Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/892 E. 2023/3429 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/892
KARAR NO : 2023/3429
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/237 Esas, 2021/586 Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 30.05.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin eski ortaklarından olan davalı …’in şirketteki hissesinin tamamını dava dışı …’a devrettiğini, bedelinin tamamı ödenmiş olmasına rağmen davalının müvekkili şirketin tarafı olmadığı bir sözleşmeyi öne sürerek müvekkilinin hamili olduğu dava konusu çeki, şirketin yeni yetkilisi olan …’a cirolatmak suretiyle ele geçirdiğini, çekin vade tarihinin henüz gelmediğini, sözleşmede şirketin ünvanı veya kaşesinin bulunmadığını, …’nın sözleşmeyi devir alan sıfatıyla imzaladığını, müvekkili şirketin davalıya borcu olmadığını, müvekkilinin ancak kefil sıfatı ile sorumlu olduğunun söylenebileceğini, bu durumda da kefaletin şartlarının bulunmadığını, yine sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığını ileri sürerek 31.05.2017 vade tarihli 75.000,00 TL bedelli çekin karşılığının bulunmadığının tespiti ile iptaline, vadesi gelmeyen çek için de ödeme ve takip yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir

2.Davacı vekili yargılama aşamasında, çekin iadesini talep etmiştir.

3.Davacı vekili bozmadan sonra sunduğu 09.07.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi ile belirttiği delillerine, tarafların ticari defterler ve kayıtları, cari hesap ekstreleri ve keşif delilini de eklemiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde, dava konusu çekin davacı tarafından müvekkilinin ortağı bulunduğu SİSTA adi ortaklığına, ortaklık tarafından yapılan iş karşılığı ciro edilerek verildiğini, davacı şirketin hisselerinin devrine ilişkin ek sözleşme uyarınca verilen çek olmadığını, çekin adi ortaklığa tahsilat makbuzu ile ciro edilip teslim edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı … ve bozmadan sonra davaya dahil edilen … vekili duruşmada alınan beyanında davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2017 tarih, 2017/563 E. ve 2019/337 K. sayılı kararı ile ispat yükünün çeki cirolayarak davalı tarafa veren davacıda olduğu, davalı tarafın çeki davacıdan yapılan iş karşılığı teslim aldığı ve davacının iş yaptırdığı halde işin karşılığı olan bedeli ödemediği iddiasına yönelik ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, davacı tarafın defterlerini ibraz etmediği ve bilirkişi ücretini de yatırmadığı, davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatıldığı, davacı tarafın yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine, 75.000,00 TL’nin %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı şirket vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.03.2020 tarih, 2019/1383 E. ve 2020/370 K. sayılı kararıyla esasen bir ödeme aracı olan çekin, davacı tarafından cirolanarak davalıya verildiği, çekteki ciro imzasının inkâr edilmediği ve temel ilişkiye ilişkin delillerin sunulmadığı ve çek bedelinin ödenmediği, çekin 15.12.2016 tarihli harici hisse satışı sözleşme ile verildiğinin de yazılı delillerle ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 16.03.2021 tarih, 2020/2070 E. ve 2021/2480 K. sayılı kararıyla davalı …’in dışındaki diğer adi ortak olan …’nın da zorunlu dava arkadaşı olduğu gözetilerek davaya dahil edilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekili adi ortaklığa ilişkin beyanda bulunmadıklarını, delil sunmadıkları iddia etmiş ise de cevaba cevap dilekçesinde davacının SİSTA ortaklığına herhangi bir borcu bulunmadığını beyan etmiş olmakla, çekin adi ortaklığa verildiğine ilişkin savunmaya karşı beyanda bulunduğunun görüldüğü, davalının sunmuş olduğu dilekçe içeriklerinde ikrar bulunmadığı, ispat yükünün çeki cirolayarak davalı tarafa veren davacıda olduğu, davalı tarafın çekin davacı tarafından yapılan iş karşılığı teslim alındığını ve iş bedelinin ödenmediği savunmasına yönelik olarak bozma öncesi yapılan yargılamada ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, davacı tarafın defterlerini ibraz etmediği ve bilirkişi ücretini de yatırmadığı, her ne kadar davacı taraf bozma sonrası delil listesine ilişkin ıslah dilekçesi sunmuş ise de bozma sonrası yeniden tahkikata ilişkin bir işlem yapılmadığından bilirkişi incelemesi yapılması talebinin kabul edilmediği, bozma öncesi yapılan yargılamada davacının yemin deliline dayanmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olmakla alacağın %20’si oranında tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamının usul yönünden bozma şeklinde değerlendirerek tahkikata yönelik işlem yapılmadığını, adi ortaklığa ilişkin delil toplanması ve bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin reddedildiğini, bozmadan önceki tahkikatın taraf teşkili sağlanmadan yapılmış bir tahkikat olduğunu, ön inceleme zaptına göre bozmadan önceki tahkikatta uyuşmazlığın müvekkilinin davalı …’e borçlu olup olmadığı şeklinde olduğunu, adi ortaklığa ilişkin bir uyuşmazlık tespiti yapılmadığını, bozmadan önceki tahkikatla yetinilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, ön incelemedeki uyuşmazlık tespitinde adi ortaklığa ilişkin herhangi bir tespite yer verilmediğini, bu hususta delil sunulmasının beklenemeyeceğini, Mahkemenin eksik uyuşmazlık tespiti ile hatalı şekilde yürüttüğü tahkikatı cevaba cevap dilekçesinden bir cümleyi çekerek aleyhe değerlendirmesinin haksızlık ve adil yargılanma ilkesinin ihlali olduğunu, yanlış uyuşmazlık tespitiyle yargılamanın gidişatını etkilemenin, bu durum bozma konusu olduğunda ise tarafların ortaya çıkan uyuşmazlığa ilişkin delil sunmasına imkan tanımamanın hukuka uygun bir yargılamada görülemeyeceğini, müvekkilin …’e borçlu olup olmadığına dair uyuşmazlığın giderilmesi hususunda bilirkişi incelemesinde hukuki yarar olmadığı görüşünde oldukları için bozma öncesi bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görmediklerini ancak bozmadan sonra yapılmasının elzem olduğunu, teşmil dilekçesiyle birlikte yeni deliller de sunulabileceğini, zira davaya yeni dahil olan kişiyle davadaki uyuşmazlığın tümüyle değiştiğini, teşmil dilekçesinde delil bildirmekle yetinilmemiş ve dava dilekçesindeki delil listesi ıslah edilerek davacının adi ortaklığa borçlu olmadığını gösterir delillerin de listeye eklendiğini, mahkemenin bozmadan sonra tahkikata girilmediğinden bahisle delil toplamayı ve defter incelemesi yapmayı reddettiğini, çekin hisse devri sözleşmesine dayandığına dair davalının basit ikrarı olduğunu, ikrarın varlığına karşın mahkemenin ikrar edilen vakıayı sorgulayamayacağını, mahkemenin bir yandan yasaya uygun ikrar olmadığını söylerken öbür yandan ikrara dayanan iddiayı değerlendirmesinin kendi içinde çelişkili olduğunu, davalının dava açıldıktan sonra çeki adi ortaklığa verilmiş bir çek gibi göstermek için hazırladığı tek taraflı evrakların dikkate alındığını, çekin adi ortaklık adına cirolanmasının da çeke dair tahsilat makbuzunun da davalı tarafın tek taraflı işlemleri olduğunu, çekin kaynağının müvekkili şirketin tarafı olmadığı bir örneği dosyada mevcut 15.12.2016 tarihli sözleşme olduğunu, müvekkilin adi ortaklığa borcunun da olmadığını, Mahkemece tarafların ticari defterlerinin incelenmesine yönelik talep usul ve yasaya aykırı şekilde reddediğinden gerçeğin aydınlatılamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.