Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/7238 E. 2023/3366 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7238
KARAR NO : 2023/3366
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/583 Esas, 2022/67Karar
HÜKÜM : Asıl ve birleşen davaların kabulü

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı … asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde; davalı bankanın kendisi aleyhine 01.06.2009 tarihli ortaklar sözleşmesine dayalı olarak Siverek İcra Müdürlüğünün 2012/1016 E. sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını ancak zikredilen sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı Zara Koyuncu vekili, asıl dava dosyası ile birleştirilen Siverek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/169 E. sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde; davalı banka tarafından müvekkili aleyhine Siverek İcra Müdürlüğünün 2012/1016 E., 2012/1017 E. ve 2012/1018 E. sayılı icra takip dosyaları ile 3 ayrı ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip dosyalarının dayanağının, müvekkilinin birisinde asıl borçlu, diğer ikisinde ise kefil olarak gözüktüğü 01.06.2009 tarihli 3 ayrı ortaklık sözleşmesi olduğunu, ancak söz konusu sözleşmelerde müvekkili ismi üzerinde yer alan parmak izinin müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davacı Abdulhalim Koyuncu vekili, asıl dava dosyası ile birleştirilen Siverek 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/170 E. sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde; davalı banka tarafından müvekkili aleyhine Siverek İcra Müdürlüğünün 2012/1016 E., 2012/1017 E. ve 2012/1018 E. sayılı icra takip dosyaları ile 3 ayrı ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip dosyalarının dayanağının, müvekkilinin birisinde asıl borçlu diğer ikisinde ise kefil olarak gözüktüğü 01.06.2009 tarihli 3 ayrı ortaklık sözleşmesi olduğunu ancak zikredilen sözleşmelerde, müvekkili adına atılı gözüken imzalarının müvekkilinin eli ürünü olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde; davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili, birleşen dosyalarda cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin asıl davaya ilişkin 27.05.2014 tarih, 2013/420 E., 2014/336 K. sayılı kararı ile davacının işbu davaya konu iddiaları dile getirerek kooperatif yöneticileri ve proje sürecinde görev alan bir kısım kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduğu, ceza soruşturması sürecinde yapılan imza incelemesiyle davaya konu sözleşme altında yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Yargıtay ( Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 13.04.2016 tarih, 2016/3526 E., ve 2016/6517 K. sayılı kararı ile ” davacının takibe dayanak teşkil eden sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, bu hale göre, Mahkemece, aynı hususta açılan bir ceza soruşturması veya davası var ise sonucunun beklenilmesi ya da belge tarihine yakın tarihlerde davacının ıslak imzalarını içeren belge asıllarının getirtilip huzurda alınan imzalarla birlikte bilirkişi incelemesine gönderilmesi gerektiği, bu yönler gözetilmeksizin daha önceden Cumhuriyet Savcılığı tarafından alınmış rapor örneğinin dosyaya getirtilerek hükme dayanak yapılması suretiyle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) 27.11.2019 tarihli raporunda; asıl davaya konu sözleşme altında yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığının mütala edildiği, raporun, ceza soruşturması sürecinde aldırılan raporla uyumlu olduğu, davacının şikayeti üzerine açılan ceza davası henüz derdest olsa da sözleşme altında yer alan imzanın davacıya ait olmadığının tespiti karşısında ceza davasının bekletici mesele yapılmadığı, asıl davanın sübut bulunduğu, ATK’nın 26.07.2021 tarihli raporunda; birleşen davalara konu sözleşmelerde yer alan imzaların davacı Abdulhalim Koyuncu’ya, parmak izlerinin ise davacı Zara Koyuncu’ya ait olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiş ise de menfi tespit istemine ilişkin işbu davalarda ispat külfetinin davalı alacaklıda olduğu, davalının dosyada mübrez delillerle imzanın ve parmak izinin adı geçen davacılara ait olduğunu ispatlayamadığı, davanın mahiyeti ve ispat külfeti de gözetilerek ceza davasının birleşen davalar bakımından da bekletici mesele yapılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların kötü niyetli olup borçtan kurtulma saikiyle hareket ettiklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik ciddi nitelikteki itirazlarının karşılanmadığını, Mahkemece, ceza davasının bekletici mesele yapılmamasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 72 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.