Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/6915 E. 2023/6120 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6915
KARAR NO : 2023/6120
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 22.10.2009
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya muhtelif tarihli faturalar tahtında mal satıp sevk irsaliyeleriyle teslim ettiğini ancak davalının faturalara konu borcu ödemediği gibi gönderilen cari hesap ekstresine de cevap vermediğini, bunun üzerine sözü edilen alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptıklarını, takibin, davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı şirket, cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 18.03.2013 tarihli, … sayılı kararı ile alınan bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmamış olduğunun anlaşıldığı, davalı şirkete ticari defterlerinin ibrazı için ihtarlı tebligat yapılmasına rağmen defterlerini ibraz etmediği için bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiki yapılmadığından aleyhine delil olacağı, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan faturalara ilişkin alacak ile ilgili faturalardaki malların teslimini ispat etmesi gerektiği, davacıya hangi faturalara ilişkin hangi sevk irsaliyelerinin istenmesi ve ambar teslim fişlerinin sunulması için kesin süre verilmesine rağmen davacı tarafından sunulmadığı, davacının sunduğu teslim belgeleri ile Denizli Birlik Kargo Taşımacılığı’na ait teslim belgelerinin davalı şirkete ihtarlı isticvap davetiyesi ile gönderildiği ancak davalının duruşmaya gelip beyanda bulunmadığı, bu nedenle dosyaya sunulan teslim belgelerindeki teslim alan kısmı imzalı olan belgelerdeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğu ve bu malların teslim edildiğinin kabul edildiği, buna göre davacı tarafından teslimi ispat edilen faturalardan dolayı 214.953,50 TL mal satışı yapıldığının ispat edildiği, davacının ticari defterleri kendi aleyhine delil teşkil edeceğinden davalıdan mal alışı ve tahsilâtların da yapılmış kabul edileceği, buna göre davacının davalıdan 2008 yılında 438.042,08 TL tahsilat yaptığı, 2009 yılında ise 149.758,64 TL mal alışı ve 25.000,00 TL tahsilat yaptığı, buna göre davacının toplam 612.800,72 TL tahsilat yaptığının anlaşıldığı, davacının sattığını ve teslim ettiğini ispat ettiği maldan daha fazla tahsilatının olduğu, tahsilat ve mal alışlarının hangi satış faturasının bedeli karşılığı olduğu anlaşılmadığından davacının yapmış olduğu bütün satışları ispat etmesi gerektiği ancak davacının sadece bir kısmını ispat edebildiği, davacının defterlerinde kayıtlı olan ve takibe dayanak yapılan 20.04.2009 tarihli 6.181,90 TL bedelli faturanın ise fiyat farkı faturası olarak düzenlendiği, ancak fiyat farkı faturası düzenlenebilmesi için taraflar arasında bu hususta sözleşme veya teamül olması gerektiği, davacı tarafından sözleşme sunulmadığından ve teamülün varlığı ispat edilmediğinden bu faturanın da hesaplamaya katılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 11.09.2014 tarihli,…. sayılı kararı ile “davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, itirazın iptali davalarının, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın, icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip, çözümlenmesi gerektiği, somut olayda, dava konusu icra takibine bir kısım faturaların dayanak yapıldığı ve bu fatura örneklerinin takip talebi ekinde sunulduğu, davalının, duruşmalara gelmediği ve böylece davayı inkar ettiği, Mahkemece, davacı tarafından delil olarak sunulan fatura ve dayanağı olan teslim belgeleri altındaki teslim alan imzalarının davalıya ait olup olmadığı yönünden usulüne uygun meşruhatlı davetiye çıkarıldığı, bu davetiyenin tebliğine rağmen davalının duruşmalara gelmediği gibi mazeret de bildirmediği, bu durumda, sözü edilen teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğunun kabulü gerektiği, nitekim bu hususun yerel mahkemenin de kabulünde olduğu, bu itibarla, Mahkemece, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken takip ve dava konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Direnme Kararı
Mahkemenin 01.04.2015 tarihli, … sayılı kararı ile davacının icra takibine dayanak olarak bir kısım faturaları gösterdiği gibi 2009 yılına ait muavin defter hesap ekstresini de gösterdiği, itirazın iptali davasının eda davası olarak tanımlandığı, davacının alacak iddiasını düzenlemiş olduğu faturalardaki malların davalıya teslimi ile ispat edeceği, her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu belirtilmiş ise de; iddia ve ispat hususunda sıkı sıkıya bağlılığın mevcut olmadığı, icra takibinde dayanak yapılan faturalar ile bağlı kalınmayarak davalının inkâr savunmasına göre ticari defterler de incelenerek ticari defterlerin lehe veya aleyhe olma durumlarına göre davacının alacak iddiasının değerlendirileceği, bozma kararındaki gibi sadece takibe dayanak belgeler incelense dahi davacı tarafından icra takibine dayanak olarak faturaların yanında muavin defter dökümü olan hesap ekstreleri de sunulduğu, buna göre faturaların yanında ticari defter kayıtlarının da incelenmesi gerektiği, davacının defterlerinin kendi aleyhine delil oluşturduğu, 2008 yılı defterlerinde davalının toplam 438.042,08 TL ödeme yaptığının kayıtlı olduğu, bu ödemenin avans olarak yapıldığı iddia edilmediğinden mevcut bir borcun ödemesi olarak kabul edildiği, buna göre 2008 yılı defterlerinde toplam 612.181,14 TL alacak kaydı mevcut olduğundan bu miktarın ödeme miktarı kadarı olan yani 438.042,08 TL’lik kısmının ispat edildiğinin kabul edildiği, bu yön itibari ile bozma ilamına uyulduğu; davacının 2008 yılından 2009 yılına devrettiği bakiye 174.139,06 TL alacak miktarını davacının ispat etmesi gerektiği ancak ispat edemediği, buna göre 2009 yılı defterinde devir olarak kayıtlı olan 174.139,06 TL alacak miktarının kabul edilmediği, takibe dayanak olarak gösterilen 23.07.2009 tarihli 9.119,63 TL bedelli faturadaki malların teslimi de ispat edilemediğinden bu alacağın kabul edilmediği, 20.04.2009 tarihli, 6.181,90 TL bedelli faturanın da fiyat farkı faturası olup davalıya tebliğ edildiği ve taraflar arasında fiyat farkı uygulanacağına dair sözleşmenin varlığı veya teamülün oluştuğu ispat edilemediğinden bu alacağın da kabul edilmediği, davacının 2009 yılı defterinde davalıdan 149.758,64 TL mal iadesi alındığı, 25.000,00 TL de tahsilât yapıldığının kayıtlı olduğu, buna göre toplam 174.758,64 TL tahsilât olduğunun anlaşıldığı, davacının takibe dayanak yaptığı ve defterlerinde kayıtlı olan ve teslimi edilmiş faturalardan dolayı alacağının toplam 214.953,50 TL olduğu, davacının bakiye 40.194,76 TL alacaklı olduğu bu yönü itibari ile de bozma ilamına uyulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın 40.194,36 TL üzerinden iptaline ve alacak miktarının %40’ı üzerinden hesaplanan 16.077,74 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince, bozma ilamının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek direnme kararına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Hukuk Genel Kurulunun Bozma Kararı
Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2021 tarihli, 2017/(19) 11-1309 E. ve 2021/377 K. sayılı kararı ile “itirazın iptali davalarının, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerektiği, davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturaların gösterildiği, Mahkemece, davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğunun kabul edildiği ancak icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturaların da inceleme konusu yapılarak karar verilmesinin yerinde olmadığı, Mahkemece, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılarak, teslim edildiği ispat edilen fatura konusu malzemelere ilişkin alacak miktarının ödenip ödenmeği hususunda bu faturalara bağlı olarak davacının ticari defterleri de incelenmek suretiyle takibe konu faturalardan sonra yapılan ödemeler var ise bu ödemeler de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu hale göre, Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava, faturaya dayalı alacak iddiasından kaynaklandığından alacaklı olduğunu ispat külfeti davacıda olduğu, davalının, davaya cevap vermediğinden davayı inkar etmiş sayılması gerektiği, incelenen davacı ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından sahibi lehine delil olma vasfını taşımadığı, davacının, icra takibinde, bir kısım faturalara ve dayanağı teslim belgelerine dayandığı, bu belgelerdeki imzaların davalıya ait olup olmadığı hususunda meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalının beyanda bulunmadığı, bu nedenle bu teslim belgelerine dayanan faturalardaki alacağın sabit olduğunun kabul edildiği, davacı tarafından 13 adet toplam 230.255,03 TL bedelli faturanın 221.129,84 TL’lik kısmının icra takibine konu edildiği, bu faturalardan 20.04.2009 tarihli 6.181,90 TL tutarlı olan faturanın fiyat farkı faturası olduğu, zikredilen faturada davalı imzasının bulunmaması ve taraflar arasında fiyat farkı faturası düzenleneceğine dair anlaşma veya teamül olduğunun ispatlanamaması sebebiyle bu fatura tutarının davacı alacağı olarak kabul edilmediği, keza 23.07.2009 tarihli 9.119,63 TL tutarlı faturada da davalı imzası olmadığından bu fatura tutarının da davacı alacağı olarak kabul edilmediği, bu iki fatura haricindeki 11 faturanın irsaliyelerinde imza bulunduğundan ve yukarıda açıklandığı üzere bu imzaların davalıya ait olduğu kabul edildiğinden davacının bu faturalar nedeniyle alacaklı olduğunun kabul edildiği, davacının ticari defterleri usulune uygun tutulmadığı için 2008 yılından devreden bakiyenin alacak olarak kabul edilmesi söz konusu olmadığı, dolayısıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda dava konusu faturalarla ilgili yapılan inceleme sonucunda davacının dava konusu faturalardan dolayı alacağının 214.953,50 TL olduğu, davacı defterlerinde 174.758,64 TL davalı ödemesinin kayıtlı olduğu, dolayısıyla davacı alacağından bu ödemelerin düşülmesi gerektiği, yapılan mahsup neticesinde davacı alacağının 40.194,86 TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibe vaki itirazın 40.194,86 TL bakımından iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının, verilen kesin süreye rağmen ticari defterleri sunmadığını, usulüne uygun isticvap davetiyesine de iştirak etmediğini, bu nedenle takibe konu edilen faturaları kabul etmiş sayılması gerektiğini, Mahkemece, müvekkilinin 2008 yılından devreden 174.139,06 TL alacağının kabul edilmemesinin doğru olmadığını, Mahkemece, 23.07.2009 tarihli 9.119,63 TL bedelli fatura için düzenlenen 23.07.2009 tarihli sevk irsaliyesinde imza bulunmadığından bahisle bu faturaya konu alacağın ispatlanamadığı sonucuna ulaşılmış ise de uygulamada, faturanın irsaliye faturası olması halinde mutlaka faturanın düzenlendiği müşterinin veya vekilinin imzasının alındığı, söz konusu fatura incelendiğinde, bahsedilen bu teamüle uyularak imza alındığının görülebileceği, faturanın altındaki imza incelendiği takdirde ise diğer faturaların altındaki imza ile aynı olduğunun ve taraflar arasında yıllardır devam eden ticari ilişki gereğince hep aynı kişiye teslimat yapıldığının tespit edilebileceğini, söz konusu faturanın en azından yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip müvekkiline tanık dahil her türlü delille ispat olanağı tanınması gerektiğini, bunun yanında, Mahkemece, davalının, anılan faturayı ilgili Vergi Dairesine bildirilip bildirilmediğinin araştırılmamasının da doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 inci maddesi.

3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.