.İcra Dairesinin 2017/145 ve 2017/148 E. sayılı dosyalarına konu olan senetlerden dolayı herhangi bir borcun bulunmadığının, çünkü davalı ile yapmış olduğumuz alışverişler sonucunda davalıya dava konusu senetler dahil tüm senet meblağlarının ve borçların ödendiği ve gerek davacı gerekse davalı ticari defterleri üzerinde yapılacak bir bilirkişi incelemesi sonucunda davalıya herhangi bir borcun olmadığının ortaya çıkacağı ve dolayısıyla davalının icra takibine konu ettiği malen düzenlenmiş olduğu için de mal alışverişi yani ticari alış veriş sonucu verilmiş olan bu senetlerin ve davalının elinde bulunması muhtemel diğer senetlerin bedelsiz kaldığının tespitini dava konusu yapıldığını, buna rağmen bu konudaki beyanları ve talepleri yok sayılarak ve talep konusu olmayan teminat senedi konusu değerlendirilerek karar verildiğini, davanın terditli bir dava olduğunu, vekâlet ücreti hesabında senet bedellerinin esas alınması gerekirken toplam dava değeri üzerinden vekâlet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın davalı tarafından icra takibine konu edilen bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu ve bedelsiz kaldığını iddia ederek menfi tespit davası açtığı, bono karşılığından herhangi bir mal almadığını ve teminat niteliğinde verildiğini yazılı delillerle kanıtlanması gerektiği, davacı dava dilekçesinde, bonoların bedelsiz kaldığı iddiası ile birlikte bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğunu da iddia ettiği ancak bu yönde de ispat yükü kendisinde olan davacı taraf yazılı herhangi bir delil dosyaya sunmadığı, bonoların lehtar kısmında davalı şirketin ünvanında karalama yapıldığı görülmüş ise de bu değişikliğin paraflanmaması bononun kambiyo senedi vasfını yitirmesine sebep olmayacağı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı … Tük. Malzemeleri Paz. Dağ. Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında yaklaşık 10 yıl süren bir ticari ilişki olduğu ve bu ticari ilişkiye başlandığında davacı tarafından davalıya ”malen” kaydı içerir senetler verildiğini, 10 yıl içerisinde davalı ile davacı arasında büyük miktarlı alış verişler olduğunu, her ne kadar davalının elinde senetler olmasına rağmen, nihayetinde bu senetlerin malen verildiği ve 10 yıl süresince davacı tarafından davalıya ödemeler yapıldığı, bu nedenle senetlerin de bu alışverişin içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, davacının artık davalı ile alışveriş yapmak istemediği ve bu nedenle de senetlerdeki meblağlar da dahil, davalı ile davacının yapmış olduğu tüm alışverişlerin bilançosunun çıkarılarak davacının bu senetler de dahil, bu bilanço sonunda borçlu olup olmadığının tespiti ile varsa borcumuzu ödemek, eğer 10 yıllık alış verişler sonucunda bu senetler de dahil davalıya herhangi bir borcun olmadığı tespit edilirse icra takibine konu senetlerin de bu kapsamda ödenip ödenmediğinin tespitine ilişkin menfi tespit davası açıldığını, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi, davanın konusunu yanlış değerlendirdiği ve bonoya dayalı menfi tespit davası olarak nitelendirdiğini, davanın birleşik bir dava olduğunu, hem senetlerin bedelsizliğini hem de davalıya 10 yıllık ticari ilişki sonucunda borcun olup olmadığının tespitini içerdiğini, bu davada sadece hukuki sebeplerden birinin dikkate alınarak diğer talebin dikkate alınmamasının usul ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davacı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı … Tük. Malzemeleri Paz. Dağ. Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında yaklaşık 10 yıl süren bir ticari ilişki olduğu ve bu ticari ilişkiye başlandığında davacı tarafından davalıya ”malen” kaydı içerir senetler verildiğini, 10 yıl içerisinde davalı ile davacı arasında büyük miktarlı alış verişler olduğunu, her ne kadar davalının elinde senetler olmasına rağmen, nihayetinde bu senetlerin malen verildiği ve 10 yıl süresince davacı tarafından davalıya ödemeler yapıldığı, bu nedenle senetlerin de bu alışverişin içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, davacının artık davalı ile alışveriş yapmak istemediği ve bu nedenle de senetlerdeki meblağlar da dahil, davalı ile davacının yapmış olduğu tüm alışverişlerin bilançosunun çıkarılarak davacının bu senetler de dahil, bu bilanço sonunda borçlu olup olmadığının tespiti ile varsa borcumuzu ödemek, eğer 10 yıllık alış verişler sonucunda bu senetler de dahil davalıya herhangi bir borcun olmadığı tespit edilirse icra takibine konu senetlerin de bu kapsamda ödenip ödenmediğinin tespitine ilişkin menfi tespit davası açıldığını, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi, davanın konusunu yanlış değerlendirdiği ve bonoya dayalı menfi tespit davası olarak nitelendirdiğini, davanın birleşik bir dava olduğunu, hem senetlerin bedelsizliğini hem de davalıya 10 yıllık ticari ilişki sonucunda borcun olup olmadığının tespitini içerdiğini, bu davada sadece hukuki sebeplerden birinin dikkate alınarak diğer talebin dikkate alınmamasının usul ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıların icra takibine konu bonolardan ve sair sebeplerden dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 inci maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacılar vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.