Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2022/66 E. 2023/3543 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/66
KARAR NO : 2023/3543
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/152 Esas, 2021/1337 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/54 E., 2019/249 K.

Taraflar arasındaki Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; “Maximum Kart’ın” müvekkili bankanın ana kredi kartı programı olduğunu, “Maximum” markasının 2002 yılında TPMK’da tescil edildiğini, ayrıca Avrupa Birliği ülkeleri, Azerbaycan, Rusya, Ukrayna, Türkmenistan, Moldova, Mısır, Kazakistan ve KKTC’de tescil edilmiş olup Irak ve Kosova’da tescil süreçlerinin devam ettiğini, yargı kararları ile sektöründe tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkilinin banka kredi kartı iletişim çalışmaları kapsamında 29.01.2010 tarihinde TEMA Vakfı ile logolu kredi kartı işbirliği sözleşmesi imzaladığını, 22.07.2010 tarihi itibariyle “Maximum TEMA Kart”ın müşterilere verilmeye başlandığını, böylece müvekkili bankanın ürün ve hizmetlerinde “TEMA” ibaresini kullanmakta yetkili kılındığını, davalı şirketin 12.08.2016 tarih ve 2016/65390 numara ile “TEMAKART“ ibaresinin 09. sınıfta tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı şirket tarafından başvurusu yapılan marka ile müvekkil Banka adına tescilli markalar arasında, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında benzerlik bulunduğunu, taraf markalarının aynı, benzer ve ilişkili türden mal ve hizmetlere sahip olduğunu, davalının başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve hukuken korunmaması gerektiğini, davalı şirket başvurusunun tescili halinde müvekkili markasının tanınmışlığından faydalanılarak haksız kazanç elde edileceğini, davalı şirketin marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca reddi gerektiğini ileri sürerek, TPMK YİDK’nın 06.12.2017 tarihli ve 2017-M-10419 sayılı kararının iptalini ve davalı şirket markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı TPMK vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalıya ait dava konusu marka başvurusunun 09. sınıf 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 alt gruplarda yer alan malları kapsamakta olup, davacının itiraza mesnet 2007/38293, 2007/38294, 2007/38295 sayılı markalarının ise 36. sınıf hizmetleri kapsadığı, bu durumda markaların tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı sınıfa dahil mal ve hizmetler olmadığı, bu noktada 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinde sayılan emtia benzerliği koşulunun sağlanamadığı, dava konusu 2016/65390 numaralı markanın “TEMAKART” ibaresinden oluştuğu ve bir kelime markası olduğu, davalının başvuru markasında bir şekil unsurunun yer almadığı, büyük ve kalın harfler ile tasarlandığı, kelimelerin yazımında siyah ton rengin kullanıldığı, kelimenin bir bütün olarak herhangi bir anlamının bulunmadığı, davacının itiraza mesnet 2007/38293 sayılı markasının “TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş. TEMA ÇEVRE FONU”, 2007/38294 sayılı markasının “T. İŞ BANKASI A.Ş. TEMA ÇEVRE FONU”, 2007/38295 sayılı markasının ise “T. İŞ BANKASI A.Ş. B TİPİ DEĞİŞKEN TEMA ÇEVRE FONU” ibarelerinden oluştuğu, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ”tema” ibaresini ortak unsur olarak içerdikleri, itiraz gerekçesi markalarda birden fazla ilave unsurun yer aldığı, tek başına ”tema” ibaresinden kaynaklanan bir benzerliğin karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı, markaların bütün olarak bıraktığı izlemin dikkate alındığında, markalar arasındaki farklılıkların karıştırılma ihtimalini bertaraf edeceği, markaların tescil kapsamlarındaki mal-hizmetlerin de aynı sınıfa dahil mal-hizmetler olmadığı, bir kısım mal ve hizmetler arasında ilişki bulunsa dahi markalar arasındaki benzerliğin yüksek olmaması nedeniyle bu durumun önem arz etmediği, ayrıca ilgili tüketicilerin markaların aynı ticari kaynağa veya ticari, ekonomik yönden birbirleriyle bağlı firmalara ait olduğunu düşünmeyecek kadar makul düzeyde bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğu, belirtilen hususlar dahilinde markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, davacı tarafın eskiye dayalı kullanım iddiasını ispatlar nitelikte bir delil sunmadığı ve tarafların farklı sektörlerde faaliyet gösterdiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına dayalı iddiaların kabul edilmediği, markaların benzer bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün uygulanmasına da gerek olmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından başvurusu yapılan marka ile müvekkil Banka adına tescilli markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında benzerlik bulunduğunu, tarafların markalarındaki esas unsurun “TEMA” kelimesi olduğunu, müvekkili Bankanın “TEMA” esas unsurlu muhtelif markaların uzun yıllardır sahibi olup, “TEMA” ve “KART” kelimelerinin birlikte kullanıldığında ilk akla gelenin müvekkili olduğunu, davalı adına başvurusu yapılan marka ile müvekkili bankaya ait tescilli markaların aynı, benzer ve ilişkili türden mal ve hizmetlere sahip bulunduğunu, kaldı ki müvekkili Bankanın tanınmış “MAXİMUM” markası ile oluşturulan “TEMA KART” markasını taklit eden davalı şirket markasının hükümsüz kılınması için 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün dahi yeterli olduğunu ileri sürerek yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu başvuruda yer alan 9. sınıf malların, davacının itirazına dayanak markalarının kapsamındaki 36. sınıf hizmetlerle hiçbir benzerliğinin bulunmadığı gibi tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında da bir benzerliğin olmadığı, davacı tarafın eskiye dayalı kullanım iddiasını ispatlar nitelikte bir delil sunmadığı ve tarafların farklı sektörlerde faaliyet gösterdiği, bu nedenle mahkemece 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasına dayalı iddiaların kabul edilmemesinde de bir isabetsizliğin bulunmadığı, dolayısıyla mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerine ilaveten, işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile orta seviyedeki halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırmasının dahi karıştırılma ihtimali için yeterli olduğunu, davalının “TEMAKART” ibareli başvurusunun müvekkilinin itirazına mesnet markaları ile iltibas yaratmasının yanı sıra müvekkili bankanın “MAXİMUM TEMA KART” ürünün de bulunması nedeniyle tüketici nezdinde ilişkilendirmenin kaçınılmaz olduğunu, bu nedenle davalı başvurusunun tescili halinde haksız kazanç elde edeceği ve buna karşılık müvekkili bankanın itibarının zedeleneceğini, maddi ve manevi zarara uğrayacağını, müvekkili bankanın markalarındaki esas unsurun TEMA ibaresi olduğunu, KART kelimesi ayırt ediciliğe haiz olmadığı için davalı şirket markasının da esas unsurunun TEMA ibaresi olduğunu, karşılaştırmada markaların esas unsurlarının nazara alınması gerektiğini, tüketicilerce her iki kelimenin birlikte kullanıldığında ilk akla gelenin müvekkili banka olduğunu, davalının başvuru konusu marka ile bir ödeme sistemi sunduğu, bu suretle davalının müvekkili bankanın TEMA Vakfı ile yaptığı işbirliği çerçevesinde üretilen maximum kart ürününün bilinirliğinden faydalanmaya çalıştığını, ayrıca müvekkili banka markasının 36. sınıfta yer alan “Finansal ve parasal hizmetler” ile davalı şirket başvuru markasının 9. sınıfta yer alan “manyetik/optik okuyuculu kartlar, nakit para çekme makineleri” mallarının yakından ilişkili olduğunu, sonuç olarak markaların esas unsurunun “TEMA” ibaresi olduğu ve markaların mal/hizmetlerinin de aynı, benzer ve ilişki olduğu gözetildiğinde davalı marka başvurusunun müvekkili banka markaları ile karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının “TEMAKART” ibareli marka tescil başvurusuna karşı, davacının itirazının nihai olarak reddine dair TPMK YİDK’nın 06.12.2017 tarihli ve 2017-M-10419 sayılı kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.