YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/806
KARAR NO : 2023/879
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi (İHDS) kapsamında, sözleşme öncesi dönemdeki olaylardan kaynaklanan sorumluluğun davalı …’ne (TEDAŞ) ait olduğunu, müvekkili şirket aleyhine İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada, 01.12.2011 tarih, 2011/432 E. ve 2011/312 K. sayılı ilam ile dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili hizmet bedeli için 24.04.2002 tarihli sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından hak sahiplerine ödeme yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 240.650,00 TL ile 17.246,85 TL ve 100,00 TL temyiz harç ve masraflarının ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini ve İHDS hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin16.03.2016 tarih, 2015/124 E. ve 2016/176 K. sayılı kararı ile İHDS’nin 7.4 üncü maddesi uyarınca davacının yaptığı ödemeden davalının sorumlu olduğu, ancak sözleşmenin 7.2 nci maddesindeki ihbar yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle davacının 23.400,00 TL ilam alacağı, 7.092,96 TL karar tarihine kadar işlemiş yasal faiz, 1.297,53 TL yargılama gideri toplamı olmak üzere 31.790,49 TL’yi davalıdan isteyebileceği, ayrıca davacının bu yargılama ile ilgili temyiz harç ve masrafları olarak yaptığı 1.457,20 TL harcamayı da ıslahı nazara alınarak talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 33.247,69 TL’nin 1.357,20 TL’sine ıslah tarihi olan 21.09.2015, bakiye miktara ise dava tarihi olan 08.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemizin 05.04.2018 tarih, 2016/8279 E. ve 2018/2467 K. sayılı kararı ile davalı tarafça davayı ihbar etmeyen davacının kusuru ileri sürülüp ispatlanmamasına, rücuya konu davanın taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında kalmasına ve anılan sözleşmenin 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının uygulama yeri bulunmamasına göre Mahkemece de somut uyuşmazlık yönünden sözleşmenin 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca değerlendirme yapılmasına rağmen 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca inceleme yapan yanılgılı bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın ihbar edilmemesi nedeniyle icra harç masrafları ve faiz yönünden rücu alacağından indirim yapılması doğru olmayıp bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerektiği, ayrıca davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı …Ş. (BEDAŞ) ile TEDAŞ arasında 24.07.2006 tarihinde imzalanmış olan İDHS’nin 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, dağıtım faaliyetinin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü sırada bu faaliyetin yürütülmesi amacı ile gerçekleştirilen her türlü iş ve işlerin bütün sorumluluğunun TEDAŞ’a ait olduğunun, TEDAŞ tarafından yürütülmüş olan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının TEDAŞ olduğunun, bu talepleri konu alan icra takibi ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün TEDAŞ tarafından karşılanacağının hüküm altına alındığının, 7 nci maddenin altıncı fıkrasında da benzer nitelikte hüküm olduğunun, davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği hisse devir sözleşmesinin alıcının taahhütleri başlıklı 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da 24.07.2006 tarihinde imzalanmış olan işletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümlerin saklı kalmak kaydı ile devrin yapıldığı, dolayısıyla işletme hakkı devir sözleşmesi gereği TEDAŞ sorumluluğunun devam ettiği, rücuya konu olan hizmet bedeli alacağının tahsili için açılan davada davanın kısmen kabulü ile 113.555,41 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.11.2012 tarihli kararıyla onandığı, kararın kesinleştiği, Küçükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2012/969 takip sayılı dosyasında asıl alacak, yargılama giderleri ve diğer giderlerle birlikte 214.296,93 TL istendiği, 26.12.2012 tarihinde 227,878,00 TL, 21.01.2013 tarihinde de 17.246,85 TL olarak ödendiği, ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 240.650,00 TL’nin ödeme tarihi olan 05.11.2012 tarihinden, 17.246,85 TL’nin 17.01.2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, 12.423,20 TL temyiz harç ve masraflarının, 5.084,70 TL bakiye karar harcının ödeme tarihi olan 19.03.2012 tarihinden itibaren, 5.058,70 TL’nin 23.03.2014 tarihinden itibaren, 415,00 TL nispi temyiz harcının 02.11.2009 tarihinden itibaren, 1.686,30 TL nispi temyiz harcının, 103,50 TL temyiz başvurma harcının, 75,00 TL posta masrafının (son üç kalem) ödeme tarihi olan 22.02.2012 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği alacağa ilişkin ödemenin 05.11.2012 tarihinde gerçekleştirildiğini, ancak davanın 03.02.2015 tarihinde açıldığını, rücu davaları için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, dolayısıyla davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, zira davacı yanın müvekkili Kurumdan rücuen talepte bulunabilmesi için tek başına dava konusu olayın İHDS’den önce gerçekleşmiş olmasının yeterli olmayacağını, kaldı ki dava konusu alacağın kaynaklandığı olayın tamamen sözleşme ilişkisine dayanan, dağıtım faaliyeti ile hiçbir ilişkisi bulunmayan bir konu olduğunu, ayrıca dava dışı şirketin İHDS’nin 7 nci maddesi kapsamında üçüncü kişi olmadığını, davanın konusunun, davacı BEDAŞ ile dava dışı şirket arasında endeks okuma işine dayalı bir sözleşmeden kaynaklanan ihtilafa yönelik olduğundan, üçüncü kişi zararından söz edilemeyeceği için işbu alacağın sözleşmenin 7 nci maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, dağıtım faaliyetinin TEDAŞ tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülen her türlü talebin muhatabının TEDAŞ olduğu düzenlenmekle birlikte dağıtım faaliyetinin dışında kalan diğer faaliyetler nedeniyle müvekkili Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesi, hisse satış sözleşmesi, ihale şartnamesi vesair belgeler ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, çünkü özelleştirme işlemlerine ilişkin düzenlemeler gereği şirketin tüzel kişiliğinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisse devri yapılmış olduğunu, ayrıca dava konusu uyuşmazlığın çözümünde salt işletme hakkı devir sözleşmesi hükümleri esas alınarak yapılan dar yorumun, usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira diğer elektrik dağıtım şirketleri tarafından açılan rücu davalarında da hisse satış sözleşmesi kapsamında davanın reddine karar verildiğini, davacı şirketin bugün sorumlu olduğu dağıtım bölgesinde faaliyet gösteren ayrı bir tüzelkişiliğe sahip (davada taraf sıfatını taşımaktadır) elektrik dağıtım müesseselerinin tüzel kişilikleri sonlandırılarak tüm hak ve borçları ile Boğaziçi Edaş’a bağlandığını, bu nedenle işletme hakkı devir sözleşmesi öncesindeki dağıtım faaliyetlerinden doğan sorumluluğun müvekkili Kuruma ait olacağı iddiası haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi 01.03.2005 tarihinden önce dağıtım faaliyeti bölgesinde TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün değil, ayrı tüzel kişiliğe sahip elektrik dağıtım müesseselerinin yetkili ve sorumlu olduğunu, bu durumda husumetin TEDAŞ’a yöneltilemeyeceğini, Mahkemenin gerekçeli kararında bilanço düzenlemelerine ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, halbuki özelleştirme modeli gereği bilanço çalışmaları yapılarak şirket tarafından devre esas mizan düzenlendiğini ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” düzenlendiğinden ve bu suretle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden TEDAŞ’tan herhangi bir talepte bulunulmasının ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesi hükümlerine ters düştüğünü, sonuç olarak, işbu rücuan alacak davasına ilişkin talep edilen bedellerin Boğaziçi EDAŞ’ın devre esas bilanço tarihi olan 30 Nisan 2013 tarihinden önce ödenmiş olduğundan, sözkonusu ödemelerin müvekkili Kurumdan talep edilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, bahse konu ödemelerin özelleşen şirketin şu anki hissedarları tarafından yapılmadığını, aksine hisselerin tamamının TEDAŞ’a ait olduğu dönemde gerçekleştirildiğini ve devre esas bilanço kayıtlarında yer aldığını, esasen yatırımcının gerek teklif safhasında gerekse devir öncesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bilanço kayıtları ile ilgili bilgilendirildiğini ve fiili devir öncesi yapılan söz konusu ödemelerin ilgili yılların bilanço kayıtlarında yer aldığını bilerek şirketi devir aldığını, bu hususların yatırımcılar tarafından teklif öncesi yaptıkları fizibilite çalışmalarında dikkate alındığını ve buna göre teklif verdikleri yani dağıtım şirketinin bilançosundaki tüm unsurların özelleştirme bedeli içerisinde değerlendirilmekte olduğunu, bu itibarla TEDAŞ tarafından tekrar ödenmeleri hâlinde mükerrer ödeme yapılmış olacağını ve özelleşen şirkete haksız menfaat sağlanmış olacağını, bir diğer konu ise, İHDS gereğince, davanın şirket tarafından derhal TEDAŞ’a bildirilmesi gerektiğini, ancak davacı tarafından söz konusu dava hiçbir aşamada müvekkile bildirilmediği gibi icra dosyasına ilişkin olarak da bildirimde bulunmadığını, bu nedenle bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve icra takibine sebep olan davacının söz konusu davaya ilişkin faizi ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkı olmayacağını, davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte bu bağlamda bir an için davacının haklı olduğu düşünülse dahi müvekkili Kurumun yalnızca Mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olacağını, davacı yan, ödeme işlemi gerçekleştirildikten sonra rücu edilecek kişi ve rücu miktarını bilmesine rağmen kendi kusuruyla faizin artmasına neden olduğundan 4271 Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi bakımından avans faizi talebinin reddedilmesi gerektiğini, ayrıca kök davada yasal faiz ile birlikte ödeme olmasına rağmen işbu rücu davasında ancak ve ancak yasal faiz ile birlikte (kabul anlamına gelmemek üzere) alacak talep edilebileceğini belirtilerek hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.