Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/952 E. 2023/4166 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/952
KARAR NO : 2023/4166
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/337 Esas, 2021/1983 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2019/75 E., 2020/229 K.

Taraflar arasındaki markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararıYargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; “Yargıcı” markasının ilk kez davacı şirketin 82/074084 numaralı başvurusu ile 29.09.1992 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde tescil ettirildiğini, 03, 14, 18, 24 ve 25 inci sınıfları kapsayan 82/074084 başvuru numaralı markayı takiben “Yargıcı” markasının farklı logo ve sınıflarda Türkiye’de ve yurt dışında tescil edildiğini, markanın tanınmış olduğunu, davalının Yargıcı ibareli marka başvurusunu TPMK nezdinde 18.02.2011 tarihinde gerçekleştirdiğini ve 2011/13164 numarası ile 9 uncu sınıf bakımından davalı adına tescil edildiğini, davacıya ait markasının Türkiye’deki tanınmışlığı göz önünde bulundurulduğunda davalının davacıya ait Yargıcı markasının varlığından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, davalının davacı adına tescilli Yargıcı ibaresi ile ayniyet derecesinde benzer olan Yargıcı markasını haksız olarak tescil ettirerek davacının ticari itibarını zedelediğini, dava süresince davalı sıfatının değişmemesi bakımından söz konusu markanın üçüncü kişilere devrinin ve devrin sicile kaydedilmesinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6 ncı (6769 sayılı Kanun) ve 25 inci maddesi hükmü gereği davalının 2011/13164 numaralı “Yargıcı” ibareli markasının hükümsüzlüğü ile sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı markanın koruma tarihinin 12.07.2011 yani davacının tanınmış marka olmadan önceki tarih olduğunu, müvekkilinin hep kendi sektöründe yani 9 uncu sınıfta marka başvuruları yaptığını, çalıştığı alanların dışına çıkmadığını, malların, sektörlerin ve sınıfların farklı olduğunu, aynı isimde çok sayıda marka tescili varken, tanınmışlık iddiasının ancak kendisinden sonra tescil yapılan markalara karşı ileri sürülebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanınmış markaların tanınmış olduğu sınıf dışında farklı sınıflarda da korunacağı ancak davalının tescilli markasından önce davacının markasının dava konusu markanın başvuru tarihinden önceki tarihlerde tanınmış olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davacının işbu davadaki haklılığını tespit ettiğini ancak davalı markanın tescilinden önce davacı şirkete ait “Yargıcı” markasının sunulan delillere rağmen tanınmışlığının ispat edilmediğini belirterek hukuka aykırı bir karar tesis ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir markanın tanınmış olup olmadığı, tanınmışlık düzeyi, tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edileceği, ayrıca bir davada ileri sürülen olgulara yönelik dilekçelere eklenip sunulmamış ve daha sonra ön incelemede ek olarak bildirilen kesin süre içinde de verilmemiş delillere tahkikat içerisinde kural olarak dayanılamayacağı, bu itibarla davacı tarafından davalının tescil başvuru tarihi olan 18.02.2011 tarihinden önce tanınmışlık olgusuna yönelik tahkikat aşamasından önce ispata yarar yeterli delilin sunulmadığı, bilirkişi raporu sonrasında sunulan delillerin ise dikkate alınamayacağı, ayrıca uyuşmazlığa konu maddi ve hukuki olgularda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesinin tatbikini gerektirir belirsizlik veya çelişkinin de bulunmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünü gerektirir maddi olgunun (tanınmışlık) ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından ispat edilemediği, dolayısıyla Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2000’li yıllardan bu yana tanınırlığının tüm deliller ile ispat edildiğini, arama motoru “Google” üzerinde “Yargıcı” markasına dair arama yapıldığında da müvekkil şirkete ait ürünler, mağazalar çıkması, çeşitli blog sitelerinde uzun zamandır süre gelen yorumların yer alması “Yargıcı” markasının tanınırlığının 2010 yılından öncesine dayandığını ortaya koyduğunu, “Yargıcı” markasının Türkiye’de ve hatta yurt dışında tanınmış bir marka olduğu hususunda herhangi bir tartışma veya şüphe bulunmadığını, davalının müvekkiline ait markanın tanınmışlığından yarar sağlamaya çalışarak kötü niyetli hareket ettiğini, tanınmış markanın marka sınıflandırılması sonucu ortaya çıkan mal ve hizmet ayrımlarına tabi olmaksızın korumadan yararlanacağını, markaların kapsamında bulunan emtiaların aksesuar ve giyim olarak birbiri ile bağlantılı olduğunu, davanın maddi yürütücüsü olan hâkimin, maddi gerçeğe ulaşabilmek için taraflarla işbirliği içerisinde olması gerektiğini, müvekkili şirketin davalının başvuru tarihi olan 18.02.2011 tarihinden önce de tanınmış olduğunu gösteren belgelerin mahkemeyi aydınlatmak amacıyla sunulduğunu ancak itibar edilmediğini, halbuki sunulan tüm belgeler ışığında ek rapor alınmasına karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak davalı tarafın “Yargıcı” markası ile müvekkili “Yargıcı” markası arasında görünüm, okunuş ve genel izlenim olarak ortalama tüketiciyi yanıltacak derecede benzer ve birebir aynı olduğunu, en azından tüketicinin söz konusu markaların sahibi firmalar arasında ticari, idari, ekonomik bir ilişki olabileceği yanılgısına düşebileceği ve her iki marka arasında bağlantı olduğu düşüncesine kapılabileceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 03, 14, 18, 24 ve 25 inci sınıflarda tescilli “YARGICI” ibareli markalarını mesnet göstermek suretiyle davalının 2011/13164 sayılı ve 9 uncu sınıfta tescilli “Yargıcı” ibareli markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6769 sayılı Kanun’un 6 ve 25 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.