Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/6673 E. 2023/1929 K. 29.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6673
KARAR NO : 2023/1929
KARAR TARİHİ : 29.03.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/122 Esas, 2017/335 Karar
HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; taraflar arasında uzun zamandır mal alım satımından kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğunu ve yıllardır süregelen bir güven ilişkisinin mevcut olduğunu, davalı tarafından müvekkili şirkete 11.09.2013 tarihli 106.200,00 TL bedelli fatura gönderildiğini, müvekkilinin de süregelen güven ilişkisi doğrultusunda 53.000,00 TL ve 53.200,00 TL bedelli çekleri keşide ederek davalı şirket yetkilisine teslim ettiğini, sonrasında davalı tarafından müvekkili şirkete 13.09.2013 tarihli 27.176,71 TL bedelli faturanın keşide edildiğini, yapılan incelemede daha önce ödenmiş olan 106.200,00 TL bedelli fatura ve bu faturanın konusunun vade farkı alacağı olduğunun tespit edildiğini, yıllardır süregelen ticari ilişkide vade farkı gibi bir uygulama olmadığı gibi aralarında da bu yönde bir sözleşme bulunmadığını ileri sürerek müvekkili tarafından davalıya gönderilen 53.000,00 TL ve 53.200,00 TL bedelli çekler ile 27.176,71 TL bedelli faturadan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davacı tarafın dava konusu çekleri kontrol etmeden gönderdiği iddiasının hayatın akışına uygun olmadığını, basiretli tacir gibi davranmadığını, uzun vade ile ödeme yapılacağı hususunda tarafların birlikte yaptığı görüşme neticesinde anlaştıklarını ve müvekkilinin 30.09.2013 ortalama fatura vadesinden 26.06.2014 ortalama vadesine kadar geçecek süre için 106.200,00 TL bedelli temerrüt faizi mahiyetinde vade farkı işlettiğini, gönderilen 106.200,00 TL bedelli faturanın buna ilişkin olduğunu davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 24.11.2015 tarihli, 2013/389 E. ve 2015/874 K. sayılı kararıyla davaya konu faturaların vade farkı nedeniyle kesildiği, iki adet çekin de bu vade farkı faturalarının karşılığında verildiği hususunda uyuşmazlık olmadığı, alınan bilirkişi raporlarına göre taraflar arasında vade farkı alınacağına dair bir sözleşme bulunmadığı gibi daha önce bu yönde yerleşmiş bir uygulama da olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili temyiz etmiştir.

B. Bozma Kararı
Dairemizin 26.09.2016 tarih, 2016/2625 E. ve 2016/12608 K. sayılı ilamı ile davacının vade farkı faturasına itiraz etmeyip bu fatura kapsamında kalan vade farkı borcuna karşılık faturada yazılı miktar kadar 2 adet çek düzenleyip davalıya verdiği ve bu çekleri de ihtirazi kayıtsız ödemiş olmakla artık 11.09.2013 tarihli vade farkı faturası kapsamındaki borcu kabullenmiş sayılacağı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının uzun zamandan beri davalıdan mal alıp bedelini çekle ödediği, taraflar arasındaki ticari ilişkide vade farkı ödeneceğine dair bir sözleşme ve teamül bulunmadığı, dava konusu iki çekin vade farkı faturasının da mal faturası olduğu zannıyla düzenlendiği, davacının hataya düştüğünü, bir yıl içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek menfi tespit davası açmış olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, vade farkı faturasını kabul ettiğini ve ihtirazî kayıt koymaksızın ödeme yaptığını, artık vade farkı uygulamasını kabul ettiğini beyan ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C.Yargıtay Kararı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.12.2021 tarih, 2018/(19)11-363 E. ve 2021/1664 K. sayılı ilâmı ile mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş, dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

E. Bozma Kararı
Dairemizin 15.06.2022 tarih, 2022/2292 E. ve 2022/4912 K. sayılı kararı ile vade farkı faturasının karşılığı verilen çekleri davacı ihtirazi kayıtsız ödemiş olmakla artık 11.09.2013 tarihli vade farkı faturası kapsamındaki borcu kabullenmiş sayılacağı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; davalı ile aralarında devam eden ticari ilişkide geçmişte vade farkı faturasına dair uygulama olmadığını, davalının bilgi vermeden fatura düzenlediğini, müvekkilinin mal faturası sanıp hataya düştüğünü, faturayı ve borcu kabullenmediğini, bir yıllık sürede hatasını fark edip dava açtığını, bozma ilâmının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişkide vade farkı istenip istenemeyeceği, davacı tarafından vade farkı faturasının ödenmiş olmasının bu durumu kabul ettiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi, 68098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 30, 31 ve 39 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Yargıtay, temyiz incelemesi sonucunda bozmuş olduğu bir hükmü, karar düzeltme talebi üzerine onayabilir.

2. Mahkemece verilen karar, Dairemizce yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş ise de, davacı tarafın esaslı bir yanılgıya düşerek 11.09.2013 tarihli faturayı mal faturası sanarak ödeme amacıyla karşılığında çek verdiği, taraflar arasındaki geçmiş uygulamalara bakıldığında da vade farkı uygulamasının söz konusu olmadığı, bu durumda davacının hataen ödediği vade fatura farkı faturasını benimsemiş sayılmasının doğru olmayacağı, davacının işbu davayı 6098 sayılı Kanun’un 39 uncu maddesinde öngörülen bir yıllık sürede açtığı da gözetildiğinde, mahkemece davanın kabulü yönünde verilen hükmün onanması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile yukarıda tarih ve sayısı ile belirtilen bozma ilamının kaldırılarak mahkemece verilen kararın onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Karar düzeltme istenilen Dairemiz ilâmının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Mahkeme kararının ONANMASINA,

Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde davacıya iadesine,

Peşin harcın onama harcından mahsubuyla 6.833,21 TL’nin davalıdan alınmasına,

29.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafından 11.09.2013 tarihli 106,200,00 TL miktarlı vade farkı faturası düzenlenip davacıya gönderildiği, bu fatura karşılığı olarak davacı tarafından 53.000,00 ve 53.200,00 TL bedelli toplam 106.200,00 TL miktarlı 2 adet çek düzenlenip davalıya verildiği ve bu çek bedellerinin ihtirazi kayıtsız ödenmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre kural olarak vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunması veya teamül halini almış fiili bir uygulamanın mevcut olması gerekmektedir.

Yerel mahkemece de bu ilkeler karar yerinde isabetle açıklanmış ise de somut olay bakımından delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Zira davacı taraf kendisine gönderilen 106.200,00TL miktarlı vade farkı faturasına itiraz etmeyip bu fatura kapsamında kalan vade farkı borcuna karşılık faturada yazılı miktar kadar 2 adet çek düzenleyip davalıya verilmiştir. Çek bir ödeme aracı olmakla ve çekince konulmaksızın vade farkı fatura bedeli çeklerle ödenmiş olmakla davacı artık 11.09.2013 tarihli vade farkı faturası kapsamındaki borcu kabullenmiş sayılacağından mahkemece bu hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması, karar düzeltme incelemesinde daire çoğunluğunca davacı vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek; davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararını onayan sayın çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.