Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/7342 E. 2023/6778 K. 23.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7342
KARAR NO : 2023/6778
KARAR TARİHİ : 23.11.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/136 Esas, 2022/345 Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili kuruma bağlı … ve Traktör Sanayi İşletmesi 17.05.2004 tarihinde özelleştirme kapsamında … Çelik Yapı İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye satıldığını, özelleştirme idaresi başkanlığı ile alıcı firma arasında 30.06.2004 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, sözleşme ile birlikte işletmeye ait tüm hammadde, yarı mamul ve mamul stoklar sarf malzemeleri yedek parçalar ile üretimde kullanılan tüketim malzemelerinin Sümer Holding tarafından fiili devir tarihi itibariyle belirlenecek bedel üzerinden alıcıya devredileceğinin kararlaştırıldığı ve 01.07.2004 tarihinde alıcıya yediemin sıfatı ile teslim ve devir edildiğini, bu tarihten sonra bedelin 3.454.560,48 TL olarak belirlendiği ve alıcı … A.Ş’ye 04.08.2004 tarihinde bildirilerek 13.08.2004 tarihine kadar ödenmesinin talep edildiğini, bedelin ödenmemesi üzerine 01.11.2004 tarihli olur ile vadeli satış şartlarını belirlemek ve sözleşme imzalamak üzere davalılardan …’na yetki verildiğini, davalının, Arçelik A.Ş. ile 01.02.2005 tarihinde sözleşme imzaladığını ve satış şartlarını belirlediğini, sözleşmeye göre belirlenen 3.909.797,00 TL mal bedeli ve 703.762,00 TL KDV karşılığında satılmasını öngören sözleşmenin işlerlik kazandığını, genel müdürlük tarafından görevlendirilen başmüfettişçe hazırlanan raporda davalı …’nun sözleşmede faiz oranının aylık %1 olarak saptanması sebebi ile faizin yasanın öngördüğü orandan az olarak hesapladığı ve sorumlu aleyhine hukuki ve cezai işlem yapılması gerektiğini bildirdiğini, kendilerinin Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/529 E. sayılı yargılaması ile davalılardan …’ndan oluşan kamu zararının talep edildiğini, sözleşmeyi onaylayan diğer davalılardan da yönetim kurulu üyeleri olması sebebiyle zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek mahkemenin 2011/529 E. sayılı dosyası ile tahsilatta tekerrür olmamak kaydı ile 1.414.927,44 TL kurum zararının davalılardan zararın doğduğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılardan …’nun sorumluluğunun 846.887,64 TL olarak esas alınmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın ticari dava mahiyetinde olduğunu beyanla görev itirazında bulunmuş, ayırca zamanaşımı süresinin dolduğunu, esasa ilişkin olarak da davanın reddini istemiştir.

2.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle görev ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı Genel Müdür Yardımcısı …’nun kusurlu davranışından nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle davalı Genel Müdür Yardımcısı …’nun kusurundan sorumlu olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

4.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın ticari dava mahiyetinde olduğunu beyanla görev itirazında bulunmuş, ayırca zamanaşımı süresinin dolduğunu, esasa ilişkin olarak, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu nedenle davalı Genel Müdür Yardımcısı …’nun kusurundan dolayı müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

5.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunmuş, ayrıca davanın Yönetim Kurulu kararıyla açılmaması nedeniyle davacının husumet ehliyeti bulunmadığını, esasa ilişkin olarak da davanın reddini savunmuştur.

6.Davalı … vekili Cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15.05.2014 tarih, 2011/529 E. ve 2014/322 K. sayılı kararı ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 60 ıncı maddesi gereği, haksız fiil nedeniyle tazminat talebiyle açılacak davada zamanaşımının, zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren 1 yıl ve her halde fiilin vukuundan itibaren 10 yıllık süreye tabi olduğu, eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanacağı, dava konusu haksız fiilin 20.07.2005 tarihinde gerçekleştiği, ceza yargılamasının 21.06.2011 tarihinde mahkumiyet ile neticelenmiş olup, 02.04.2012 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafça, mahkumiyet kararının kesinleştiği tarihten itibaren işbu davanın açıldığı 04.07.2013 tarihi itibariyle 1 yıllık sürenin dolduğu gerekçesiyle davalıların zamanaşımı defileri kabul edilerek birleşen davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili ile davalı … dışındaki davalıların vekilleri temyiz etmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 23.12.2015 tarih, 2015/7848 E. ve 2015/13777 K. sayılı kararıyla davanın şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılmış sorumluluk davası olup, esasen ticari dava niteliğinde bulunmasına karşın, asliye hukuk mahkemesince hükme bağlandığı, dava tarihi itibariyle asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş bölümünden çıkıp ve görev ilişkisine dönüştüğü, somut uyuşmazlığa asliye ticaret mahkemesince bakılması gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma sonrası dosyanın Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/409 E. sayılı kaydının yapıldığı, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/409 E. sayılı dosyanın 28.05.2021 tarihli celsesinde birleşik davanın (Abdürrahim Çöloğlu haricindeki davalılar yönünden) tefrikine karar verdiği, tefrik sonrası dosyanın Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/459 E. sayılı kaydı yapıldığı ve Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/459 E. 2021/546 K. sayılı ilamı ile davada, Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verdiği, davanın, işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 309 uncu maddesi uyarınca açılmış bir sorumluluk davası olduğu, aynı madde uyarınca bu davaların 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi bulunduğu, davalının sorumluluğuna yol açtığı kabul edilen sözleşmenin 01.02.2005 tarihli olduğu, açılan bu davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinin 01.02.2010 tarihinde dolduğu, uzamış zamanaşımları bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre somut olaya ilişkin ceza zamanaşımı süresi 5 yıl, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre zamanaşımı süresinin ise 8 yıl olduğu ve davanın ise her iki tarihten sonra 04.07.2013 tarihinde açıldığı, davalıların süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; haksız fiil nedeni ile genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, davalıların sorumluluğunun Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/529 E. Sayılı dosyasında alınan 11.06.2013 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, zamanaşımının dava açmaya yetkili makam tarafından haberdar olunduğu tarihten başlaması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılmış sorumluluk davasıdır.

2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.