Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/797 E. 2023/4077 K. 03.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/797
KARAR NO : 2023/4077
KARAR TARİHİ : 03.07.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1963 Esas, 2021/1468 Karar
HÜKÜM :Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ :Antalya 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI :2017/405 E., 2020/540 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Somut uyuşmazlıkta, muris…in vefatından dolayı her bir davacı davalılardan manevi tazminat talep etmiş olup, Mahkemece, davacı … lehine toplam 55.000,00 TL, davacı … lehine 50.000,00 TL, davacı … lehine 50.000,00 TL tazminata hükmedilmiştir. Her bir davacının talebi bağımsız dava niteliğinde olup her bir davacı yönünden davalılar aleyhine hükmedilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Davacılar vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı …’in sürücü, diğer davalı şirketin işleteni olduğu yolcu otobüsünün seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak dağa çarptığı, 28.05.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’nın yaralandığı, davacı …’nın eşi, diğer davacıların çocukları olan…in vefat ettiği belirtilerek davacı …’nın yaralanmasından dolayı 25.000,00 TL manevi tazminatın, eşi…in ölümünden dolayı 500.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … ve … için 250.000,00’er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, asıl sorumluların emniyet kemeri takmayan müteveffa yolcu, kazaya karışan diğer araç ve yıpranmış lastiği söylenmesine rağmen değiştirmeyen, otobüse tek şöför veren diğer davalı şirket olduğunu, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı şirket süresinde cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirkete ait otobüsün, diğer davalı … yönetiminde iken 29.05.2016 tarihinde tek taraflı kaza yaparak devrildiği, …’le birlikte birden fazla kişinin öldüğü, davacı … …in müteveffa…in eşi ve diğer davacıların…in annesi ve babası olduğu, kazayla ilgili ceza yargılamasının Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/242 E. sayılı dosyasında yürütüldüğü, Yargıtayda olduğu, İlk Derece Mahkemesince, davalı sürücünün iki kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olma suçundan hapis cezası aldığı, istinaf kararında sürücünün eyleminin bilinçli taksir koşulları içinde gerçekleştiğinin kabulü ile cezanın arttırıldığı, her ne kadar hüküm kesinleşmemiş olsa da sürücünün kusurunun sabit olması sebebiyle ceza yargılamasının beklenmesine gerek olmadığı, davalı sürücünün davalı iş yerinde şoför olarak çalışıyor olması sebebiyle diğer davalı şirketin de kusura ortak olduğu, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusurunun bulunmadığı, kazada eşini ve çocuklarını kaybeden davacıların 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 56 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her iki davalıdan manevi tazminat talebinde bulunabilecekleri, davacı … …in kazada kendisinin de yaralanmış olması sebebiyle 6098 sayılı Kanun’un 56 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca manevi tazminat talep edebileceği, manevi tazminatın amacının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza sebebiyle davacıların yaşadığı acı, elem ve sıkıntılar, müteveffa ile davacı … …in balayına giderken bu kazanın meydana gelmiş olması, henüz bir yıllık evli olmaları, …in yaralanmasının derecesi ve sadece omuzunda hassasiyet oluşmuş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde eş …in eşinin ölümünden dolayı 50.000,00 TL, kendi yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 55.000,00 TL, müteveffanın babası davacı …’in 30.000,00 TL, müteveffanın annesi davacı …’in 30.000,00 TL manevi tazminat talep edebilecekleri gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin yaşadığı üzüntü sebebiyle, hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesin kararının kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, araçta davalı şirket tarafından giderilmeyen eksiklikler, davalı şirketin ihmali ve müteveffanın emniyet kemerini takmaması sebebi ile bilançosu ağırlaşan kazadan dolayı müvekkilinin tek başına kusurlu görülemeyeceğini, kaza olmaması için gerekli önlemleri alma sorumluluğunun davalı şirkette olduğunu, müvekkilinin, istememesine rağmen tek şöför olarak yola çıkarıldığını, eskiyen lastiğin değiştirilmediğini, emniyet kemerini anonsa rağmen takmayan davacıların talepleri değerlendirilirken bu hususun dikkate alınmadığını, ceza davasının sonucunun taleplerine rağmen beklenmediğini, müvekkilinin sosyo ekonomik durumu dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, aynı kaza sebebi ile devam eden diğer davalarda alınan bilirkişi raporlarında müvekkili hakkında belirlenen kusur oranının dikkate alınmadığını, dosyanın bilirkişiye gönderilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, kazanın gerçekleşmemesi için her türlü önlemi aldığını, ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporunda kazanın teknik bir kusurdan kaynaklanmadığının, sürücünün kontrolsüz manevrasından kaynaklandığının belirtildiğini, araç işleten-adam çalıştıran konumunda olan müvekkilinin manevi tazminat sorumluluğunun olmadığını, tazminat için gerekli illiyet bağının olmadığını, bu sebeple kusursuz sorumluluklarının da olmadığını, diğer davalının ağır kusurunun müvekkilinin sorumluluğu açısından illiyet bağını kestiğini, aksi kabul edilse dahi tazminatın tespitinde müterafik kusurun dikkate alınması gerektiğini, zarar talep edebileceklerin mirasçılık durumuna göre değil fiili yakınlığa göre ele alınması gerektiğini, davacılar taleplerinin zaman aşımına uğradığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 914 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca taşıyıcının taşıma sırasında yolcuların kaza nedeni ile yaralanması veya ölümü halinde her türlü zararı karşılayacağı, 6098 sayılı Kanun’un 49 uncu maddesi gereği kasten veya taksirle başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, bedensel zarara uğrayanların 6098 sayılı Kanun’un 56 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince manevi tazminat isteme hakkı olduğu, 56 ncı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise haksız fiilde ölüm halinde ölenin yakınlarının manevi tazminat isteyebileceği, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 85 inci maddesi gereği motorlu araç işleteni ile birlikte aracı bilet satmak suretiyle taşımacılıkta kullanan teşebbüsün doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı …’in sürücüsü ve davalı şirketin işleteni olduğu yolcu otobüsünün karıştığı trafik kazası sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’nın yaralandığı, davacı …’nın eşi ve diğer davacıların müşterek çocukları olan…in vefat ettiği, 6098 sayılı Kanun’un 56 ncı maddesine göre hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir tutarın adalete uygun olması gerektiği, 2918 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur, somut olayda, otobüs sürücüsünün kusuru bulunduğu gibi, trafik kazasının mücbir bir sebepten ve şoför dışında üçüncü bir kişinin ağır kusurundan kaynaklanmadığı dikkate alındığında davalı şirketin sorumluluk koşullarının oluşmadığına yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, davalı otobüs sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu sebebiyet verdiği kazada tam kusurlu olduğu, davalı sürücünün zarara kusurlu hareketi ile doğrudan sebebiyet vermesinden dolayı, davalı şirketin ise hem taşıyıcı hem de otobüsün işleteni olmasından dolayı doğan zararlardan sorumlu oldukları, manevi zarar belirlenirken müterafık kusur nedeniyle oransal bir indirim yapılamayacağı, davalı tarafından da araç içerisindeki yolculara emniyet kemerlerini takmaları konusunda etkin bir uyarıda bulunma sorumluluğunun yerine getirilmediği, olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, davacı …’nın yaralanma derecesi, hak ve nesafet kaideleri birlikte yukarıda açıklanan ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacı … yararına kendi yaralanmasından dolayı 5.000,00 TL manevi tazminat, eşi…in ölümünden dolayı 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi ulaşılmak istenilen manevi tatmin için yeterli olduğu, ancak aynı nedenlerden dolayı davacı … ve davacı …’in çocukları…in ölümü nedeniyle hükmedilen 30.000,00’er TL manevi tazminatın yaşanan ve yaşanacak acı ve ızdırap karşısında bir miktar az olduğu gerekçesiyle davalıların ve davacılardan …’nın istinaf istemlerinin esastan reddine, davacılar … ve … vekilinin bu davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarına yönelen istinaf istemlerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı …’nın kendi yaralanmasından dolayı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 10.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …’nın, …’in ölümünden dolayı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 10.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …’in, oğlu…in ölümünden dolayı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 10.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …’in, oğlu…in ölümünden dolayı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 10.01.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf aşamasındaki itirazlarını yineleyerek Bölge Adilye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolcu taşıması sırasında meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanma ve ölüm nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 110, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun’un 914 üncü maddesinin ikinci fıkrası.

3. 6098 sayılı Kanun’un 49 uncu, ve 56 ncı maddeleri.

4. 2918 sayılı Kanun’un 85 inci ve 86 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
A. Davalılar Temyizi Yönünden;
Davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinin miktardan REDDİNE,

B. Davacılar Temyizi Yönünden;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacılara yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.