Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/978 E. 2023/3612 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/978
KARAR NO : 2023/3612
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1504 Esas, 2021/1839 Karar
HÜKÜM : Yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/1127 E., 2019/138 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 06.06.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı bankadan kullandığı taksitli ticari kredilerin ödemesinde gecikme yaşaması nedeniyle temerrrüde düşürüldüğünü, davalının işbu ihtarla müvekkilini erken kapama yapmak için zorladığını, müvekkilinin de çeklerinin yazılmaması ve nakit para akışının aksamaması adına bahse konu krediyi kapatabilmek için taşınmaz satışı yapmak zorunda kaldığını, buna rağmen borcun kapanması aşamasında davalının yasal olan miktarın üzerinde para tahsil ettiğini, borcun kapatılması amacıyla paranın 23.08.2016 tarihinde hesaba yatırıldığını, bankanın aynı tarihte bu paraya bloke koyduğunu ancak parayı kredi borcuna çekmeyip 06.09.2016 tarihine kadar beklettiğini, müvekkilinden erken kapama komisyonu ve diğer masraf kalemlerinden toplam 150.864,60 TL tahsil edildiğini belirterek, erken kapama komisyonu, sigorta bedeli, verimsiz pos bedelleri, faiz, vergi, kâr payı, dosya masrafı, komisyon ve komisyon vergisi adı altında müvekkilinden alınan 94.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, bunun mümkün olmaması halinde diğer bankaların güncel uygulamaları doğrultusunda hak ve nesafet oranında gerekli düşümlerin yapılması ve teamüllere uygun orana çekilerek geri kalan meblağın iadesine, ayrıca davalının 23.08.2016-06.09.2016 tarihleri arasında bloke koyarak kullanılmasını engellediği ve kredi borcuna da çekmediği 3.469.790,04 TL miktarı çalıştırarak elde ettiği kâr olan 1.000,00 TL’nin paranın banka hesabına girdiği andan itibaren en yüksek değişken faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 06.06.2018 tarihinde dava değerini 66.985,00 TL artırarak 161.985,00 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili banka tarafından gerçekleştirilen tüm işlemlerin yasa, sözleşme, bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu, davacının kredi borcunu ödemede gecikmesi nedeniyle kendisine ihtarname gönderildiğini, davacı tarafından yatırılan paraya bloke konulduğunu, müvekkili tarafından tahsil edilen erken kapama komisyonunun kanun ve sözleşmeye uygun olduğunu, uygulanan %5 oranın hakkaniyete uygun olduğunu, müvekkili bankaya olan yükümlülüklerini yerine getirmemesi neticesinde pos bedeli, sigorta bedeli gibi ücretlerin davacı tarafından imzalanan sözleşmeye uygun olarak tahsil edildiğini, müvekkili bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret isteme hakkı bulunduğunu, davacının kendi talebiyle ödeme yaptığını, davacının hem tacir olması nedeniyle, hem de kanun gereği ödemiş olduğu ve dava konusu ettiği tutarların iadesini isteyemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı bankanın kredi hesaplarını kendisi katederek, kat tarihi itibari ile belirlenen borcun bankaya bir haftalık süre içerisinde ödenmesi ihtar edildiğinden erken kapama komisyonu talep edemeyeceği, her ne kadar davalı banka tarafından davacı taraftan erken kapamaya ilişkin alınmış olan 06.09.2016 tarihli talep dilekçesi var ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça kat edilmesi sebebiyle alınan dilekçenin bu sonucu değiştirmeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin kat edilmesinden sonra davalı bankanın icra takibine geçme hakkına sahip olması sebebiyle ve icra takibi yapmış olsaydı kredi borcu dışında erken kapama komisyonu adı altında ilave bir talepte bulunamayacağının da açık olduğu, bu nedenle davalı bankanın, davacı şirketten erken ödeme adı altında ayrıca komisyon tahsil edemeyeceği, davacı tarafın 06.09.2016 tarihli dilekçesinde kredinin kapatılmasının talep edildiği, dolayısıyla davacı tarafın yazılan ödemeyi ihtirazi kayıtla yapmış bulunduğu, tahsili gecikmiş bir kredi söz konusu olduğundan ve davalı bankanın kredi müşterisinin zarara uğramaması için yatırılan paranın tahsilatın yapıldığı gün veya en geç takibeden iş gününde kredi borcuna mahsubunun gerektiği, ancak davalı bankaca davacı şirket tarafından yatırılan paranın 14 gün sonra kredi borcuna mahsup edilerek davacı şirket aleyhine işlem tesis ettiği, davacı tarafın blokaja alınan ve davacı tarafça ödenen bedele ilişkin gelir kaybı talebinde bulunabileceği, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1-Katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde alacağa en yüksek değişken faiz oranı uygulanmasını talep etmelerine rağmen mahkemece yasal faiz uygulanmasının hatalı olduğunu, mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları tespit edilerek bu oran üzerinden karar verilmesi gerektiğini, ayrıca paranın banka hesabına girdiği andan itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin tacir olan davacıyı bağlayıcı nitelikte olduğunu, davacının imzaladığı genel kredi taahhütnamesi gereğince müvekkili tarafından davacıdan komisyon tahsil edilmesinin yerinde olduğunu, tacir olan müvekkilinin sözleşme gereği erken ödeme komisyonu talep etme hakkı bulunduğunu, tarafların serbest iradeleriyle imzaladıkları sözleşmeler gereğince tahsil edilen faiz, masraf ve komisyon tahsilatlarının usul ve kanuna uygun olduğunu, müvekkilinin erken ödeme talebini kabul edip etmeme hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin davacının talebini kabul etmesiyle davacının başka bankadan kredi kullanarak ödemeyi kendi iradesiyle yaptığını, müvekkilinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’uın (6102 sayılı Kanun) 20 nci maddesi gereğince müvekkilinin verdiği hizmet karşılığında ücret istemeye hakkı bulunduğunu, kendi talebiyle ödeme yapan davacının ödediği tutarları geri isteyemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile muaccel olan ve davacının temerrüde düştüğü kredi borcunun erken kapatıldığını kabul etmenin mümkün olmadığı, kredinin, tarafların karşılıklı iradeleri doğrultusunda, temerrüde düşen davacı borçludan gerekli indirimler yapılarak dava konusu tutarın tahsili suretiyle sulhen kapatıldığı, davalı bankaca tahsil edilen tutarın da iadesinin mümkün olmadığı, davacı şirket tarafından davalı banka nezdindeki hesaba 23.08.2016 tarihinde 3.918.000,00 TL yatırılmış olup, davacı şirket tarafından 06.09.2016 tarihli dilekçe ile taksitli ticari kredi bakiyesinin erken kapatılması talep edilmiş olduğu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 3.3.1 maddesi ile ticari kredi uygulamasına ilişkin nakit blokaj mevduat hesap rehin sözleşmesi hükümleri gereğince davalı bankanın mevduat hesabı üzerinde rehin ve bloke koyma hakkı bulunduğu, davacı tarafından 23.08.2016 tarihinde hesaba para yatırılmışsa da, davacı tarafından hemen erken kapama talep edilmemiş, 06.09.2016 tarihine kadar para hesapta bekletilerek davacının bu tarihteki erken kapama talebi üzerine aynı tarihte para kredi borcuna mahsuben tahsil edildiği, davacının sözleşme ile hesaba yatan paraya rehin hakkı tanıdığı gözetildiğinde, sözleşmeyle rehnedilen mevduat nedeniyle kâr kaybı veya semere talep edilmesinin de mümkün olmadığı, davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bankadan kullanılan kredinin taksitleri ödenemediği için temerrüde düşüldüğünü, bunun üzerine kredi borcunun banka hesabına aktarıldığını, bankanın hesaba bloke koyduğunu ancak kredi borcunu tahsil etmediğini, bu nedenle fazla faiz ödenmek durumunda kalındığını, bankanın isteği üzerine erken kapama beyanı verildiğini, bu beyan üzerine bloke edilen miktarın borcun kapatılmasında kullanıldığını, kredinin erken kapatılması durumunun olmadığını bu nedenle erken kapama komisyonu alınamayacağını, bloke ile tahsil arasında geçen zaman için kâr kaybı talebinin kabulü gerektiğini belirterek faiz yönünden istinaf taleplerinin dikkate alınmasını ve kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle banka tarafından tahsil edilen kredi erken ödeme komisyonu tutarının iadesi ile davacının ödediği tutarın kredi borcuna mahsubuna dek geçen süreye isabet eden faizinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.