Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/939 E. 2023/4164 K. 05.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/939
KARAR NO : 2023/4164
KARAR TARİHİ : 05.07.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/167 Esas, 2021/1281 Karar
HÜKÜM : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/326 E., 2020/429 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin … Eskişehir, Arifiye Mah. …, …Eskişehir (Eskişehir Avm) adreslerindeki faaliyet yerlerinin hiçbirinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil edilmediğinin tespit edildiğini, davalı şirketin merkez adresine şube tescili için davet yazıları gönderildiğini, şirketin eşit hisseli iki kardeş tarafından yönetildiği anlaşıldığından şube tescili başvurusunda bulunması için şirkete 15 gün süre verildiği halde bugüne kadar herhangi bir şubenin kaydı için başvuru yapılmadığını ileri sürerek davalı şirketin … …..,….. Eskişehir adreslerinde bulunan işyerlerinin şube olarak Eskişehir Ticaret Siciline tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görevli mahkemede açılmadığını, yetkili ve görevli mahkemenin Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava dilekçesinde yazılı işyerlerinin müvekkilinin şubesi olmadığını, müvekkili şirkete ait ek işyerleri olduğunu, müvekkili şirkete ait ek işyerlerinin müstakil bir sermayesinin ve muhasebesinin bulunmadığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı şirketin Eskişehir’deki işyerlerinin davacı … sicili müdürlüğü kayıtlarına tescili koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, mahallinde endüstri mühendisi ve mali müşavir bilirkişi ile birlikte yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi heyet raporunda davalı Engiz Dayanıklı Tüketim Malları İletişim ve Telekominikasyon Hizmetleri İnşaat Tekstil San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin … /Eskişehir, …, …(Espark AVM)/Eskişehir adreslerinde faaliyet gösteren işyerlerinde ticari faaliyet gerçekleştirildiği için şube olarak kabulü gerektiği, dolayısıyla ticaret siciline şube olarak tesciline ilişkin koşulların oluştuğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı Engiz Dayanıklı Tük. Mal. İletişim ve Telekomünikasyon Hiz. İnş. Tekstil Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’nin ……Eskişehir, Arifiye Mah. … ve … (Espark AVM ) Eskişehir adreslerinde bulunan işyerlerinin şube olarak Eskişehir Ticaret Siciline tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait ek işyerlerinin müstakil bir sermayesinin ve muhasebesinin bulunmadığını, satış fiyatını kendilerinin belirleyip belirlemediği ve fiyatlar üzerinde bir tasarruf ve yetkilerinin olup olmadığının araştırılmadığını, bu konuda bir tespitin hükme esas alınan raporda yer almadığını, toplu ürün alımları teklifinde veya indirim talep edildiğinde şirketin bilgisi, talimatı ve onayı ile satış yapıldığını, taksitlendirme hususlarında da iş yerinin bağımsız hareket etmediğini, şirketin bilgilendirilmesi ve onayı ile işlem yaptığını, nakit ve kredi kartı ile alımlarda şirketin banka hesabında işlem görüldüğünü, iş yerlerinin müstakil bir sermayesi ve muhasebesi ile banka hesabının bulunmadığını, iş yerlerinin bağımsız olarak bir karar alamadıkları gibi dış ilişkilerde de tek başına hareket etmelerinin söz konusu olmadığını, yapılan keşifte iş yerinin ayrı bir yöneticisinin bulunmadığının görüldüğünü, iş yerinin vergi yükümlüsü olmadığını, vergi dairesinden bu hususun sorulması gerektiğini, yoklama fişlerinin celp edilmesi gerektiğini, 5590 sayılı Kanun’un 9/c maddesi gereğince iş yerlerinin şube olma niteliğini taşımadığını, bu nedenle müvekkili tarafından vergi dairesine şube bildiriminde bulunulmadığını, vergi dairesi tarafından da yapılan kontrol ve incelemelerde şube olması gerektiği yönünde bir işlem yapılmadığını, şirketten ayrı bir sermaye, yönetici ve bağımsız bir muhasebesinin bulunması halinde iş yerinin şube olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şubenin varlığından söz edilebilmesi için merkeze bağımlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı şartlarının yanı sıra şubenin ayrı bir muhasebesinin de bulunması gerektiği, ayrıca şubenin yapacağı işlemin merkezin yaptıkları ile aynı olması ya da en azından benzemesi gerektiği gibi işletmenin şube olarak tanımlanabilmesi için kendi başına ticari işlem yapması da gerektiği, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan raporda, dava konusu iş yerlerinin dış ilişkilerde merkezden bağımsız olup olmadıkları, kendi başlarına ticari faaliyette bulunup bulunmadıkları, ayrı bir sermayelerinin ve muhasebe kayıtlarının söz konusu olup olmadığı, çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları vb. işlemlerin merkezden mi yoksa şubeden mi yapıldığı, ticari işlemlerin nereden yürütüldüğüne dair gerekli araştırmalar yapılmadan eksik inceleme ile rapor düzenlendiği, istinaf aşamasında yerinde yapılan inceleme sonucunda; şube olarak tescili talep edilen satış mağazalarının merkezden ayrı bir muhasebesi ve sermayesi bulunmadığı, çalışanlarının işe alım ve maaş ödemelerinin merkez tarafından yapıldığı, kendi başlarına ticari faaliyette bulunmakta iseler de dış ilişkilerde merkez tarafından tedarik edilen ürünleri müşterilere satmakla yükümlü oldukları, satış mağazalarının şube tescil koşullarının oluşmadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; alınan bilirkişi raporlarında iş yerinin dış ilişkilerde bağımsız bir satış mağazası olduğunun tespit edildiğini, kendi muhasebesi ve sermayesi bulunup bulunmadığına bakılmasızın tek başına ticari faaliyet (satış) yapılması şube tanımında aranan tek koşul (Ticaret Sicil Yönetmeliğinini 118 inci maddesi) iken istinaf mahkemesinin malların teminine dair verdiği kararın hukuka ve mantığa aykırı olduğunu, bu itibarla en büyük ticari merkezlerde (AVM) faaliyet gösteren yüzlerce metrekare iş yerlerinde satış yapan mağazaların alelade işyerleri gibi nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu iş yerlerinin ilgili belediyelerden iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı olduğunu, tüzel kişiliği, kendi muhasebesi ve sermayesi bulunmayan bir iş yerinde personel muhasebe kayıtlarının merkezde tutulması olağan bir durum olduğunu, kaldı ki muhasebe kayıtlarının nerede tutuluyor olduğunun, bağımsız sermayenin olup olmadığının, merkeze bağlı olup olmadığının şubenin tanımı açısından hiçbir önemi olmadığını, ayrıca şubenin dış ilişkilerde merkez adına hareket eden bir müdürünün bulunmasının kendi başına faaliyetin yürütüldüğünü açıkça ortaya koyduğunu, sonuç olarak müşteriye doğrudan mağazasında satış yaparak ticari faaliyette bulunan iş yerlerinin şube olarak tescili gerektiğini, aynı AVM içerisinde faaliyet gösteren diğer mağazaların şubelerinin tescil ettirildiğini, iş yerleri hakkında açılan davaların kazanılmış ve kesinleşmiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıya ait işletmelerin şube vasfında olduğunun tespiti ve şube olarak tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.