Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/7062 E. 2023/6711 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7062
KARAR NO : 2023/6711
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/700 Esas, 2022/5Karar
BİRLEŞEN DAVA : İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/445 E.
DAVA TARİHİ : 26.07.2012-26.09.2018
HÜKÜM : Asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü

Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü (asıl dava) ve markanın kullanmama nedeniyle iptali (birleşen dava) davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde; müvekkilinin 1983 yılından itibaren kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, 1991 yılında aynı zamanda soyadı olan “… Kuyumculuk” unvanı adı altında markalaşma yoluna giderek, “…” ibaresini kuyumculuk sektöründe kendisine ile özdeşleşecek şekilde maruf hale getirdiğini, müvekkilinin … ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği bulunduğunu, davalının müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu ibareyi kötü niyetli bir şekilde adına marka olarak tescil ettirdiğini ileri sürerek davalı adına tescilli 1999/022220 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili Dairemiz bozma ilamından sonra açtığı birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde; davalının adına tescilli 1999/022220 sayılı “…” ibareli markayı tescilli olduğu sınıflarda ciddi bir şekilde kullanmadığını ileri sürerek 1999/022220 sayılı markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 9 uncu maddesine dayalı olarak iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya ilişkin olarak cevap dilekçesi sunmamış, aşamalardaki beyanlarında, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını ve kötü niyetli olan davacının salt soy isminin “…” olmasından hareketle öncelik hakkının kendisinde olduğunu iddia etmesinin hukuk mantığıyla bağdaşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı vekili birleşen davaya ilişkin olarak vermiş olduğu cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1999/022220 sayılı “…” ve 2007/06983 sayılı ” …” ibareli markaların sahibi olduğunu, davacı yanca, müvekkili kullanımlarının ” …” ibareli markaya ilişkin olup “…” ibareli markaya ilişkin olarak bir kullanımı bulunmadığı iddia edilmiş ise de müvekkilinin her iki markayı da kullandığını, esasen ” …” şeklindeki kullanımlarının da “…” markasının kullanılması niteliğinde olduğunu zira 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, markanın ayırt edici unsuru değiştirilmeksizin farklı unsurlarla kullanılmasının da geçerli bir kullanım niteliğinde olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin “…” markası yanında ” …” markasını da kullanmasının sebebinin davacının haksız rekabetinin önüne geçme amacı taşıdığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
İstanbul ( Kapatılan) 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin, Dairemiz bozma ilamına uyarak asıl dava ve iş bu davadan tefrik edilen, 1999/022220 sayılı markanın mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 14 üncü maddesine dayalı iptali davasına ilişkin olarak vermiş olduğu 31.03.2015 tarihli, 2014/92 E. , 2015/64 K. sayılı kararı ile kullanma nedeniyle iptal davasının kabulü ile 1999/022220 sayılı “…” ibareli markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler bakımından kullanma nedeniyle iptaline, marka kullanma nedeniyle tamamıyla iptal edildiğinden hükümsüzlük davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 23.01.2017 tarih, 2015/12466 E., 2017/421 K. sayılı kararı ile ” 556 sayılı KHK’nın 14 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, Mahkemece, anılan husus değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl hükümsüzlük davası bakımından, dosya kapsamındaki delillerden, davacının, “…” ibaresini, davaya konu markanın tescilinden önce 14. sınıfta yer alan “Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahili: altınlar, mücevherler, kıymetli taslar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları,(kronometreler, metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil) ” bakımından kullandığının anlaşıldığı, davacının, belirtilen kullanımları sebebiyle “…” ibaresi üzerinde zikredilen mallar bakımından öncelik hakkı bulunduğu ancak dosya kapsamında, davacının, dava konu marka kapsamında yer alan diğer mal ve hizmetler bakımından öncelik hakkı bulunduğunu ispata yarar bir delil bulunmadığı, birleşen kullanma nedeniyle iptal davası bakımından, markanın dava tarihi olan 26.09.2018’den önceki 5 yıl (26.09.2013-26.09.2018 tarihleri arasında) boyunca kullanıldığını ispat külfetinin davalıda olduğu, gerek bozmadan önce gerekse de bozmadan sonra alınan bilirkişi raporlarında, davalının, davaya konu markayı kapsamında yer alan mal ve hizmetlerde ciddi bir şekilde kullanmadığının mütala edildiği, dosya kapsamındaki delillerle, davalının kuyumculuk sektöründe, ” …” ibaresini kullandığı anlaşılmakta ise de bu kullanımın davaya konu markaya ilişkin olarak değil yine davalı adına tescilli olan 2007/ 06983 sayılı “ …” ibareli markaya ilişkin olduğu, davalının bu kullanımın, diğer tescilli markası olan “…” ibaresinin de markasal kullanıma konu edildiği anlamına gelmeyeceği, zira 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmünün kapsamının, tescilli iki markadan sadece birinin kullanılmasının otomatik olarak diğerinin de kullanılması sonucuna varılmasını sağlayacak biçimde genişletilemeyeceği, aksi bir yaklaşımın tescilli markayı kullanma külfeti prensibine aykırılık teşkil edeceği, davalı şirketin kurucusunun, hakim ortağının ve yöneticisinin kurulduğu günden itibaren dava dışı … olmasının dahi bu durumu değiştiremeyeceği, dava tarihinden önceki belirtilen 5 yıllık süre içinde hem “…” hem de “ …” ibarelerinin markasal vasıfta kullandığını gösteren “…” markasını ürettiği emtianın kimliğini oluşturacak ve rakip ürünlerden ayırt edilmesini sağlayacak biçimde kullanıldığını gösteren bir belgeye rastlanmadığı, keza davalı şirketin kuruluşuna ilişkin ÎTO faaliyet belgesinde, davalının 25.08.1998 tarihinde faaliyete başladığı, iştigal alanının kuyumculuk, mücevhercilik ve gümüşçülük olduğu gözükmekteyse de buradaki kullanımının markasal değil; ticaret unvanı mahiyetinde olduğu, kullanmama nedeniyle iptal koşulları dava konusu marka kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından oluşmuş ise de asıl davada hükümsüz kılınan mallar bakımından işbu davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile dava konusu 1999/022220 sayılı “…” ibareli markanın 14. sınıfta yer alan “Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahili: altınlar, mücevherler, kıymetli taslar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları, (kronometreler, metronomlar ve parçaları, saat kordonları dahil) ” bakımından hükümsüz kılınarak sicilden terkinine, birleşen davanın kısmen kabulüne, davaya konu markanın 14. sınıfta yer alan ve yukarıda zikredilen mallar dışında kalan mal ve hizmetler bakımından kullanmama nedeniyle iptaline ve 14. sınıfta yer alan mallar bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece, denetime açık olmayan 13.08.2021 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporuna yönelik ciddi mahiyetteki itirazlarının karşılanmadığını, bilirkişi heyetinin, derecetta, müvekkil şirketin “…” markasını toptan satışlarda kullandığı yönündeki iddialarını ve delillerini ve dosyaya sunmuş oldukları, fatura, kartvizit, dergi, fuar katılım katalogu, ürün çantası gibi kullanımı ispat eden delilleri tam olarak değerlendirmediklerini, müvekkil şirketin kurucusunun, hakim ortağının ve yöneticisinin kurulduğu günden itibaren dava dışı … olduğunu, bu hususun, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen kayıtlarla da sabit bulunduğunu, …’ün, İstanbul Ticaret Sicili’nde 232314 sicil numarasıyla 10.01.1980 tarihinde tescil edilmiş bulunan “… …” unvanlı kuyumculuk işiyle iştigal eden şahıs firmasını kurduğunu ve 2012 tarihine dek bu firmayı işlettiğini, tüm bu hususlar gözetildiğinde, müvekkili şirketin, 1995 yılında faaliyete geçen davacıdan daha erken bir tarihte faaliyete başladığının ve 6769 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi çerçevesinde, … ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunun açık olduğunu, … ibaresinin müvekkil şirketin ticaret unvanında da marka belgesinde bulunan yazı stili ve puntolarla yer aldığını, bilirkişi heyetinin, ticaret unvanının markasal olarak kullanılabileceği yönündeki Yargıtay kararlarını görmezden geldiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davacı vekili katılma yoluyla ileri sürdüğü temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya sunmuş oldukları delillerle, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde davaya konu marka kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından öncelik hakkı bulunduğunu ispat ettikleri halde asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava bakımından marka hükümsüzlüğü, birleşen dava bakımından ise markanın kullanmama nedeniyle iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları ile aynı KHK’nın 35 inci maddesi, 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.