Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/951 E. 2023/3586 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/951
KARAR NO : 2023/3586
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1829 Esas, 2021/1493 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2018/4 E., 2019/162 K.

Taraflar arasındaki ipotek fekki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 06.06.2023 günü hazır bulunan davacılar vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat ….dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin her birinin dava dışı …’den ayrı ayrı davalı banka lehine tesis edilen ipotek yükleriyle birlikte daire satın aldıklarını, bankanın kredi borcu sebebiyle 24.470,50 TL banka alacağı bulunduğunu bildirince müvekkillerinin bu tutarı ödediğini, …’nin diğer borçlarından dolayı herhangi bir sorumlulukları olmadığı halde bankanın …’nin kefaletine binaen ipoteği kaldırmadığını ileri sürerek taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı Aslantepe İnş. Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, …’nin bu kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunduğunu, bu krediler de vadesinde ödenmediği için borçlu ve kefile kat ihtarnamesinin gönderildiğini, borçlu şirket ve kefili …’a karşı ilamsız icra takibi başlatıldığını, şirket yönünden takibin kesinleştiğini, kefilin itirazı üzerine itirazın iptali davası açıldığını, resmi senede göre …’ın bankaya verdiği ve vereceği kefalete dayalı taahhütlerinin, doğmuş ve doğacak tüm borçlarının da ipotek konusu edildiğini, davacıların da taşınmazları bu ipotek şerhleri ile birlikte devraldıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dışı Aslantepe İnş. Ltd. Şti.’nin davalı Banka ile 12.02.2014 tarihinde 400.000,00 TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi imzaladığı, …’nin de bu sözleşmeye kefalet verdiği, davaya konu taşınmazlar üzerine 350.000,00 TL üst limitli ipoteğin banka lehine tescil edildiği, davacıların üzerindeki ipotekler ile taşınmazları satın aldığı, ipotek tesisine ilişkin resmi senette …’nin asaleten doğmuş borçlarının yanı sıra kefalete dayalı taahhütlerinden dolayı doğmuş ve doğacak borçlarını teminen ipotek tesis edildiğini, ipoteğin üst sınır ipoteği niteliği taşıdığını, …’nin kefili olduğu borcun sona ermediği, davacıların ipotekli satın aldıkları taşınmazlar üzerindeki ipotek şerhini ve sözleşme şartlarını bildiklerinin kabulünün gerekeceği, Karabük İcra Müdürlüğünün 2017/2754 E. sayılı takipte borcun bulunması sebebiyle bu aşamada ipoteğin kaldırılmasının istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin bankaya borcu bulunmadığı gibi …’nin bankaya olan borçlarından sorumlu tutulamayacağını, …’nin daireler üzerindeki ipotek borcunun bittiğini, bahse konu yerde 5 adet bağımsız bölüm bulunduğunu,iki kişinin kısmî ödeme yapıp bu bağımsız bölümler üzerindeki ipoteklerin fekkedildiğini, benzer dairelerdeki ipoteklerin kaldırıldığı halde müvekkillerinin daireleri üzerindeki ipoteklerin kaldırılmadığını, bankanın Aslantepe İnş. Ltd. Şti.’ne kullandırdığı ipoteğin bu daireler ile alakasının bulunmadığını, müvekkillerinin üzerlerine düşeni yapıp borcun kalmadığını, daireler üzerindeki ipotek borcunun bittiğini, …’nin şahıs borcunun kapatıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının dava dışı …’ye karşı yine dava dışı Aslantepe İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin asıl borçlusu olduğu ticari krediye kefaletinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Karabük 4. İcra Müdürlüğünün 2017/2754 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında …’nin kefaleti nedeniyle toplam 283.284,14 TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği, Mahkemece bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, kararın taraflarca istinaf yoluna başvurulmaması üzerine 08.09.2018 tarihinde kesinleştiği, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu, davacılarca söz konusu ipoteklerin teminatı altında olan hiç bir hak ve alacak kalmadığı ileri sürülerek ipoteklerin kaldırılması talep edilmiş ise de, ipotek tesisine ilişkin resmi senet içeriğinden anlaşılacağı üzere, …’nin asaleten doğmuş borçlarının yanında ayrıca kefalete dayalı taahhütlerinden dolayı doğmuş ve doğacak borçlarını teminen taşınmazlar üzerinde ipotek tescil edildiği, …’nin ipotek alacaklısı bankaya karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminat altına alındığı ve kefili olduğu borcun sona ermediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların …’nin şahsi borcundan sorumlu tutulamayacağını, şahsi borçlunun gerek 13.10.2014 günlü genel kredi sözleşmesi için ve gerekse 09.07.2014 gün ve 2968 sayılı ipotek borcu için, müvekkil taşınmazına ayrı bir ipotek tesis edilmediğini, teminat şerhinin taşınmaz için borç doğurmayacağını, kredi borcuna göre üçüncü şahıs malik davacıya da aynı veya şahsi borç yüklemeyeceğini, bu nedenle borcu ödenmiş 11.2.2014 gün ve 1146 sayılı ipotek senedi kaydının şahsi borçlunun başka borçluyla ilgisi kurulmadan tapu sicilinden terkininin zorunluluk arzettiğini, aldığı kredi borcuna, borçlunun kendisi teminaten kefil olamayacağından ve gerçek kredi borcunun tavan miktarı gösterilmeden, ayni veya şahsi kefaletin geçersiz olduğunu, genel kredi sözleşmesinde kayıtsız şartsız borç ikrarı ve kefaletin (teminatın) illeti gösterilmezse sözde teminat şerhinin malik davacıyı bağlamayacağını, bir ipotek borcunun yalnız kendi taşınmazını ilgilendireceğini, ipotek alacağı feri bir hak olduğundan, güvence altına aldığı alacağın sona ermesinin ipoteği de sona erdireceğini, anapara ipoteğinde, sözleşme bedelinin senet bedelini geçemeyeceğini, fazlalığının ipotekten yararlanmayacağını, artık ipotek borcu kalmayan dairelerde, şekli ipoteğe dönüşen ipoteğin fekkinin gerektiğini, gerek anapara ve gerekse üst limit ipoteğinde gösterilen miktara şahsi borçlunun sair borçlarının da limit itibariyle dahil olmadığını, her bağımsız bölüme, değer gösterilerek müstakilen ipotek edilmesi zorunlu sonucu iken 5 adet dairenin hiç birine bir değer konulmadığını, kayıtsız şartsız borç ikrarı oluşmadığını, ipotek tesisinde ve teminat şerhindeki usul ve yasaya aykırılıklar sebebiyle yolsuz kayıt ve yolsuz şerh bulunduğunu, alacaklının önce asıl borçlu ve müteselsil kefiline gidip onların acizliğini resmen almadan, üçüncü şahıs olan davacıların mal varlığına başvuramayacağını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 888 inci maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.