Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/953 E. 2023/3914 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/953
KARAR NO : 2023/3914
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/94 Esas, 2021/1123 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/24 E., 2018/411 K.

Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “Yörsan Susurluk” ibaresini 29. sınıfta yer alan mallarda marka olarak tescil ettirmek için davalı Kurum’a başvuruda bulunduğunu, TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, 2017/37264 kod numarasını alan başvurunun, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f )bendine dayalı olarak ” Susurluk menşeli olmayan ayranlar” bakımından reddedildiğini, anılan karara karşı YİDK nezdinde itirazda bulunduklarını, YİDK’in, “Susurluk Ayranı’nın, TPMK kayıtlarında C2013/019 numarası ile coğrafi işaret olarak kayıtlı olduğundan bahisle itirazlarını reddettiğini, oysa müvekkilinin süt ve süt ürünleri sektöründeki önemli ve tanınmış bir şirket olduğunu, bilinirliği ile yarattığı seri markaların kararın yanlışlığını gösterdiğini, müvekkiline ait markalarının tanınmışlığının YİDK kararında sözü edilen coğrafi işaretle başvuru markasının karıştırılmasına engel olacağını ileri sürerek davaya konu YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Susurluk Ayranı”nın belli yöntemlerle yapılan ve köpüğü bol olan bir ayran cinsi için tescilli bir coğrafi işaret olduğu, potansiyel müşterilerin, “susurluk ayran” ibaresini bir ayranın üzerinde gördüklerinde Susurluk Ayranı özellikleri taşıyan bir ayran olduğu izlenimine kapılabileceği, davacının ürettiği ayranın bu özellikleri karşılıyorsa zaten gereken denetimlerden sonra “Susurluk Ayranı” coğrafi işaretini, coğrafi işaret olarak ticaret unvanıyla kullanabileceği, ancak “Yörsan Susurluk” markası tescil edildiğinde Susurluk ayranı için belirlenen coğrafi işaretin özelliğini taşımasa da ayran üzerinde bu markayı kullanabileceği, davalı Kurum kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin Susurluk’ta faaliyet gösterdiğini bu nedenle Susurluk menşeli olmayan herhangi bir ayran üretmediğini, ana faaliyeti ve bilinirliğinin dava konusu edilen sınıfa dayandığını, müvekkilinin Susurluk Ayranı dışında yayık ayranı da ürettiğini ve satışlarının büyük bir bölümünü bu ayranın oluşturduğunu, müvekkilinin önceki tarihli markalarının başvuru markası bakımından müktesep hak teşkil ettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususun hiç bir şekilde irdelenmediğini, başvuru markası ile itirazın reddi kararında gerekçe olarak gösterilen coğrafi işaret arasında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Susurluk Ayranı’nın, belli yöntemlerle yapılan ve köpüğü bol olan bir ayran türü olup davalı Kurum nezdinde coğrafi işaret olarak tescilli olduğu, bu ibarenin davacı adına tescili halinde potansiyel müşterilerin, “Susurluk ayranı” özellikleri taşımayan bir ayranı “Susurluk ayranı” olduğu yanılgısıyla alabileceği, bu nedenle somut uyuşmazlıkta 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki koşullarının var olduğu, İlk Derece Mahkemesinin bu husustaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak davaya konu marka başvurusunun Uluslararası Nice Protokolü’ne uygun olarak “süt ve süt ürünleri” malları için yapıldığı, davalı Kurumca, başvuru, “süt ve süt ürünleri” mallarının tamamı için reddedilmeyip bu ürün cinsinin kapsamında bulunan “Susurluk menşeli olmayan ayranlar” malları bakımından reddedilmiş ise de marka başvurularının TPMK tarafından Uluslararası Nice Protokolü’ne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıfları yönünden tescil edilebilip, hükümsüz kılınabileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli, 2018/3941 E., 2019/5827 K. sayılı kararının da bu yöne ilişkin bulunduğu, davalı Kurum’un bu şekilde bir ayrıma gitmesinin işin esası yönünden doğru olmadığı, 6769 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 9 uncu maddesi uyarınca, davalı Kurumun, “Nice anlaşmasına uygun şekilde yapılmayan başvurular” için olan düzenleme yetkisinin, somut olaydaki gibi “Nice anlaşmasına uygun şekilde yapılan başvurular” için bulunmadığı, dolayısıyla davalı Kurum açısından dava konusu başvurunun bu şekilde bölünmesi işleminin, usul yönünden de hukuka uygun olmadığı, yani “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” mallarını kapsayan marka başvurusundan, “Susurluk menşeili olmayan ayranlar” emtiasının çıkarılmasına yönelik YİDK kararının bu nedenle yerinde olmadığı, bu durum karşısında, yukarıda da ifade edildiği üzere 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki koşulların “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtiasının tamamı açısından oluşmasına rağmen, davalı Kurum tarafından davacı başvurusunun anılan emtia yönünden bölünmesi suretiyle Uluslararası Nice Protokolü’ne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıfları dışında karar verilmesi yerinde bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili Kurum tarafından başvurunun, sadece “Susurluk menşeili olmayan ayranlar” malları için reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını, 6769 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının bu yetkiyi müvekkili Kurum’a verdiğini, mutlak ret nedenlerinin kamu düzeninden olduğu da gözetilecek olursa müvekkili Kurum tarafından marka başvurusun somut olaydaki gibi düzeltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığını, somut olayda, 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki koşulların sadece “Susurluk menşeili olmayan ayranlar” malları bakımından oluştuğunu, süt ve süt ürünleri malları kapsamında olan diğer ürünler bakımından ise bu şartların oluşmadığını, bu nedenle müvekkilinin, başvuruyu “süt ve süt ürünleri” mallarının tamamı bakımından reddetmesinin başvurucunun mülkiyet hakkına zarar vereceği gibi menfaatler dengesini de bozacağını, aksi yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde isabet bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince; 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki koşulların, başvuru kapsamında yer alan “süt ve süt ürünleri” mallarının tamamı bakımından oluştuğu belirtilmişse de davalının dahi bu yönde bir iddiasının bulunmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, sadece “Susurluk menşeili olmayan ayranlar” malları bakımından olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin belirtilen gerekçesinin taleple bağlılık, aleyhe bozma ve istinaf incelemesinin sadece istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılaması ilkelerine aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu YİDK kararının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava, davaya konu marka başvurusunun mutlak ret nedenine dayalı olarak “Susurluk menşeli olmayan ayranlar” emtiası bakımından kısmen reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık münhasıran anılan emtiaya ilişkindir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, uyuşmazlığın sınırlarını aşar şekilde, 6769 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki koşulların “süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtiasının tamamı açısından oluştuğunun belirtilmesi doğru değil ise de hüküm fıkrasında davanın kabulü ile davaya konu YİDK kararının iptaline karar verildiği gözetildiğinde anılan gerekçenin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin anılan yöne ilişkin temyiz itirazları bozma sebebi yapılmamıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlerden ayrı ayrı yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.